On bir ay boyunca hasretle gözlediğimiz bir rahmet iklimini daha elimizden geldiğince ibadet ve yardımlarla geçirmeye çalıştık. Akabinde bayramımızı kutladık. Şimdi bize düşen, bu rahmet ayında elde ettiğimiz manevî kazanımlarımızı, bir sonraki ramazana kadar yılın geri kalan kısmına yaymak için gayret sarf etmek. Kullukta asıl olan devamlılıktır. Ne buyurmuştu Resûl-i Zîşân Efendimiz (sav): “Amellerin en hayırlısı, az da olsa devamlı yapılandır” (Buhârî ve Müslim). Bir şirket, sadece bir ay çalışsa ve yılın geri kalan kısmında hiçbir faaliyet göstermese, ayakta durabilir mi ya da kazançlarını devam ettirebilir mi? Diyet uygulaması gereken bir insan, bir ay sıkı bir diyet uygulasa, yılın geri kalan kısmında hiç diyet yapmasa, sağlıklı bir şey yapmış olabilir mi? Şu hâlde, her sahadaki başarıda olduğu gibi kullukta başarılı olabilmek için de devamlılık esastır.
Herhalde ramazanın bize öğrettiği en mühim şey, alışkanlıklarımızın dışına çıkabilmektir. Normalde her gün iki-üç öğün yediğimiz halde ramazanda gün boyu oruç tuttuk. Akşamları uzun süren teravih namazları kıldık. Her gün düzenli bir şekilde Kur’ân -ve belki de tefsir okumaları- yaptık. Bol bol zekât ve sadaka vermeye çalıştık. Elimizden geldiğince fakirlerin, gariplerin ve ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşmaya gayret ettik. Ne açlıktan sağlığımız bozuldu ne namaza ayırdığımız vakitler bizi işimizden gücümüzden alıkoydu ne de yaptığımız yardımlar ekonomik durumumuza zarar verdi. Dolayısıyla şunu bir kez daha gördük ki oruç tutarak, daha çok namaz kılarak, Kur’ân ile daha çok meşgul olarak, daha bol yardımlar yaparak da bu hayat yaşanabiliyormuş. O hâlde, bu salih amellerimizi elimizden geldiğince yılın tamamında da çokça yapmaya gayret etmeli. Hayatın bir mektep olduğunu unutmadan, nefsimizi ilâhî vahyin kutlu öğretileri doğrultusunda terbiye etme azmimizi her an devam ettirmeye çalışmalı.
İbadetlerimizin bizim için manevî faydaları, yalnızca ibadet esnasında değildir/olmamalıdır. Bilakis ibadet, layıkıyla yapılmışsa, kişiye ibadet sonrasındaki hayatında daha farklı bir manevî derinlik katar/katabilmelidir. Camide kalan namazdan, Mekke’de kalan hacdan, ramazanda kalan oruçtan nefsin olgunlaşması açısından bir hayır gelmez. “Namaz, camiden çıkınca; hac, Mekke’den dönünce; ramazan, oruç bitince başlar.” demiş Necip Fazıl. “Muhakkak ki namaz, insanı kötülüklerden alıkoyar.” (Ankebût 29/45) meâlindeki âyet de lâyıkıyla kılınan namazın insanı her türlü ahlâkî kötülüklerden uzak tutacağını bildirmektedir. Eğer kıldığımız namazlar, bizde böyle bir tesir meydana getirmiyorsa, o namazlarımızı tekrar gözden geçirmeli, ihlas ve samimiyetimizi yeniden sorgulamalıyız. “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılındı. Bunun amacı sizin korunabilmenizdir.” (Bakara 2/183) meâlindeki âyet de orucun amacının nefsin bayağı isteklerinden ve tahakkümünden korunmak olduğunu ifade etmektedir. Eğer otuz gün boyunca nefsimizi eğitmek, irademizi güçlendirmek amacıyla tuttuğumuz oruçlardan sonra nefsimizi tutma hususunda belirli bir mesafe alamamışsak, oruçlarımızı niçin tuttuğumuzu, oruç tutma amacımızın ne olması gerektiğini yeniden düşünmemiz icap eder. Eğer vermeye alıştırmak suretiyle nefsimizi terbiye ve tezkiye etmek amacıyla verdiğimiz/vermemiz gereken zekatlardan sonra kendimizde vermek, sahip olduklarımızdan vazgeçmek ve fedakârlık etmek hususunda bir gelişme göremiyorsak verdiğimiz zekatlardaki niyet ve samimiyetimizi tekrar sorgulamak gerekir. Hâsılı, ibadetlerin tamamının amacı, egomuzu zayıflatıp kontrol altına alarak nefsimizi eğitmek ve böyle bir eğitilmişlik ve arınmışlıkla Yüce Mevlâ’ya yakınlık kesbetmektir. Bunları sağlayamayan ibadetlerden geriye kalan ise maalesef yalnızca kuru bir yorgunluktur.
Madem ramazandaki manevî kazanımlarımızı yıl boyu devam ettirmeye çalışmak lazım, o zaman şu soruyu cevaplamaya çalışalım: Ramazanda kazandığımız alışkanlıklarımızdan vazgeçebilme özelliğini yıl boyu devam ettirebilmek için neler yapabiliriz?
Hâsıl-ı kelâm, ramazan bir manevî kamp dönemiydi. Onu elimizden geldiğince yaşamaya çalıştık. Şimdi o kamp döneminde öğrendiklerimizi ve edindiğimiz manevî kazanımları hayatımızın bütününe yayma zamanı. Hayat, uzun bir yolculuk; ramazan bu yolculukta manen dolum yaptığımız duraklardan biri. Seyr u sülûkumuz/manevî yolculuğumuz, son nefesimize kadar devam edecek. Yolculuğumuzun mübarek olması ve yolumuzun sonunun menzil-i maksudumuza çıkması niyazıyla…
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk defa mübarek onbir ayın ne demek olduğunun mahiyetini anlamış olduk. Halk dilinde bu ifade bir espri konusu olarak kullanıldığı için dile getirmekten imtina eder yeltenenleri de kınardık. Sonuçta inceden bir alay durumu söz konusu olurdu. Getirdiğimiz açıklama gayet yerinde olmuş. Teşekkür ediyoruz.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.