Günümüz insanı, kapitalizmin ve sekülerizmin geçici ayartıcılıklarının neticesinde, kendinden, fıtratından ve kutsaldan uzaklaşmaya devam etse de; din hâlâ bütün kurumlarıyla gücünü ve etkisini devam ettirmektedir. Bu sebeple dindarlığın ve dinî kurumların mevcut gücü ve etkisi, zaman zaman bazı saha araştırmalarına konu olmaktadır. Yakın bir zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından GENAR ’a Aralık 2023’te “Türkiye’de Din ve Diyanet Algısı” başlıklı kapsamlı bir saha araştırması yaptırılmış.
Bu araştırmanın önemli verilerinden birisi şu: Dindarlık arttıkça, mutluluk artıyor. Tersi de geçerli. Yani insanın din ile bağı zayıfladıkça mutsuzluk oranı artıyor. Veriler şöyle:
“Mutlu musunuz?” sorusuna, kendisini “oldukça dindarım” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar şu şekilde: Çok mutluyum (%17,5), Mutluyum (%52,2), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%16,6), Mutlu değilim (%6,3), Hiç mutlu değilim (%7,4). Kendisini “dindarım” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar ise şu şekilde: Çok mutluyum (%6,3), Mutluyum (%65,6), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%20,2), Mutlu değilim (%5,6), Hiç mutlu değilim (%2,2). Kendisini “dindar değilim” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar şu şekilde: Çok mutluyum (%2,7), Mutluyum (%21,6), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%33,6), Mutlu değilim (%34,5), Hiç mutlu değilim (%7,6). Kendisini “hiç dindar değilim” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar ise şu şekilde: Çok mutluyum (%1,8), Mutluyum (%22,7), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%26,6), Mutlu değilim (%31,0), Hiç mutlu değilim (%17,8).
GENAR’ın Şubat 2018’de yaptığı araştırmaya göre ise, Türk halkının dindarlık oranı %80 civarında tespit edilmiş. Beş sene içerisinde yaklaşık %10’luk bir düşüşün gerçekçi olup olmadığı yeni araştırmalarla teyit edilmeye muhtaçtır. Eğer gerçek ise, bunun nedenlerini ve çarelerini düşünmek, Müslümanların en öncelikli meselesi olmalıdır.
“Hz. Muhammed (sav) Allah’ın peygamberidir.” ifadesine katılmayanların oranı %7,1; ahirete inanmayanların oranı ise %7,2 olarak tespit edilmiş. Herhangi bir dine inanmadığını belirtenlerin oranı %7,5 iken; “din ve Tanrı meselesi beni ilgilendirmiyor” diyenlerin (pasif ateistler) oranı ise %3,1. Buna göre, ateistlerin toplamı %10,6 ediyor. Ateistlerin yaklaşık %20’si kendilerini “Alevî” olarak tanımlamış.
GENAR’ın Şubat 2018’de yaptığı araştırmaya göre ise, herhangi bir dine inanmadığını belirtenlerin oranı %5,3 iken; “din ve Tanrı meselesi beni ilgilendirmiyor” diyenlerin (pasif ateistler) oranı %1,2 olarak tespit edilmiş. Buna göre, ateistlerin toplamı %6,5 ediyor. Bu oranın 5 sene içinde %10,6 ‘ya çıkması üzerinde dikkatlice düşünmek gerekiyor.
Sabancı Üniversitesi’nin mezkûr araştırmasına göre ise katılımcıların %92,3’ü Müslüman, %3,2’si deist %2,7’si ateist olduğunu ifade etmiş. Katılımcıların yüzde 86’sı Allah’ın var olduğuna inandığını ve bundan hiçbir şüphe duymadığını ifade etmiş. “Bazı şüphelerim olsa da Allah’ın varlığına inanıyorum” diyenler yüzde 7, “Allah’ın var olup olmadığından emin olamıyorum” diyenler yüzde 2,5, “Allah’ın varlığına inanmıyorum” diyenler ise yüzde 3 olarak tespit edilmiş. GENAR’ın verilerindeki ateist oranı, Sabancı Üniversitesi’nin yaptırdığı araştırmanın verilerindekinden biraz daha yüksek çıkmış. Buradan çıkan üzücü netice şu: Artık Türk halkını, “%99’u Müslüman olan bir toplum” olarak tanımlayamayacağız.
Önümüzdeki hafta GENAR’ın araştırma verilerine göre “Diyanet algısı” üzerinde duracağız inşallah.