Diyanet’e neden saldırıyorlar?

04:0013/01/2016, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'e yönelik hareketlenmeyi neye yormalıyız? Tabanda için için pişen, sonunda patlak veren ve tartışmaya açılan bir konudan mı bahsediyoruz? Yani hayatın olağan akışı içinde Diyanet sorunsallaştı da öyle mi gündeme geliyor?



Kimi yazarlar konuya böyleymiş gibi Diyanet'e kılıçlarını çekerek dahil olmuş ama emareler pek öyle değil. Aydın, yazar veya kanaat önderi olmak “her acurum var diyene tuzlukla koşturmak” olmamalı.



Hele Türkiye gibi henüz gündemi doğal biçimde oluşmayan, algı mühendisliklerinin siyaset kurumunu rehin almaya çalıştığı ülkelerde, fikir erbabı işini çok daha ciddiye almak durumunda. Eğer bir Lapon 2013'ün başında bu ülkeye yerleşmiş olsaydı, sadece gözlem yaparak şu üç yılda Türkiye'nin şahsına münhasır zor kimyasını anlamış olurdu.



Biliyorsunuz son fetva meselesinden önce de Diyanet İşleri Başkanı Görmez makam aracı üzerinden itibarsızlaştırılmak istenmiş, Sayın Cumhurbaşkanı da tavizsiz şekilde kuruma sahip çıkmıştı. Böyle saldırılarda, en yüksek perdeden tavır konmaz da tereddüt edilirse, operasyon amacına ulaşır. Söz konusu şahıslar değildir. Bu nedenle de Cumhurbaşkanı Sayın Görmez'e en iyisinden zırhlı bir araç tahsis etmiştir.



Söz konusu fetvanın 2003 yılına ait olduğu ve bunun hacklenerek siteye konduğu açıklandı.



Dün Cumhuriyet gazetesi “Diyanet'ten bir fetva skandalı daha” diye ateşe benzin taşıdı. Kürtajın dini hükmü nedir sorusuna verilen cevabı beğenmemiş Cumhuriyet'in cemaatçi “imamları”...



Fetvaların doktrinsel kısmına son günlerdeki yazılarımın ışığında yarın girmeyi planlıyorum, o yüzden bunu burada kapatalım şimdilik. Çünkü asıl mesele o değil.



Sayın Görmez'in İran ve Suudi Arabistan ziyaretlerinden ve yine bu iki ülke arasındaki idam krizinden sonraya gelen bu haberlerin anlamı ne olabilir?



Türkiye kendi iç barışını kurmaya, ekonomisini düzeltmeye, devlet aygıtını demokratik ve fonksiyonel hale getirmeye çalıştığından beri, ülkenin manevi topraklarına gömülmüş mayınları patlatmaya başladılar kendilerince.



Türkiye oyuna döndükçe, oyun içinde oyunlara maruz kaldı. Önce kendisine cemaat diyen bir paralel yapılanma kazan kaldırdı, sonra da diğer bir paralel örgüt PKK hendekler açarak mayınlar patlatmaya başladı.



Türkü Kürde, Sünniyi Aleviye, laikleri muhafazakarlara düşürmek için, Suriye'deki durum bir manivela olarak kullanıldı. Diyanet ve başkanına yapılan bu operasyonun da İran/Suud kapışması ve yine Suriye'den bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Türkmenlerin Cerablus'a doğru ilerlemeye başlamasından da…



Daha açık diyelim, bu operasyon Alevileri sözde kışkırtmak için toplumsal altyapıyı ima ediyor. Türkiye'de bir mezhepsel fay hattı yaratmaya çalışıyorlar. Sünnileri şeytanlaştırmak ve Diyanet'i itibarsızlaştırarak, mesela Alevilerin sorunlarını çözmede oynayacağı rolün şimdiden önünü almak, toplumsal barışı zedelemek için.



PKK ve HDP, Kobani ırkçılığı ile dindar Kürtleri dindar Türklerden koparmak istedi.



Paralel, Sünnileri bölmek için çabaladı.



Paralel, PKK ve beş benzemez ittifak, Suriye, DAEŞ üzerinden ülkede bir Sünni/Alevi, muhafazakar/laik kapışmasını kışkırttı.



Diyanet'e dönük operasyon da bunun hamlelerinden birisi gibi gözüküyor.



Türkiye, yanıbaşındaki Suriye'de 21. yüzyılın oyun kuralları belirlenirken, bu yüzyılı da ıskalaması için amansız bir kapana alınmaya çalışılıyor. Diyanet üzerinden açılmaya çalışılan cepheye karşı Sünni Alevi, Türk Kürt kim varsa tüm vatandaşların uyanık olması lazım.



Genelde ülkemizde devlete çok fazla rol atfedilir ve ona insanüstü bir güç vehmedilir.



Ama bir devleti asıl güçlü yapan, o ülkenin vatandaşlarının bilinçli olması ve birbirine muhabbetidir.


#Mehmet Görmez
#pkk
#hdp
#Sünni Alevi
#Türk Kürt