Piyasalar bu defa Trump’ı iplemedi.
Pazarı pazartesiye bağlayan gece yarısı filin züccaciye dükkanına girmesi gibi “Kürtler vurulursa, Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz” diyerek Türkiye’yi açıkça tehdit eden ABD Başkanı’nın o malum twitinden söz ediyorum.
Pazartesi sabahı, o tehdit twitinin atılmasından 6 saat kadar sonra, piyasaların açılmasına yarım saat kala, ABD ile yürütülen müzakerelerin içinde yer alan üst düzey bir yetkilinin nabzını yokladım.
“Şimdi nasıl olacak? Ekonomi kartı Türkiye’yi zorlamaz mı” gibisinden sorular sordum.
Muhatabım, kendinden emin bir şekilde, “Psikolojik baskı yapmaya çalışıyorlar, yaptırım vs. olmaz” dedi.
Yarım saat sonra açılan piyasalardaki dolar hareketliliğine baktığımızda, ufak kıpırdanmalar dışında ciddi bir tepki oluşmadığı görüldü.
Yani Trump’ın bodoslama dalışı, bir paniğe yol açmamıştı.
Bu da, temas kurduğum yetkili ismin “Amaç psikolojik baskı kurmak” tezinin karşılık bulduğuna işaret ediyordu.
Trump’ın ifadelerinde Türkiye’yi tehdit eden o ifade hariç, bundan sonra haftalar, belki aylar boyu gündemde kalabilecek ikinci bir unsur daha vardı.
20 mil, yani 32 kilometre derinliğinde oluşturulması hedeflenen ‘Güvenli Bölge’ fikri.
Fırat’ın doğusuyla ilgili gelişmeleri yakından izleyenler ‘Safe Zone/Güvenli Bölge’, bir başka deyişle Tampon Bölge tartışmalarının yeni bir şey olmadığını gayet iyi biliyorlar.
Mesela bir süre önce, görevde iken Suriye dosyası ile yakından ilgilenen emekli bir Kuvvet Komutanı ile yaptığımız sohbetin bir yerinde de aynı konu geçmişti.
2016’da da Amerikalılar Türkiye’ye böyle bir öneride bulunmuş ama Ankara bu teklifi hemen reddetmişti.
Neden reddedilmişti diye sorduğumda da, emekli Kuvvet Komutanı’ndan “Amerikalılar kendi kontrollerinde bir tampon bölge istediler, Türkiye’yi karıştırmak istemediler, o yüzden hemen reddedildi” yanıtını almıştım.
Peki, ABD’nin şimdiki önerisi öncekinden farklı mı?
Yani eğer devreye sokulursa 32 kilometre derinliğindeki güvenli bölge Türkiye’nin inisiyatifine açık şekilde mi inşa edilecek?
Yoksa başka bir amaçla mı?
Düne kadar Amerikalıların kafasının bu konuda da başka bir frekanstan çalışmakta olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardı.
O mantığa göre böyle bir proje, “Türklerin Kürtlere (Bunu YPG olarak anlayalım) zarar vermesini engellemek” için gündeme getirilmiş bir fikir olarak duruyordu.
Hatta oluşturulması muhtemel o alanın bir ‘Ortak Arap Gücüne’ devredilmesi konusunda Dışişleri Bakanı Pompeo üzerinden bir takım girişimlerde bulunulduğu da sır değildi.
Bu son cümlelerde ‘geçmiş zaman kipi’ kullanmamın bir nedeni var.
O da şu:
Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Meclis grubunda yaptığı konuşma ve devamında gazetecilerin sorularını yanıtlarken kullandığı ifadeler, yeni bir duruma işaret ediyor.
Erdoğan, pazartesi akşamı Trump ile bir telefon görüşmesi yapmıştı.
Görüşmede, bu konunun nasıl ele alındığı konusunda Erdoğan’ın sözleri bir fikir veriyor.
O kritik sözlere bakalım:
“Suriye’de Türkiye sınırı boyunca bizim tarafımızdan oluşturulacak güvenli bölge, 20 mil olarak Trump’ın kendisi tarafından da ifade edildi. Ki bu da 30 kilometreyi aşkın derinlikte bir güvenli bölge.”
Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerinin en önemli vurgusu, ‘Güvenli bölgenin Türkiye tarafından oluşturulması’ ifadesinde karşılığını buluyor.
Bu beyanattan, bu konuda Trump ile belli bir mutabakatın sağlandığını ima eden bir anlam çıkarmak da mümkün.
Eğer gerçekten öyle ise ve Trump üç gün sonra yeniden başka bir frekanstan yayın yapmaya başlamazsa, veyahut ekibi yeniden kafasını karıştıracak yeni telkinlere girişmezse, Erdoğan’ın “Trump’la tarihi öneme sahip bir anlayış birliğine vardığımıza inanıyorum” sözleri büyük kıymet arz edecektir.
Erdoğan’ın güvenli bölge ile ilgili açıklamalarını tersinden okuduğumuz takdirde de üzerinde durmaya değer, anlamlı bir değerlendirmeye kapı aralanmış oluyor.
Şöyle ki;
Cumhurbaşkanı bu sözleriyle Trump’ın önerdiği güvenli bölge projesinin hangi durumda Türkiye’nin kabulü anlamına geleceğini dile getirmiş oluyor.
Daha açık ifadeyle, “Bu fikre olumlu bakıyoruz ama bir tek Türkiye’nin bu işi üstlenmesi halinde” mesajını vermiş oluyor.
Eğer bu proje, gerçekten Ankara’nın kabul edebileceği şekilde hayata geçirilirse bu, Cumhurbaşkanı’nın New York Times gazetesinde yer alan makalesinde ilan ettiği ‘Türkiye planı’ ile kolayca uyumlu hale getirilebilir.
Ama yok eğer, işin mantığında YPG’yi Türkiye’nin hedef alanından çıkarma, bu amaçla araya başka ‘Tampon güçler’ sokma gibi bir niyet varsa, bu işin yürümesi kolay olmayacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.