Kübra’nın ailesi de sizi unutmadı Kılıçdaroğlu...

04:0017/09/2015, Perşembe
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün düzenlenen Dünya Ombudsmanlık Günü'nde, hayatımızı işgal etmeye çalışan terör, cinayet, dezenformasyon ve riyalar hakkında önemli mesajlar verdi.Onlara birazdan geçeceğim...Gerek Cumhurbaşkanı, gerekse Başbakan'ın yaptığı bu tür açıklamalar sonrasında düşündüğüm, hissettiğim aynı şey oluyor. Terörün ve insan öldürmenin, barışı bozmanın, iftira atmanın kötü bir şey olduğunu açıklamak zorunda bırakan sözde muhalefet partileri, medya ve STK'lara yazıklar olsun.Açılan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün düzenlenen Dünya Ombudsmanlık Günü'nde, hayatımızı işgal etmeye çalışan terör, cinayet, dezenformasyon ve riyalar hakkında önemli mesajlar verdi.

Onlara birazdan geçeceğim...

Gerek Cumhurbaşkanı, gerekse Başbakan'ın yaptığı bu tür açıklamalar sonrasında düşündüğüm, hissettiğim aynı şey oluyor. Terörün ve insan öldürmenin, barışı bozmanın, iftira atmanın kötü bir şey olduğunu açıklamak zorunda bırakan sözde muhalefet partileri, medya ve STK'lara yazıklar olsun.

Açılan teröre destek soruşturmasına isyan eden Doğan Medya anormalin normalleşmesine büyük katkıda bulunmuştur.

Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın başına silahını dayayan DHKP-C'li teröristlerin sosyal medyaya gönderdiği fotoğrafı ilk sayfasına poster yapmıştır.

Dağlıca saldırısı günü, 16 şehidin acısını yansıtmak, teröre amasız duruş sergilemek yerine, Sayın Cumhurbaşkanı'nın sözlerini değil çarpıtmak, uydurarak “400 vekil verseydiniz Dağlıca olmazdı” diye yayın yapmıştır.

Ne ilginçtir ki, sözde insan hakları derneği İHD'nin Cizre raporuna giren ifadelerden birisi şöyledir:

“Özel harekâttı, başını çıkardığın gibi silah sıkıyorlardı. Anons ediyorlardı, tehdit ediyorlardı. 'Teslim olun, HDP'ye oy verdiniz, bize 400 vekil vermediniz siz de bu hale gelin' diyorlardı.”

Hürriyet bir yalan uydurur uydurmasına da, Hürriyet'in ürettiği bu yalanın İHD'nin Cizre raporuna aynen girmesini garip bulmaz mı insan?

Geçen gün bir arkadaşım “Korkunç bir kötülükle kuşatıldık, her şeye bir mazeret, bir yalan uyduruyorlar” diye yakınıyordu.

Aynen öyle.

Şimdi utanmadan sıkılmadan masum ve şaşırmış rolü oynuyorlar.

Bu adli bir suç mudur, değil midir benim konum değil. Ama bir insan olarak, bu yaşadıklarımızın, bu halka yaşatılanın büyük bir kötülüğe, ahlaki tükenmişliğe denk geldiğinden eminim.

Bakın, Hürriyet üretiyor, Kılıçdaroğlu, PKK, paralel ve bilumum ulusolcu bu yalanı kullanıyor. Hadi birisi terör örgütü. Ama Kılıçdaroğlu ve Hürriyet, “400 vekil verilse Dağlıca olmazdı” yalanını üretmek ve kullanmaktan ötürü özür bile dilemiyorlar; “Sıradaki gelsin” tavrı içindeler.

Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels gibi, “sürekli yalan söyleyin, daha daha büyük yalanlar söyleyin, mutlaka inananlar çıkacaktır” yöntemini bilinçli bir şekilde uyguluyorlar.

Hatırlanırsa, 2011 seçimlerinde Kılıçdaroğlu Samsun'da açlıktan öldüğü iddia edilen, ama Adli Tıp'ça kesin ölüm nedeni bulunamayan Kübra bebeği ağzına dolamıştı. Seçim sürecinde “Bebekler AK Parti iktidarında açlıktan ölüyor, biz iktidara gelirsek bebekler açlıktan ölmeyecek” diye kampanya yürütüyordu.

Aile acılarının siyasete alet edilmesinden dolayı hem çok rahatsızdı, hem de psikolojileri bozulmuştu. Dört ay sonra isyan ettiler ve medyadan Kılıçdaroğlu'na “Yakamızı bırak” diye seslendiler.

Anne Bakırcı, “Bizim sitemimizi görmemezlikten geliyorlar. Yeter artık ya, televizyon açmaya korkuyoruz. Millet çarşıda bizi görüyor. 'Şöhret oldunuz' diyorlar. Başbakan olmak için Kübra'nın ismini ağzına alıyorsan, hiç alma bundan daha iyidir” diyordu.

Bu haberi cemaatin Bugün gazetesinden “Kılıçdaroğlu'na büyük şok” başlığı ile aldım.

Tarih Haziran 2011...

Kılıçdaroğlu bu ailenin hayatını kararttığı halde tek bir özür bile dilemedi.

Ama daha da fazlasını yaptı.

7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde de Kübra bebeği kullandı.

5 Mayıs 2015'te Samsun seçim ziyaretinde “Yıllar geçti ama ben Kübra bebeği unutmadım. Bu ülkede CHP iktidarında bebekler açlıktan, soğuktan ölmeyecek” derken, haberi bu sefer olumlu bir dille veren gazete de aynıydı: Cemaatin Bugün'ü...

İşte, kötülük, kötücüllük bu. Kötülüğün bedenleşmiş halleri bunlar. Bir bebeğin ölümünü kullanan bir ilkesizlik. Haberi dört sene önce negatif, dört sene sonra pozitif bir dille veren bir sözde medya...

Gelelim Sayın Erdoğan'ın dünkü konuşmasına, çünkü derin bir nefes alacağımız ahlaki bir duruşu sergilerken, bu kötücüllüğün açacağı zararı

işaret ediyor.

“Komşularımıza, dostlarımıza Türk diye, Kürt diye, Alevi, Sünni diye baktığımız gün terör örgütünün tuzağına düştüğümüz gündür. Çatışmaların eylemlerin suçlusu olarak cumhurbaşkanını, hükümeti gösterenler de bilinçsizce terör örgütünün en büyük destekçisidir. Yarın Tayyip Erdoğan'ın görev süresi bitecek, yerine başkası gelecek. Yarın bu hükümet gidecek, başkası gelecek. Ama terör örgütünün millete verdiği zarar kalıcı olacak. Bu ikisini birbirine karıştıranlar hesap vermekten kurtulamayacaktır. Evet, sıkıntılı günler yaşıyoruz. Ama şuna kalbimizle inanıyoruz ki Türkiye'nin geleceği aydınlıktır. 2023, 2053, 2071 vizyonlarını da hayata geçirecektir.”

Bu vampirlere inat, bizlere düşen Türk, Kürt, Sünni, Alevi, Müslim, Gayrimüslim kim varsa birbirimize sahip çıkmak, inadına kenetlenmektir.

Seçimler, iktidarlar gelip geçici. Ama Allah kimseyi ahirette Kübra bebekle imtihan etmesin.

Orada sizi kurtaracak bir Hürriyet de olmayacak çünkü.

Sayın Kılıçdaroğlu...
#Dünya Ombudsmanlık Günü
#Türk
#Kürt
#Sünni
#Alevi
#Müslim
#Gayrimüslim