EDISYON:

Türkiye’de din ve Diyanet algısı-I

04:0021/06/2024, Friday
G: 21/06/2024, Friday
Mahmut Ay

Günümüz insanı, kapitalizmin ve sekülerizmin geçici ayartıcılıklarının neticesinde, kendinden, fıtratından ve kutsaldan uzaklaşmaya devam etse de; din hâlâ bütün kurumlarıyla gücünü ve etkisini devam ettirmektedir. Bu sebeple dindarlığın ve dinî kurumların mevcut gücü ve etkisi, zaman zaman bazı saha araştırmalarına konu olmaktadır. Yakın bir zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından GENAR ’a Aralık 2023’te “Türkiye’de Din ve Diyanet Algısı” başlıklı kapsamlı bir saha araştırması yaptırılmış.


Günümüz insanı, kapitalizmin ve sekülerizmin geçici ayartıcılıklarının neticesinde, kendinden, fıtratından ve kutsaldan uzaklaşmaya devam etse de; din hâlâ bütün kurumlarıyla gücünü ve etkisini devam ettirmektedir. Bu sebeple dindarlığın ve dinî kurumların mevcut gücü ve etkisi, zaman zaman bazı saha araştırmalarına konu olmaktadır. Yakın bir zamanda
Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından
GENAR
’a Aralık 2023’te “Türkiye’de Din ve Diyanet Algısı” başlıklı kapsamlı bir saha araştırması yaptırılmış. Bendeniz, 742 sayfalık bu araştırma verilerinin tamamını mütalaa ettim. GENAR Başkanı İhsan Aktaş Bey ile de geçtiğimiz hafta bu ve benzeri araştırmalar üzerinde detaylı bir görüşme yaptım. Bu araştırmadan elde edilen verileri özetle paylaşmak istiyorum.

DİNDARLIK ARTTIKÇA MUTLULUK ARTIYOR

Bu araştırmanın önemli verilerinden birisi şu: Dindarlık arttıkça, mutluluk artıyor. Tersi de geçerli. Yani insanın din ile bağı zayıfladıkça mutsuzluk oranı artıyor. Veriler şöyle:

“Mutlu musunuz?” sorusuna, kendisini “oldukça dindarım” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar şu şekilde: Çok mutluyum (%17,5), Mutluyum (%52,2), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%16,6), Mutlu değilim (%6,3), Hiç mutlu değilim (%7,4). Kendisini “dindarım” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar ise şu şekilde: Çok mutluyum (%6,3), Mutluyum (%65,6), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%20,2), Mutlu değilim (%5,6), Hiç mutlu değilim (%2,2). Kendisini “dindar değilim” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar şu şekilde: Çok mutluyum (%2,7), Mutluyum (%21,6), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%33,6), Mutlu değilim (%34,5), Hiç mutlu değilim (%7,6). Kendisini “hiç dindar değilim” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar ise şu şekilde: Çok mutluyum (%1,8), Mutluyum (%22,7), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%26,6), Mutlu değilim (%31,0), Hiç mutlu değilim (%17,8).

Dünyanın çeşitli coğrafyalarında yapılan muhtelif araştırmaların sonuçlarıyla paralel olan (Mesela bk. https://www.pewresearch.org/religion/2019/01/31/religions-relationship-to-happiness-civic-engagement-and-health-around-the-world/) bu veriler, çok net bir gerçeğe işaret ediyor:
İnsan, mutlu olmak için kutsal ile barışık olmalıdır.
Zira kutsal ile barışık olan insan, daha huzurlu ve daha dingindir. Çünkü insanın sorabileceği en büyük soru olan “Ben kimim? Nereden geliyor, nereye gidiyorum?” sorusunun cevabını öyle veya böyle “kutsal” ile irtibatlı bir şekilde cevaplayanlar, aklen ve kalben bir rahatlama ve tatmin hissedeceklerdir. Bu soruyu “tesadüf” ile açıklayan veya “sanki sormuyormuş gibi” yapıp bilinçaltlarında cevapsız bir muamma olarak bırakanlar, hayatları boyunca bu muammanın ağır yükünü çekmekte zorlanacaklardır. Sekülerliğin geçici cazibeleriyle efsunlanan insanın “Sonsuz” ve “Aşkın” olan ile bağı zayıfladıkça tatminsizliği artacaktır. Hikmetli Kitap’ta buyurulduğu üzere
“Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle tatmin bulur.”
(Ra’d/28).

MODERN VE KONFORLU HAYAT İNSANI MUTLU KILMIYOR
Araştırmada tespit edilen verilere göre; gençler yaşlılardan, büyük şehirlerde yaşayanlar küçük şehirlerde yaşayanlardan, eğitimliler eğitimsizlerden, gelir düzeyi yüksek olanlar düşük olanlardan daha mutsuz ve geleceğe ilişkin kaygıları belirgin bir şekilde daha fazla. Bu veriler de şuna işaret ediyor: İnsanoğlu, modernitenin ürettiği kurumların tezgâhlarından geçtikçe, onlara maruz kaldıkça ve modern yaşam tarzına yöneldikçe mutsuzluğu ve kaygıları artıyor. Demek ki, modernlik insana huzur veremiyor.
Haz ve hız odaklı yaşam, insan ruhuna iyi gelmiyor.

HER ŞEYE RAĞMEN İNANÇ VE DİNDARLIK ORANI HÂLÂ YÜKSEK
Bu araştırmanın verilerine göre halkın yaklaşık %70’i kendisini dindar olarak tanımlamaktadır. Kasım 2023’te Sabancı Üniversitesi’nin yaptırdığı araştırmada da aynı sonuç elde edilmiştir. (https://ipc.sabanciuniv.edu/Content/Images/CKeditorImages/20231103-14110347.pdf) Sekülerliğin yaklaşık bir asırdır devletin kurumlarıyla teşvik, hatta empoze edildiği ve her türlü medya imkânıyla insanlara sekülerliğin pazarlandığı bir ülkede ve dünyada, halkın hâlâ yüksek oranlarda kendisini dindar hissettiğini belirtmesi, insanoğlunun
kutsala ihtiyacına
ve
inancın zafer
ine işaret etmektedir.

GENAR’ın Şubat 2018’de yaptığı araştırmaya göre ise, Türk halkının dindarlık oranı %80 civarında tespit edilmiş. Beş sene içerisinde yaklaşık %10’luk bir düşüşün gerçekçi olup olmadığı yeni araştırmalarla teyit edilmeye muhtaçtır. Eğer gerçek ise, bunun nedenlerini ve çarelerini düşünmek, Müslümanların en öncelikli meselesi olmalıdır.

“Hz. Muhammed (sav) Allah’ın peygamberidir.” ifadesine katılmayanların oranı %7,1; ahirete inanmayanların oranı ise %7,2 olarak tespit edilmiş. Herhangi bir dine inanmadığını belirtenlerin oranı %7,5 iken; “din ve Tanrı meselesi beni ilgilendirmiyor” diyenlerin (pasif ateistler) oranı ise %3,1. Buna göre, ateistlerin toplamı %10,6 ediyor. Ateistlerin yaklaşık %20’si kendilerini “Alevî” olarak tanımlamış.

GENAR’ın Şubat 2018’de yaptığı araştırmaya göre ise, herhangi bir dine inanmadığını belirtenlerin oranı %5,3 iken; “din ve Tanrı meselesi beni ilgilendirmiyor” diyenlerin (pasif ateistler) oranı %1,2 olarak tespit edilmiş. Buna göre, ateistlerin toplamı %6,5 ediyor. Bu oranın 5 sene içinde %10,6 ‘ya çıkması üzerinde dikkatlice düşünmek gerekiyor.

Sabancı Üniversitesi’nin mezkûr araştırmasına göre ise katılımcıların %92,3’ü Müslüman, %3,2’si deist %2,7’si ateist olduğunu ifade etmiş. Katılımcıların yüzde 86’sı Allah’ın var olduğuna inandığını ve bundan hiçbir şüphe duymadığını ifade etmiş. “Bazı şüphelerim olsa da Allah’ın varlığına inanıyorum” diyenler yüzde 7, “Allah’ın var olup olmadığından emin olamıyorum” diyenler yüzde 2,5, “Allah’ın varlığına inanmıyorum” diyenler ise yüzde 3 olarak tespit edilmiş. GENAR’ın verilerindeki ateist oranı, Sabancı Üniversitesi’nin yaptırdığı araştırmanın verilerindekinden biraz daha yüksek çıkmış. Buradan çıkan üzücü netice şu: Artık Türk halkını, “%99’u Müslüman olan bir toplum” olarak tanımlayamayacağız.

Önümüzdeki hafta GENAR’ın araştırma verilerine göre “Diyanet algısı” üzerinde duracağız inşallah.


#Din
#Toplum
#Mahmut Ay

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.