Yüce Yaratıcı, Hikmetli Kitap’ta, âlemin gözbebeği olarak yarattığı, mahlûkat içinde en üstün yeteneklerle donattığı “insan”a, iki yerde, diğer tüm sıfatlarından soyutlanmış olarak en yalın ve kuşatıcı haliyle “ey insan!” diye seslenir. Bu âyetlerin sebeb-i nüzulleri (iniş sebepleri) ile alâkalı rivâyetlere baktığımızda, bunların Velîd b. Muğîre, Übey b. Halef gibi müşrikler hakkında indiğine dair bilgilerle karşılaşırız. Ancak Allah’ın ulûhiyeti; Hz. Muhammed’in (sav) nübüvveti ve Kur’an’ın mesajı
Âyette, aldanan insana hatırlatılan ilk nimet, var edilmiş olmasıdır. Akabinde de, yaratılanların içinde en gelişmiş özelliklere sahip olan insan türünde yaratılmış olması zikredilmiştir. Filhakika; O’nun üzerimizdeki en büyük nimeti, bizi var kılması ve böylece kendi varlığından haberdar olabilme imkânını bize bahşetmesidir. İbn Atâullah Hazretleri, (ö. 1309) Hikem-i Atâiyye’sinde şöyle der: “Var olan her şey, şu iki nimetten nasiplenir: Îcâd (var etme) ve imdâd (varlığı devam ettirme). Sana, önce var etmekle, sonra da varlığını her an devam ettirmekle ihsanda bulunmuştur.”
Bu âyet-i kerimede de, insanın hayat yolculuğunun bitiş noktasının, aslında Rabb’ine kavuşma ânı olduğu vurgulanmaktadır. İnsan, bu hayat yolculuğunda çeşitli işler ve uğraşılarla meşgul olmakta; güvende ve mutlu olmak için çalışıp çabalamaktadır. Ancak aslında her an, yolculuğun son noktasına biraz daha yaklaşmakta, ömür sermayesi tükenmektedir. Bu yolculuk nihayetlendiğinde, insan Rabb’i ile karşılaşacak, O’na kavuşacaktır. Şu halde yürüyüşümüz O’nadır. O zaman bu hayatı, bu farkındalık ile yaşamaya çalışmalıdır. Çalışmalarımızın ve çabalarımızın gayesi, bu yolculuğun sonunda Rabb’imizin huzuruna yüz akıyla çıkabilmek olmalıdır. Hesap Günü’nde amel defterimiz yüzümüzü kızartacak bir şekilde olup da “Kaçış yeri nerede?” (Kıyamet 75/10) dememek için dünyadayken “Allah’a kaçmalıdır.” (Bk. Zâriyât 51/50).
O halde ey insan! Ey nefsim! Sonsuzluğa açılacak olan bu hayat yolculuğunda aldanmamak istiyorsan, rızkını ve gıdanı yerde değil, gökte; beşerî boyutta değil, ruhânî boyutta ara. Zaman sermayeni iyi kıymetlendir. Unutma ki, içinde bulunduğun yolculuğun sonu Yüce Mevlâ’ya çıkacak. Öyle bir hayat yaşa ki, ölümün vuslat tadında olsun.