Yukarıdaki tarihlerin neye tekabül ettiğini hepiniz biliyorsunuz.Ben kendi namıma, son 1000 yıl içinde yaşanan dört büyük hadise neler olabilir diye sorulsa, “Bunlardan biri 15 Temmuzdur” diye gönül rahatlığıyla cevap verebiliyorum.Malazgirt Zaferi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale Direnişi ve 15 Temmuz…Bundan 20 gün kadar önce Beylerbeyi taraflarında davetli olduğum bir program için İstanbul’daydım.Uçaktan indikten sonra beni İstanbul Havalimanından alıp Beylerbeyi’ne götürecek olan otomobilin kaptan
Yukarıdaki tarihlerin neye tekabül ettiğini hepiniz biliyorsunuz.
Ben kendi namıma, son 1000 yıl içinde yaşanan dört büyük hadise neler olabilir diye sorulsa, “Bunlardan biri 15 Temmuzdur” diye gönül rahatlığıyla cevap verebiliyorum.
Malazgirt Zaferi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale Direnişi ve 15 Temmuz…
Bundan 20 gün kadar önce Beylerbeyi taraflarında davetli olduğum bir program için İstanbul’daydım.
Uçaktan indikten sonra beni İstanbul Havalimanından alıp Beylerbeyi’ne götürecek olan otomobilin kaptan köşkünde ise, bir 15 Temmuz kahramanı oturuyordu.
Eski bir kaleci olan Mustafa Bey’le yol boyunca bir süre futbol konuştuk.
90’lı yıllarda Beylerbeyispor’u İkinci Lig’e nasıl çıkardığını coşkulu bir şekilde anlattı bana.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne (eski adı Boğaziçi Köprüsü) vardığımızda ise söz, doğal olarak darbe gecesinin en kanlı sahnelerinin yaşandığı anlara geldi.
Mustafa Bey, darbe girişiminin darbe girişimi olduğunun anlaşılmasından sonra, doğal bir refleksle ve de ailesiyle birlikte evinden çıkıyor.
Yine doğal bir refleksle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın evinin bulunduğu Kısıklı civarında soluğu alıyorlar.
Ve sabahlara kadar, o direnişin içinde yer alarak Şehitler Köprüsü’ndeki isimsiz kahramanlar arasına kendi ismini de yazdırıyor.
Mustafa Bey bunları anlatırken, Safiye Bayat isimli 15 Temmuz gazisinin, köprünün üzerinde darbeci askerlere karşı inanılmaz bir cesaretle meydan okuyan görüntüleri aklıma geldi.
Köprünün üzerinden geçerken gözlerim, bir başına darbecilerin karşısına dikilen bu korkusuz hanımefendinin o direnişi sergilediği yeri aradı.
Sonra, Sabri Ünal isimli 15 Temmuz’un sembol isimlerinden bir başka gazinin akıl almaz cesaretini hatırladım.
Eline üç küçük taş alıp, darbeye katılan tankların önünü kesmeye çalışan bu genç kahramanın yaşadıkları, yakın tarih içinde bir tankın önüne geçme cesareti gösterebilen az sayıda insan arasında bile daha ayrıcalıklı bir konuma sahip.
Saniyeler içinde bir değil, iki tankın karşısına dikilme cesareti var onun hikâyesinde çünkü.
O anları anlatmak üzere şimdi de Sabri Ünal’ın kendisine sözü bırakalım:
(Diyanet Tv yayınından)
Şurası bir gerçek:
Demokrasi isteyen Çinli gencin tankın karşısına geçmesi, tankın manevra yaparak sağdan ya da soldan yoluna devam etmek istemesi, tankın önünde dikilen gencin buna izin vermemesi…
Burada da gerçek bir cesaret örneği var tabii.
Ama medya alıcılığı bakımından arada şöyle bir fark bulunuyor:
Tiaenanmen Meydanı’nda çekilen o görüntüyü 20 sene boyunca jenerik halinde gözümüzün içine sokan, CNN, BBC gibi Batılı büyük yayın kuruluşları, 15 Temmuz gecesi çekilen o kahramanlık hikâyelerinin bir tanesine bile böyle bir ayrıcalık tanımadılar.
Hepimizin malumu, Batı medyası, içinde demokrasiyi koruma adına her türlü mesajı taşıdığı halde 15 Temmuz’a karşı üç maymunu oynadı.
Serbest seçimlerle iş başına gelmiş bir yönetimi aleni bir darbeyle alaşağı etmek isteyenler ve onlara karşı tarihte örneği görülmeyen bir cesaretle karşı koyanlar.
Batı medyasının 15 Temmuz gecesiyle ilgili ‘ölü taklidi’ yapmasının arkasında elbette Batıdaki yönetimlerin benzer bir refleksle hareket etmeleri var.
Daha fazlasında ise, darbecilerin zaten Batı tarafından korunup kollanmaları, hatta işbirliği durumu var.
O nedenle 16 Temmuz’dan itibaren hatırlatmaya değil, unutturmaya dönük girişimler geldi o cenahtan.
Gazimiz Sabri Ünal da, anladığım kadarıyla bu yaman çelişkiye dikkat çekmek için şöyle bir özlü cümle ile benzer bir hatırlatmada bulunuyor: