31 Mart’ta Kürt oylarının dağılımı nasıl olacak?

04:0027/03/2019, الأربعاء
G: 27/03/2019, الأربعاء
Mehmet Acet

Selahattin Demirtaş 31 Mart’a günler kala cezaevinden ses verdi:“Bütün halkımıza, tabanımıza çağrım ve varsa azıcık hatırım, ricam şudur ki, gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip ‘Faşizme hayır’ anlamına gelecek oyunuzu kullanın”dedi.“Azıcık hatırım varsa”ifadesi hendek kazma günlerinden kalan hayal kırıklığının bir dışavurumu olsa gerek.Suriye’deki Rojava projesini Türkiye’ye taşıyıp, Güneydoğu’yu koparma girişiminin o günlerdeki aktif destekçilerinden biri idi Demirtaş.Amaç,“Devrimci

Selahattin Demirtaş 31 Mart’a günler kala cezaevinden ses verdi:

“Bütün halkımıza, tabanımıza çağrım ve varsa azıcık hatırım, ricam şudur ki, gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip ‘Faşizme hayır’ anlamına gelecek oyunuzu kullanın”
dedi.
“Azıcık hatırım varsa”
ifadesi hendek kazma günlerinden kalan hayal kırıklığının bir dışavurumu olsa gerek.


Suriye’deki Rojava projesini Türkiye’ye taşıyıp, Güneydoğu’yu koparma girişiminin o günlerdeki aktif destekçilerinden biri idi Demirtaş.

Amaç,
“Devrimci Halk Savaşı”
jargonuyla, halkı sokaklara döküp, devleti çaresiz kalma ya da orantısız güç kullanma yönünde tercihe zorlayan bir girişimdi o günlerde yaşananlar.
Demirtaş da gün aşırı Kürtleri sokağa davet ediyor, bu çağrıları kimse iplemeyince son çare olarak
“Hiç olmazsa balkonlardan, pencerelerden ses verin”
diye sesleniyordu.

Nihayetinde o çağrılar da sonuçsuz kaldı.

Rojava’yı Türkiye’ye taşıma projesi devletin, hükümetin kararlı tutumu ve Kürtlerin sağduyusu sayesinde hedefine ulaşamadı.

Demirtaş da, düşünce ifade etmenin çok ötesine geçen eylemsel tahrikleri nedeniyle bugün
“Hatırım için oy verin”
diye seslendiği yere gönderildi.
“KÜRTLERİN İRADESİNİ PEŞKEŞ ÇEKMEK İSTİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önceki gün Ağrı mitinginde, Kürt oylarını
‘Babasının malı’
olarak görenleri kast ederek önemli bir açıklama yaptı.
“Kürt kardeşlerimizin iradesini Batı’da CHP’ye, İyi Parti’ye peşkeş çekiyorlar”
dedi.
Bu ifadelerin, Kürt oylarını istenilen adrese
‘Tıpış tıpış gitmeye’
zorlayan anlayış sahipleri için kullanıldığını düşünecek olursak, içi dolu bir beyanat olarak görebiliriz.
“Tıpış tıpış gideceksiniz” ifadesini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına ‘
Mırın kırın’
eden
‘Sahillerdeki CHP seçmeni’
için kullanmıştı.

2015 Haziran seçimlerinden beri de HDP yönetimlerinin Kürtlere mütemadiyen aynı muameleyi çektiğine tanıklık ediyoruz.

Binde üç oy alabilen marjinal sol hareketlerle milletvekili listelerini doldurup, Kürtleri
“Mecbur oy vereceksiniz”
seçeneğiyle baş başa bırakma tutumu diyoruz buna.
2015 seçimleri öncesinde HDP’den milletvekilliği yapmışlığı olan bir isimle konuşurken kendisinin bu durumu
“HDP Kürtlerin partisi olmaktan çıkmıştır”
cümlesiyle ifade ettiğine şahitlik etmiştim.
AK PARTİ ADAYLARI KÜRTLERDEN NE KADAR OY ALABİLECEK?

Kürt oyları, sadece seçimden seçime hangi partiye yöneldiği sorusuyla değil, Türkiye’nin bütünlüğünün ne kadar sağlam bir zeminde ilerlediği sorusuyla da üzerinde durmayı ziyadesiyle hak ediyor.

Siyasi bölünmelerin fiziki bölünmelerin bir önceki aşaması olduğuna dair dünya örneklerini gözümüzün önüne getirdiğimiz takdirde, bu meselenin salt bir oy hesabıyla değil,
‘Stratejik niteliğiyle de’
önem kazandığını görüyoruz.
Günümüz şartlarında bu
‘çimento’
vazifesini bir tek Ak Parti’ye verilen oylar temsil ediyor.
Ak Parti’nin Kürtlere dönük asimilasyon politikalarına son vermiş parti
‘madalyasını’
elinde tutması, bir de özellikle muhafazakar Kürtlerin PKK/HDP tarafından asimile edilememiş olması, bunun iki temel gerekçesini oluşturuyor.

HDP yönetiminin sadece kaybettirmeye odaklı seçim taktiklerinin geri planında da asıl bu gerekçe var.

Yani, Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’nin varlığı ve Kürt oyları için çekim merkezi olma niteliğine karşı gösterilen öfke, nefret duyguları.

Bu durumda Kürt oylarının stratejik niteliğinin, Ak Parti kadrolarına ilave sorumluluklar getirdiğini ise bilmem söylemeye gerek var mı?

Özellikle sosyal medya kazanı içinde, PKK ile mücadeleyi Kürtlerle mücadele torbasına sokmaya çalışan hoyratça örneklerle şu geçen birkaç sene içinde karşılaşmadığımızı söylemek mümkün değil.

Bu kaygısızlığa karşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türklerle Kürtlerin kardeşliğini temsil eden
‘Lisan-ı Hal’ini’
çok önemsediğimi belirtmek isterim.
On gün önce televizyon yayını yaptığımız Ak Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın da Kürtlere dönük
‘Pozitif dil’
konusunda deyim yerindeyse
‘Çırpındığına’
tanık oldum.
Belki biraz da MHP ittifakı nedeniyle
‘Lisan-ı Hal’in’ ‘Lisan-ı Kal’in’
önüne geçtiğini düşünebiliriz.

Burası böyle olmakla birlikte, mesele Kürt oylarının stratejik niteliği ise, MHP’nin, Devlet Bahçeli’nin işin bu yönüne kıymet vermediğini, ya da tepki gösterme ihtimalini düşünmek, hem akıllara hem vicdanlara ters düşüyor.

Yazının başlığında 31 Mart’ta Kürt oylarının adresi neresi olacak sorusunu sorduk ama bu sorunun detaylı analizine gelemedik.

Kısmetse yarın devam ederiz.

#Selahattin Demirtaş
#31 Mart
#HDP