Türkiye’de din ve Diyanet algısı-II

04:005/07/2024, Cuma
G: 5/07/2024, Cuma
Mahmut Ay

Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekası ve milli güvenliği, Türk toplumunun huzur ve barışı için en önemli resmi kurumlardan biri, hiç şüphesiz Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Dindar çevrelerde zaman zaman, seküler çevrelerde ise sık sık DİB aleyhine bir takım eleştirilere şahitlik ediyoruz. Elbette ki her kurumun bazı eksiklikleri vardır. Ancak her iki kesim tarafından “DİB’in faydası mı çok, zararı mı?” diye sorulmalı ve buna göre hüküm verilmelidir. Bendeniz, şunu çok açık bir şekilde ifade etmek

Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekası ve milli güvenliği, Türk toplumunun huzur ve barışı için en önemli resmi kurumlardan biri, hiç şüphesiz Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Dindar çevrelerde zaman zaman, seküler çevrelerde ise sık sık DİB aleyhine bir takım eleştirilere şahitlik ediyoruz. Elbette ki her kurumun bazı eksiklikleri vardır. Ancak her iki kesim tarafından “DİB’in faydası mı çok, zararı mı?” diye sorulmalı ve buna göre hüküm verilmelidir. Bendeniz, şunu çok açık bir şekilde ifade etmek isterim ki; şayet DİB olmasaydı, Türkiye’de camilerin çoğu çeşitli cemaat ve STK’ların kontrolünde olur ve “filancacıların camisi” diye anılır, bir kısmı da radikal örgütlerin propaganda merkezi ve belki de cephaneliği haline dönüşebilirdi. Böylece camiler birliğin değil, ayrışmanın sembolü olurdu. Sırf bu açıdan bakıldığında bile, DİB’in ülkemiz için ne kadar önemli bir kurum olduğu anlaşılacaktır. Dolayısıyla özellikle dindar kesimin, ülkemizdeki en önemli dinî kurum olan DİB hakkındaki eleştirilerinde hassas olması gerekir.

Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından
GENAR
’a Aralık 2023’te yaptırılan “Türkiye’de Din ve Diyanet Algısı” başlıklı saha araştırmasına göre, Türk toplumunun çoğunluğunun DİB hakkında olumlu bir kanaate sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Bu araştırmaya göre, Türk toplumunun %70’e yakını DİB’in toplumun barış ve huzuruna katkı sağlayan bir kurum olduğunu belirtmiştir. Bu veri, DİB’in Türkiye Cumhuriyeti’nin toplumsal güvenliği için ne kadar önemli bir kurum olduğunu göstermektedir. Yine toplumun %70’e yakını, DİB’i güvenilir bir kurum olarak gördüğünü ifade etmiştir. Hem kurumsal yapısı hem de üst düzey yöneticileri hakkında DİB aleyhinde bir grup basın-yayın organında ve sosyal medya hesaplarında kasıtlı, sürekli ve örgütlü bir şekilde itibar zedelemeye yönelik yayınlar yapılmasına rağmen, toplumun büyük çoğunluğu nezdine DİB’in hâlâ güvenilir bulunması, oldukça kıymetli bir veridir.

“DİB, tüm Müslümanlara hizmet etmektedir.” cümlesine katılanların oranı %70; DİB, siyaset üstü bir kurumdur.” cümlesine katılanların oranı ise %60 civarındadır. Bu veri, bazı basın-yayın organlarında ve sosyal medyada DİB üzerinden siyasî tartışmaların bolca yapıldığı bir ülkede, DİB adına iyi bir veri olarak görülebilir. DİB’in toplumla kurduğu bağı başarılı, kamuoyundaki imajını olumlu ve hizmetlerini yeterli bulanların oranı ise %60 civarındadır.

Toplumun dinî bilgileri öğrenme kaynakları arasında da, DİB’in önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır. Toplumun %40’a yakını; dinî bilgileri cami imamı, Kur’an kursu hocası, müftülük ve DİB’in medya kuruluşlarından elde ettiğini söylemiştir ki; günümüz şartlarında bu, çok değerli bir orandır. Dini bilgi edinme konusunda DİB’e olan güven ise %65 civarında tespit edilmiştir. Kendilerini Alevî olarak tanımlayanların yaklaşık %35’i de bu konuda DİB’e güvendiğini belirtmiştir.

Toplumun DİB’den başlıca talepleri ise şöyledir: Siyasetin din üzerinden yapılması engellenmeli (%7,9); gençlere yönelik çalışmalar artırılmalı (%5,2), camilerde kadınlar için uygun alanlar olmalı (%4,3); şiddete maruz kalan kadınlar için çalışmalar artırılmalı (%3,8), çocuklara yönelik çalışmalar artırılmalı (%2,2). “Diyanet kapatılmalı” diyenlerin oranı ise yalnızca %2,1’dir.

Toplumun yaklaşık %70’inin “Camilerde düzenli olarak programlar ve dersler yapılmalıdır, çocuklar ve kadınlar için uygun mekânlar bulunmalıdır” kanaatinde olduğu tespit edilmiş. Bu da, DİB’in bu konudaki beklentileri karşılamak için daha fazla çalışması gerektiğini göstermektedir. “DİB’in, gençlerin camiye gelmesine yönelik hizmetlerini yeterli buluyorum.” diyenlerin oranı ise %55 civarındadır. Demek ki toplumun neredeyse yarısına yakını, bu konuda DİB’in daha etkin olmasını beklemektedir.

Katılımcılar, camilerde görev yapan din görevlilerinin toplum içinde saygınlıkları, mesleki açıdan yeterlilikleri, temsil kabiliyetlerinin yüksekliği, toplumun tüm kesimleriyle iletişime açıklıkları, görevlerini titizlikle yapmaları, muhtaçlara yardımda öncülük yapmaları ve güvenilirlikleri hususunda %60-70 arasında olumlu kanaat bildirmişlerdir. Bu da, toplumun bu kişiler hakkında yüksek düzeyde olumlu bir algıya sahip olduğunu göstermektedir.

Beş vakit namazı camide kılma oranları şöyle tespit edilmiştir: Beş vakit düzenli camide kılanlar (%3,4); bazı vakitleri camide kılanlar (%16,4); yalnız Cuma namazına camiye gidenler (%15,3); Ramazan ayı ve kandil gecesinde camiye gidenler (%19,5); yalnız bayram namazında camiye gidenler (%7). Erkeklerin Cuma namazına gitme sıklığı ise şu şekilde tespit edilmiştir: Her zaman (%33,9); sık sık (%28,3); ara sıra (%20,3); nadiren (%12,5); hiçbir zaman (%5). Buna göre, toplumun %60’tan fazlası düzenli olarak Cuma namazı kılmaktadır.

Hutbeler hakkında memnuniyet oranı dikkat çekici bir şekilde yüksek çıkmıştır. Katılımcıların %75-80’i hutbeleri öğretici, güncel, anlaşılabilir, yeterli, ilgi çekici, birlik ve beraberliğe katkı sağlayıcı bulduklarını bildirmişlerdir. Bu da, hutbelerin toplumsal olarak çok önemli bir görevi ifa ettiğini göstermektedir.

Kanaatimce, DİB’in son yıllardaki en başarılı projelerinden ve hizmetlerinden biri, 4-6 yaş grubu çocuklara yönelik Kur’an kurslarıdır. Nitekim bu araştırmanın sonuçları da bunu göstermektedir. Katılımcıların %31,2’si kendi çocuğunun veya bir yakınının/tanıdığının bu kurumlarda eğitim aldığını belirtmiştir. Buradaki eğitimin kalitesini çok iyi bulanların oranı %26,8; iyi bulanların oranı ise %66,9 olarak tespit edilmiştir.

DİB ile ilgili sorulara olumlu cevap verenlerin yaş ortalamasının, olumsuz cevap verenlere oranla daha yüksek olduğu dikkat çekmektedir. Bu veri, yaşadığımız çağın şartları dikkate alındığında, yadırganacak bir veri olmamakla birlikte; gerek DİB’in, gerekse sâir dinî kurum ve kuruluşların gençlere yönelik hizmet ve faaliyetlerini artırmaları gerektiğine işaret etmektedir.

#Türkiye
#din
#Diyanet İşleri Başkanlığı