Gerçek sebep ne?
Türk adli makamlarının başkonsoloslukta çalışan bir kişiyi tutukladıktan sonra ABD makamları ile yeterli bilgi paylaşmaması mı?
Yoksa söz konusu kişinin FETÖ bağlantılarının ortaya çıkması ihtimaline karşı bir ön alma hamlesi mi?
ABD Başkonsolosluğu'ndan daha önce FETÖ izlerini gösteren dumanlar yükseldiğini biliyoruz.
Yoksa yıllarca nadiren konuştuktan sonra giderayak çenesi açılan John Bass’in dillendirdiği bağlamda mı meseleye bakacağız?
Zaten bu konunun çerçevesi yasalarla belirlenmiş durumda.
Gözaltı süresi, avukat izni gibi konularda keyfi bir tutum sergilenemez.
Hükümetin, ya da soruşturmayı yürüten makamların önünde, ABD yönetiminin derdinin gerçekten ne olduğunu anlayabilmemizi sağlayacak bir imkan var.
Tam da, büyükelçinin tuttuğu yerden adım atılırsa, meselenin ne olduğu anlaşılacaktır.
Yeterli avukat izninin sağlanması, yargılanan kişiyle ilgili delillerin kendileriyle paylaşılması, krizin bağlamının bunlarla sınırlı olup olmadığını ortaya koyacaktır.
Eğer, açık bir insan hakları ihlali olan vize yasağı, bu tür adımlara rağmen sürdürülürse, işin içinde başka bir bit yeniği olduğunu düşünmeye başlayacağız demektir.
Muhtemel senaryoyu atlamayalım.
Bu da meselenin ne olduğunu ortaya koyacaktır.
Metin Topuz isimli başkonsolosluk çalışanı hakkında, FETÖ bağlamında işlem yürütülüyor.
ABD makamlarının bu konuda genel tutumun ne olduğunu da biliyoruz.
15 ay oldu, hala uzay aracından dünyaya yeni ayak basmış bir UFO şaşkını gibi konuşuyorlar.
O yüzden soruyoruz.
Niyetiniz, kanıtları görmek mi, bağcıyı dövmek mi diye.
Ankara’ya 2005 yılında geldim.
Ben geleli beri dördüncü büyükelçi değişmiş oldu.
Niye bu konuya giriyorum?
Benim tanık olduğum kadarıyla, Ankara’daki ABD büyükelçilerinin sergiledikleri iletişim metodu, ikili ilişkilerdeki dalgalanmaya dair bir fikir veriyor, o yüzden.
Karşılaştığım ilk iki elçi, iletişime açık bir tutum izlemişlerdi.
Ross Wilson ve James Jeffrey gazetecileri, köşe yazarlarını belli periyotlarla elçiliğe davet eder, soru alır, görüş dinler, yorum yapardı.
Her ikisiyle televizyon programı yapmışlığımız da vardır.
Wilson ve Jeffrey’in, 1 Mart krizinin yaşandığı dönemde müstemleke valisi gibi hareket eden Edelman’ın açtığı yaraları kapatmak için çaba harcadığını söyleyebilirim.
Jeffrey, Ankara’dan ayrıldıktan sonra Türkiye meseleleri ile konuşmaya devam etti:
Bu açık sözlülüğünü, Washington yönetiminin sonradan aldığı pozisyona örtülü bir itiraz olarak okumaya devam ediyorum.
Türk/Amerikan ilişkilerindeki Edelman sonrası ikinci kırılma, Francis Ricciardone’nin büyükelçiliği dönemde yaşandı.
Bu tutum bile başlı başına, çevrilen dümenleri ortaya koyması bakımından dikkate değerdi.
John Bass, kapalı devre çalışma yöntemini sürdürdü.
Ankara’nın nabzını ölçmek yerine, Washington’dan kendisine dayatılan nabza göre hareket etti.
Giderayak çenesinin açılmasının, karanlık odalarda yürüttüğü misyonunun tamamlanmış olmasıyla ilişkili olduğu ortada değil mi?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.