Baykal anladı, darısı tüm mühendislerin başına...

04:0018/02/2016, Perşembe
G: 13/09/2019, Cuma
Markar Esayan

Hikmeti kendinden menkul evrenselciler, jakoben aydınlanmacılar için “yerlilik” “millilik” otomatik olarak reddedilen, küçümsenen kavramlar. Hatta muhafazakarlar içindeki liberal aşı yemiş kesimler, bu kavramlara benzer antipatiyle yaklaşıyorlar. “Yerli” ve “milli” tartışması, onlara göre içe kapanmanın, otoriterleşmenin, özgürlüklerin dar biçimde yorumlanmasının veya taponluğun şifre kelimeleri.



Yeli ve milli kavramlarına antipatinin post-Erdoğancılık eğilimi ile göbeğinden bağlantılı olduğunu fark ediyoruz. Sayın Erdoğan'a muhalafette beslenen nefretin, halkın lehine imtiyaz ve iktidar kaybetmekle ilişkisi belli ve bu ahlaki olmasa da anlaşılır bir durum. Ancak halkta hiç karşılığı olmayan şekilde, muhafazakarlar içinde post-Erdoğan'cı bir kanal açılmaya çalışılması ilgimi daha çok çekiyor. Ve bu kesimler, kendilerini yerli ve milli kavramlarına karşı mesafeli olmak durumunda hissediyorlar.



Peki, neden böyle hissediyorlar? Medyada ve dar halkalarda neden özgün ve yerli olan muhafazakar siyasete bir alternatif yaratmaya, eski/yeni, arkaik/modern, kötü/iyi muhafazakarlık ayırımlarına/mühendisliklerine soyunuyorlar?



Tabii, konformizm yanlılarının (rahatımız bozulmasıncılar) Erdoğan'dan hazzetmemesi normal. Kişisel hedeflere ulaşmakta Erdoğan'ın engeline takıldığını düşünenler, verilen kavganın hangi tehlikeli aşamada olduğunu ayırt edemeyenler her zaman var ve olacak. Bu kişisel meseleler, tahmin edildiğinden çok daha fazla etkili.



Nitekim, bir CHP koalisyonuna ikna olanların büyük kesimi, bu grupların toplamından çıktı. Merkez Bankası ve faiz tartışmaları, başkanlığın önce yok sayılması, sonra şartlara bağlanması da bir görüş ayrılığından ziyade, post-Erdoğan döneminin açılması gerektiğini düşünenlerce araçsallaştırıldı.



Büyük hikayeleri küçük menfaat hesaplarının yazamayacağını biliyorsak, buradaki temel sorunun, Baykal'ın bile anladığı Erdoğan'ın ortaya koyduğu yerli ve milli paradigmanın değerini kavrayamamak olduğu ortaya çıkar.



Aslında, yolun başında Erdoğan'a verilen şartlı liberal elit desteğin (aslında cemaat) kesilmesi noktasında yaşanan kırılmaya benzer bir durum var. Erdoğan'ın ortaya koyduğu yeni modelin, yeni/değerli olduğunu anlamayacak düşünsel sınırlar, ezberler mevcut.



Bu tezin halkta karşılığı yok çünkü Erdoğan, ekonomik/siyasi ezberlere (kanonlara) uyarak değil, onları esneterek, farklı yorumlayarak veya doğrudan yeni siyasi/ekonomik keşifler yaparak (örneğin IMF ile stand by anlaşmasını reddetmesi) başarılı oldu.



Erdoğan'ın uyguladığı, halkın gayet iyi kavradığı temel bir kuralı bu arkadaşlar ya anlamamış durumdalar, ya da daha başka siyasi amaçları var. İdris Küçükömer'in dediği gibi, 1838 Osmanlı/Britanya Anlaşması'nda girilen tarihsel kapandan, oyunun dayatılan kurallarını değiştirmeden, farklı yaklaşımlar getirmeden çıkmak mümkün değil.



Bu kendisini 14 yıldır ispatlamış yeni yöntemin itibarsızlaştırılmaya çalışılması, ulusalcıların göbeğini kaşıyan insan yaklaşımından bir farkı yok. Sorun eleştiri değil. Ama olmayan bir fay hattını yaratmak, bunu kamufle kavramlar, tartışmalar, ikincil, üçüncül isimler üzerinden yapmak, gayrımeşru siyasi bir hedefi ima eder ve hak ettiği karşılığı vermek her daim boynumuzun borcudur.



Baykal bunu fark etmiş durumda. Darısı tüm mühendislerin başına...


#post-Erdoğancılık
#Baykal
#CHP