10 soruda İdlib operasyonu

03:009/10/2017, Pazartesi
G: 18/09/2019, Çarşamba
Mehmet Acet

Soru 1: İdlib’e operasyon fikri ne zaman ortaya çıktı?Cevap:Temmuz sonunda ABD’nin DEAŞ ile mücadeleden sorumlu koordinatörü, Ankara’da kendisine günümüzün Lawrence’ı diye bakılan Brett McGurk’ün İdlib üzerinden Türkiye’yi suçlayan açıklamayı yaptığı gün.McGurk o açıklamasında, Türkiye’yi İdlib’de el Kaide’ye göz yummakla suçlamıştı.Soru 2: Mcgurk denilen adam bir laf etti diye operasyon mu yapılır?Cevap:Evet yapılır. Neden derseniz, o suçlama Ankara’da bir işaret fişeği olarak algılandı. ABD başka

Soru 1: İdlib’e operasyon fikri ne zaman ortaya çıktı?
Cevap:
Temmuz sonunda ABD’nin DEAŞ ile mücadeleden sorumlu koordinatörü, Ankara’da kendisine günümüzün Lawrence’ı diye bakılan Brett McGurk’ün İdlib üzerinden Türkiye’yi suçlayan açıklamayı yaptığı gün.

McGurk o açıklamasında, Türkiye’yi İdlib’de el Kaide’ye göz yummakla suçlamıştı.

Soru 2: Mcgurk denilen adam bir laf etti diye operasyon mu yapılır?

Cevap:
Evet yapılır. Neden derseniz, o suçlama Ankara’da bir işaret fişeği olarak algılandı. ABD başka yerlerde yaptıklarının aynısını burada da yapabilirdi. Suriye PKK’sını yani YPG’yi, el Kaide ile mücadele adı altında İdlib’e gönderebilirdi. Böyle bir ihtimal Türkiye’nin güvenliği için fecaat derecesinde tehlikeli bir adım olurdu.
Soru 3: Fecaat derecesinde tehlikeli adım derken?
Cevap:
Şunu kastediyorum. Öyle bir durumda Suriye’de Türkiye’nin desteklediği muhaliflerin elindeki son güçlü kale düşmüş olacaktı. Üstüne üstlük 2 milyondan fazla insan Türkiye’ye doğru göç edecek, güney sınırımızda büyük bir insani felaket yaşanacaktı. Üstüne bir de ABD’nin Suriye PKK’sı yani YPG üzerinden yürüttüğü
‘Koridor Planı’
güçlü bir zemin kazanacaktı. Fırat Kalkanı operasyonunun kazanımları tehlikeye girecekti.
Soru 4: O halde ne yapmak gerekiyordu?
Cevap:
Ankara, Fırat Kalkanı pazarlıklarında olduğu gibi Rusya’ya yöneldi. Neden? Çünkü ABD ile Suriye için masaya oturduğun zaman, bir çakıl taşı bile alamıyordun. Ruslar hiç olmazsa, pastanın bir bölümünü paylaşmaya hazır bir tutum izliyordu.
Soru 5: İdlib anlaşması sadece Rusya ile mi yapıldı. Yoksa İran da işin içinde mi?
Cevap:
Ankara, İran’ın askeri olarak böyle bir anlaşmanın içinde rol almasını istemedi. Müzakereler ağırlıklı olarak Ruslarla yürütüldü.
Soru 6: Türkiye Esad rejimiyle temasa geçti mi, geçer mi, geçmeli mi?
Cevap:
Bu işin ahlaki sorgulaması ayrı bir konu olsa da, gerçekte böyle bir ihtiyaç olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Esad rejimi Rusya’ya tamamen teslim olmuş durumda. 600 bin insanın katili Esad, Moskova’nın oluru olmadan milim kıpırdayamayacak durumda. Hal böyle olunca Ankara açısından reelpolitik gerekçeler üzerinden düşünsek bile, Şam ile diyaloğa geçmenin hiçbir faydası olmaz. Oturursun Ruslarla, anlaşmanı yaparsın, Esad da paşa paşa uyar bu anlaşmaya. Fırat Kalkanı’nda böyle oldu, İdlib’de de böyle olacak.

Soru 7: İdlib’den sonra sıra Afrin’e mi gelecek?
Cevap:
İlk hedef, Afrin üzerinden yürütülmek istenecek bir kuşak projesini engellemek. Yani bu operasyonla Afrin’deki YPG’nin İdlib’e yürüyüp Akdeniz’e ulaşma planları suya düşmüş olacak.
Bununla birlikte İdlib operasyonu devam ederken ya da başka bir yer/zamanda Türkiye’ye Afrin üzerinden bir tehdit gelirse, buradaki YPG varlığı da hemen cevabını alacaktır. Ama öncelikli plan, Afrin’i
‘hareketsiz’
hale getirmek.
Soru 8: İdlib operasyonu kime karşı yapılıyor?
Cevap:
İdlib operasyonu kentin çoğunluğunu kontrol altında tutan el Kaide bağlantılı, eski adı Nusra olan Heyet Tahrir Şam’a karşı yapılıyor. Türkiye ile bu örgüt arasında daha önce bir çatışma yaşanmadı. Ankara, işin yine sühuletle çözülmesini önceliyor. Ancak çatışma riski var mı, var.
Soru 9: Peki Türkiye, Heyet Tahrir Şam örgütünün doğrudan hedefi değilse, bu operasyonu neden yapıyor?
Cevap:
Bunun çok nedeni var. Birincisi, Türkiye Ruslarla anlaşmayıp kendisi inisiyatif kullanmamış olsaydı, Halep’in kaderi İdlib için de geçerli olacaktı. İki milyon insanın yaşadığı bu şehir, havadan Amerikan uçaklarının ya da Rus uçaklarının, karadan rejimin, İran güdümlü milislerin ya da YPG’nin hedefi haline gelecekti. DEAŞ tehdidi dedin mi, masum insanların ölümü, şehirlerin yıkımı nasıl bir anlam ifade etmiyorsa, onların gözünde el Kaide dediğin zaman da aynı şey geçerli olacaktı.

Türkiye’nin aldığı inisiyatifin, hem 2 milyon insanın can güvenliğine, hem de İdlib’in yakılıp yıkılmasını önlemeye dönük bir yönü var. Tahrir Şam Örgütü, İdlib’i kurtaracak böyle bir operasyona karşı direnip savaş pozisyonu alırsa, en büyük ihaneti Suriye’nin zulüm görmüş halkına yapmış olacaktır.

Soru 10: İdlib operasyonunun ne tür riskleri var?
Cevap:
Bu, öncelikle Heyet Tahrir Şam örgütünün alacağı tutumla doğrudan ilişkili. Direnip çatışma yolunu tercih ederse, operasyonun riskleri artacaktır. Bu örgütün DEAŞ kadar olmasa da, çatışma deneyimi yüksek savaşçıları var. Günün sonunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşısında tutunmaları mümkün olmayacak belki ama o vakte kadar yani İdlib’de kontrol ele alınana kadar neler göreceğiz belli değil.
#İdlib
#Suriye
#Türkiye
#Heyet Tahrir Şam
#DEAŞ
#TSK