Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ABD Başkanı Joe Biden’la göreve başladığı Ocak 2021’den bu yana biri telefonla olmak üzere iki kere görüştü.
14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleşen yüz yüze görüşmeden, mesafe kat etmenin kolay görünmediği kriz başlıkları yerine, işbirliği sağlanabilecek alanlara odaklanma biçiminde özetlenebilecek bir sonuç çıkmıştı.
O günkü şartları itibarıyla Afganistan meselesi, işbirliği yapılabilecek en elverişli başlık gibi görünüyordu.
Türkiye, Kâbil Havalimanı’nın kontrolünü elinde tutarak, yabancı, büyük ölçüde de Batılı ülkelerin başkentteki temsilciliklerinin açık kalmasını sağlamış olacaktı.
Ancak herkesin bildiği üzere Afganistan’da işler istenildiği gibi gitmedi.
Dolayısıyla Afganistan özelinde iki ülke arasında konuşulup, işbirliği yapılabilecek pek bir şey de kalmamış oldu.
Erdoğan ve Biden, ay sonunda Roma’da yapılacak G-20 zirvesinde ikinci yüz yüze görüşme için bir araya gelecekler.
Zirve öncesi yapılan açıklamalara ve bir takım gelişmelere bakılacak olursa, bu defa iki liderin görüşmesinin odak noktasında F-35 meselesiyle ilgili çözüm arayışları olacak.
Amerikan tarafının da F-35 krizine bir çözüm bulunabilmesi için Türk makamlarıyla istişare halinde olduklarına dair bir beyanatının olduğunu biliyoruz.
Erdoğan’ın işaret ettiği savunma bakanları arasındaki görüşme önceki gün Brüksel’de gerçekleşti.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile bir araya geldi.
Basına yansıyan haberlere göre bu görüşmede, bu ay sonunda Roma’da yapılacak G-20 Liderler Zirvesi öncesinde olumlu gündem oluşturulması için ayrıntılı bir görüşme yapılmasının gerekliliği ele alındı.
Bu ifadelerden ne anlıyoruz?
Diğer yandan aynı meseleyle ilgili olarak dışişleri bakanlıkları arasında da bir temasın olduğunu, Bakanlık Sözcüsü Tanju Bilgiç’in açıklamaları ile öğrenmiş olduk.
Bilgiç’in basın bilgilendirme toplantısında söylediklerine göre, masada üç seçenek var:
Bu sözlerden de anlaşıldığı üzere, F-35 için Türkiye’nin ödediği 1,4 milyar dolarlık paranın F-16 modernizasyonu için kullanılması bir seçenek olarak masada duruyor.
Ancak, işin bu kısmıyla ilgili de kafalarda bazı soru işaretleri var.
Türkiye’nin F-35’ler için ödediği paranın yaklaşık yarısı, program ortaklığı için ödenmiş olan meblağdan oluşuyor ve iadesi kolay görünmüyor.
Ayrıca konuşulan meselenin parasal değerinin 7 milyar dolara yakın olduğu düşünülürse, bu iş ne kadar kârlı diye ayrıca düşünmek gerekir
Hepsini geçtik, Amerikan yönetimi Türkiye’nin F-16 talebini kabul etse bile, iş Kongre’de bitiyor.
Ve Kongre’nin bu alıma izin verip vermeyeceği büyük bir soru işareti.
Diğer yandan ortada böyle soru işaretleri var diye, Türkiye sıkıştı, çaresiz kaldı şeklindeki argümanların bir karşılığının olmadığını da vurgulayalım.
Bu programdan çıkarılmanın kamçılayıcı bir etkisinin olacağı, kısa vadede bazı handikaplar ortaya çıksa bile orta ve uzun vadede Türkiye’nin kazançlı çıkacağı anlamına gelen cevaplar bunlar.
Ayrıca Türkiye, insansız hava araçları bahsinde kendi etkileyici hikâyesini yazmaya devam ediyor.
2023’e kadar, Jet motorlu insansız savaş uçağı havalanmış olacak. Geliştikçe, kabiliyetleri arttıkça bu uçağın insanlı savaş uçaklarının performansını yakalayabileceği fikri yabana atılamaz.
Ayrıca, Milli Muharip Uçağının hangardan çıkması hedefleniyor.
Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması elbette basit bir olay olarak görülmemeli.
Demek istediğim biraz da buydu ve dedim işte.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.