ABD yaptırımlarına verilen cevap: Boyun eğmeden ilerlemek

04:0021/12/2020, Pazartesi
G: 21/12/2020, Pazartesi
Mehmet Acet

ABD’nin CAATSA kararının belli olmasından sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yaptığı ilk konuşmada“İsmail Demir ve arkadaşlarına daha fazla sahip çıkacağız”demişti.Erdoğan bu ifadeleri boşuna kullanmıyor.İktidarının çok erken vakitlerinde güçlü bir irade ortaya koyan ve Savunma Sanayii alanındaki ‘yerlileşme’ adımlarına öncülük eden kendisi olduğu için, gelinen noktada kimlerin ne kadar emeğinin olduğunun farkında.S-400’le ilgili ABD baskısının arttığı dönemlerde, bunun savunma sanayii alanına

ABD’nin CAATSA kararının belli olmasından sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yaptığı ilk konuşmada
“İsmail Demir ve arkadaşlarına daha fazla sahip çıkacağız”
demişti.

Erdoğan bu ifadeleri boşuna kullanmıyor.

İktidarının çok erken vakitlerinde güçlü bir irade ortaya koyan ve Savunma Sanayii alanındaki ‘
yerlileşme
’ adımlarına öncülük eden kendisi olduğu için, gelinen noktada kimlerin ne kadar emeğinin olduğunun farkında.
S-400’le ilgili ABD baskısının arttığı dönemlerde, bunun savunma sanayii alanına dönük muhtemel sonuçlarıyla ilgili
‘karamsar senaryoların’
ortalıkta cirit attığı dönemlerde, İsmail Demir’in ‘
demir
’ gibi bir iradeyle hareket ettiğine dair tanıklıklarım olmuştur.

O yüzden, kendisi ve arkadaşlarının Türkiye için ne kadar büyük kıymet arz ettiğinin bilinmesinde fayda mülahaza ediyorum.

Cuma günü yaptığımız görüşmede İsmail Demir’e
“Yaptırımlardan çıkış stratejiniz ne olacak?”
diye sordum.

Şöyle bir cevap verdi:

“CAATSA ilelebet devam etse de bizim için ne olacak? Alınamayan bir ürün varsa yerlileştirmeye devam edeceğiz. Bu yerlileştirmelerin maliyetleri olacak, ama onu da ileriye dönük baktığımızda maliyet olarak görmüyoruz, bir kazanç olarak görüyoruz. İnanıyorum ki, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın liderliğiyle, bu süreçten de savunma sanayiimiz güçlenerek çıkacaktır.”

Geçenlerde Türkiye’nin yerli savunma sistemi olan HİSAR-A + için şöyle bir bilgi gündeme gelmişti.

Tam kullanılacak hale gelmişken, sistemde yer alan bir parça, ilgili ülkenin vetosuna takılmış, fakat 2-3 ay içerisinde Türkiye o ürünü kendisi üreterek sistemi hazır hale getirmişti.

İsmail Demir ve arkadaşları bütün çalışmalarını tam da böyle bir farkındalık üzerinden yürütüyorlar.

“El elin eşeğini türkü çağırarak ararmış”
derler ya, bu söz bu bahse iyi uyuyor.

Parayla her şeyi alabilirsiniz ama bu alanda kendi projeleriniz yoksa bir çiviye bile muhtaç halde kalabilirsiniz.

Şöyle soralım:

ABD’nin yaptırım kararını Savunma Sanayii için hayata geçirmesini, Türkiye’nin yerlileşme çabalarını
‘zincire vurma’
arayışlarından bağımsız düşünebilir misiniz?
“ABD’NİN F-35’TE YAPTIĞI KENDİ İÇ HUKUKUNA BİLE AYKIRIYDI”
İsmail Demir
“Uçak mühendisi sıfatımla söylüyorum”
deyip ilginç bir fikri gündeme getirdi.
“Eski uçak yoktur, bakımsız uçak vardır”
şeklinde.
“F-35’ler gelmiyor, F-16’nın ömrü doluyor. Milli Muharip Uçak olana kadar İHA’larla karşılanabilir mi”
şeklindeki soruya cevap verirken konuya böyle bir giriş yaptı.

Sonra şöyle devam etti:

“Uçaklarımızın modernizasyonlarını yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Mevcuttaki İHA’larımızın yanında çok daha büyük, daha fazla ve daha ağır mühimmat taşıyan, havadan havaya füze atan İHA’larımız yakında geliyor. Ayrıca MİUS dediğimiz insansız jet motorlu uçak projemiz olacak. Hürjet ve ileri modellerinin de daha erken hizmete girmesi mümkün. Ayrıca her zaman çok gerekli olması durumunda alternatiflerin olduğu da unutulmamalı.”
SAVUNMA SANAYİİNDE TÜRK ÜRÜNLERİNE BÜYÜK İLGİ VAR

2023’te Türkiye’nin kendi yerli muharip uçağı hangardan çıkacak. Ayrıca, son dönemde Savunma Sanayii’nin ürettiği ürünlere gösterilen ilgi daha da artmış durumda.

Demir, yaptırım kararını öğrendiğinde önemli anlaşmaların imzalandığı Ukrayna’dan dönüş yolunda imiş.

Akabinde Belarus ve Endonezya ile bakanlar seviyesinde önemli anlaşmalar imzalanmış.

Tunus’a İHA satışları olmuş. Almanya, Japonya ve Pakistan’dan heyetlerle görüşmeler yapılmış.

Bunların hepsi ABD’nin yaptırım kararı almasından sonra, şu birkaç gün içinde olmuş.

İleriye yeisle değil de, umutla bakmak için güzel haberler değil mi bunlar?

Fuat Oktay CHP’yi canevinden vurdu
Seçimle işbaşına gelmiş milletin adamlarına ikide bir “
diktatör
” demek, kimi CHP’lilerin pis bir huyu.

Menderes’e de bunu dediler, Özal’a da, Tayyip Erdoğan’a da. CHP içinde bazılarının diktatörlük hevesleri hiç azalmadığı için, başkalarını da öyle zannediyorlar.

Erdoğan’a “
Diktatör bozuntusu
” diyen Özgür Özel mesela.

Amma ve lakin…

Meclis’teki bütçe kapanış konuşmasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay öyle bir çerçeve çizdi ki, buna kimsenin diyecek bir sözü kalmadı.

Özel, o laflar üstüne utanması olsa evine gider, yorganı üstüne çeker, bir daha o Meclis’te bulunmaya yüz bulamaz.

Ne mi dedi Fuat Oktay?

Buyurunuz:

“Diktatör Franko’nun Türkiye’deki temsilcileri, Cumhurbaşkanımıza laf atmaya, çamur atmaya çalıştılar, buna cüret ettiler. Franko’nun ruhu bugün CHP’de yaşıyor, bizde değil.”
#ABD