Katar’ın başkenti Doha’da Muhammed Adil, Washington’da 28 Şubat sürecinde adını sıkça duyduğumuz Alan Makovsky, Ankara’da bendeniz.
Adı üstünde programın konsepti geleceğe dönük muhtemel iyi/kötü senaryolar üzerinde fikir egzersizi yapmak üzerine kuruluydu.
Daha doğrusu katılımcılardan S-400 krizinin nereye varacağı sorusu üzerinde fikir yürütmeleri isteniyordu.
Alan Makovsky itiraz etti.
Suriye’nin kuzeyinde olup bitenlerin bütünüyle Türkiye’nin kendi hatasından kaynaklandığını öne sürdü, YPG’ye destek atan ifadeler kullandı.
Ankara’nın karar alma mekanizmalarında görevi bulunan başka bazı isimler de, ABD’nin 2013’ten bu yana izlediği politikayı tarif etmek için aynı ifadeye başvuruyorlar:
Örneğin Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, dün TGRT’de Batuhan Yaşar’ın sorularını yanıtlarken aynı ifadeyi kendi alanıyla ilgili bir konu üzerinden dillendirdi.
Şöyle dedi:
2015’in Ağustos ve Eylül aylarına dönelim.
Türkiye için sıkıntılı, zor dönemler...
Haziran’da yapılan seçimlerden çıkan belirsizlik tablosunun üzerine, PKK’nın Suriye’deki Rojava projesini Türkiye topraklarına taşıma çabalarının hendek terörüyle önümüze konduğu günler.
O dönemin Ağustos ve Eylül aylarından iki kritik hatırlatmada bulunalım.
Ağustos ortasında ABD, Suriye rejiminden gelebilecek muhtemel saldırılara cevap vermek üzere Türkiye topraklarına konuşlandırdığı Patriot füzelerini geri çekti.
Bunun fiili mesajı şuydu:
Eylül sonunda ise, arkasında yine bir ABD inisiyatifi olduğu şu yakın zamanlarda yapılan bir ifşaatla ortaya çıkan başka bir gelişme yaşandı.
Rusya, hava gücüyle fiilen Suriye savaşına dahil oldu ve savaşın gidişatını rejim lehine değiştirdi.
O dönemde Rusların terörle mücadele adı altında yaptığı hava saldırılarının tümü Türkiye’ye müzahir muhalif gruplara yönelik olmuştu.
Halep öyle düştü, savaşın gidişatı o şekilde değişmiş oldu.
Bütün bu olup bitenlerin arkasında da bir ABD planı olduğunu ise Obama döneminde Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevini yürüten Andrew Exum’un Mayıs ayında yaptığı itiraflarından öğrenmiş olduk.
İfşaat demişken, bugünlerde yeni bir tanesi daha geldi.
Yine bir Amerikalıdan.
İfşaattan anlıyoruz ki, bunun da arkasında yine gizliden gizliye yapılan bir Amerikan/Rus anlaşması var.
Robert Ford, şöyle diyor:
Bu ifadelerin ilk bölümü bizi bugün için daha fazla ilgilendiriyor.
Yani Amerikalıların Fırat’ın doğusunu ilan edilmemiş bir uçuşa yasak bölge olarak kendilerine ayırmış olmaları.
Günün sonunda şöyle bir cümle gelip zihnimize demir atıyor:
Amerikalılar, Ruslarla hemen hepsinde Türkiye’yi cezalandırma amacı taşıyan ne kadar çok anlaşma yapmışlar.
Çoğu gizliden gizliye tabii.
Onlara her şey serbest tabii.
Ama Türkiye bir tane S-400 anlaşması yaptı mı bunu kıyamet alameti sayıyorlar.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.