Allah varsa neden kötülük var?- IV

04:0022/11/2024, Cuma
G: 22/11/2024, Cuma
Mahmut Ay

4. Kötülükler, genel olarak iki çeşittir: Doğal kötülükler ve ahlâkî kötülükler. Yalana ve iftiraya maruz kalmak, zulüm ve haksızlığa uğramak gibi ahlâkî kötülüklerin kaynağı, insanın özgür iradesidir. Müslümanlar olarak, bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğuna inanıyoruz. Şayet insanlar bu dünyaya imtihan edilmek üzere gelmişlerse, özgür iradeye sahip olmaları gerekir. Özgür irade varsa, kaçınılmaz olarak ahlâkî kötülükler olacaktır. Çünkü insanlar, özgür iradeleriyle bazen kötülüğü seçecektir.

4.

Kötülükler, genel olarak iki çeşittir: Doğal kötülükler ve ahlâkî kötülükler. Yalana ve iftiraya maruz kalmak, zulüm ve haksızlığa uğramak gibi ahlâkî kötülüklerin kaynağı, insanın özgür iradesidir. Müslümanlar olarak, bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğuna inanıyoruz. Şayet insanlar bu dünyaya imtihan edilmek üzere gelmişlerse, özgür iradeye sahip olmaları gerekir. Özgür irade varsa, kaçınılmaz olarak ahlâkî kötülükler olacaktır. Çünkü insanlar, özgür iradeleriyle bazen kötülüğü seçecektir.

Sel, fırtına, deprem, yangın, kıtlık ve hastalık gibi insanın özgür iradesi dışındaki doğal kötülüklere gelince, Hikmetli Kitap’a göre bunlar imtihan içindir. Şöyle buyurulur Hikmetli Kitap’ta: “Muhakkak sizi biraz korku, biraz açıkla ve mallarınızı, canlarınızı ve ürünlerinizi eksiltmekle sınayacağız. Sabredenlere müjdele!” (Bakara 2/155). Şu hâlde, bunların da Mutlak Hikmet Sahibi Yaratıcı’nın hikmetli tasarımı dâhilinde bir yeri, anlamı ve rolü vardır. “Sabredenlere müjdele!” ifadesinden de anlaşıldığı üzere, Yüce Yaratıcı’nın bu doğal musibetler karşısında bizden beklediği sabretmek; bütün bunların, bir imtihan dâhilinde gerçekleştiğinin ve bizim sınandığımızın bilincinde olarak bu sıkıntılara göğüs gerebilmektir.

Bu noktada şöyle bir soru akla gelebilir: Cenâb-ı Hak, kötülüğün olmadığı bir âlem yaratamaz mıydı? Ya da en azından, dünyamızdakinden daha az bir kötülüğe sahip bir dünya yaratamaz mıydı? Birincisine şöyle cevap verilebilir: Cenâb-ı Hak, aslında kötülüğün hiç olmadığı bir hayat yarattığını bize haber vermiştir. O hayat, cennet hayatıdır. Dolayısıyla O’nun hikmetli tasarımında, bu geçici hayatın çeşitli zorluk ve sıkıntıları vardır; ancak iman edip sâlih amel işleyen ve bu musibetlere sabredenler için, içinde hiçbir kötülüğün olmadığı, tamamen iyiliklerle dolu sonsuz bir cennet hayatı da tasarlanmıştır. Geçici hayatın sonlu kötülükleri, ebedî hayatın sonsuz iyilikleriyle mukayese edildiğinde, onlardan sonsuz bir şekilde küçük kalacaktır. Tıpkı çok büyük bir sayının, sonsuz sayı karşısında sonsuz küçük kalması gibi.

İkinci soruya ise şöyle cevap verilebilir: Uçsuz bucaksız büyüklükteki evrenimizde, içinde irade ve akıl sahibi varlıkların yaşadığı bizim bilmediğimiz çeşitli âlemler olabilir. Buralarda tasarlanmış olan hayattaki kötülüklerin oranının, bizim dünyamızdakinden daha az olması pekâlâ mümkündür. Netice itibarıyla Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı hayatlar, bizim dünyamızdakiyle sınırlı olmadığı gibi, bu evrenle de sınırlı değildir. Ölüm sonrasında da, bizi bekleyen bir hayat vardır. Orada cennete girmeye hak kazananlar, hiçbir kötülüğe maruz kalma-yacaklardır.

5.

Hikmetli Kitap’ta defaatle ifade buyurulduğu üzere, bu dünya bir imtihan, bir sınanma yeridir. Bu sınamanın nihâî maksadı, insanoğlunun manevî açıdan olgunlaşması, kemâle doğru yolculuk/seyr u süluk etmesidir. İnsanoğlunu, bu yolculukta olgunlaştıran şeyler, dünyanın lezzet ve zevkleri değil, musibet ve dertleridir. Bunlar, Âdemoğlunun insân-ı kâmil olma yolunda önüne çıkan fırsatlardır aslında. Dünyada müşâhede edilen gerçeklikler de bu duruma işaret etmektedir. Mesela, bir alanda derinleşmek ve uzmanlaşmak için pek çok zevk ve eğlenceden vazgeçip yoğun bir şekilde sabırla o sahada çalışmak ve çabalamak gerekir. Uzun yıllar süren, sabır ve emek isteyen uğraşılardan sonra insan, belirli bir başarıyı elde eder ve sonunda onun hazzını yaşar. İşte bunun gibi, ahiret hayatında başarı ve mutluluk hissini sonsuza dek yaşayabilmek için bu dünyadaki musibet ve sıkıntıları, bizi olgunlaştıran, dünyanın ayartıcılığına aldanmadan Rabb’imize biraz daha yakınlaştıran imtihan vesileleri olarak görmek ve değerlendirmek, şahsiyet gelişimimize çok ciddi bir katkı sağlayacaktır.

6.

Bir Müslüman, bu âlemdeki kötülüklerin varlığından, öte dünyaya dair bazı dersler çıkarabilir. Şöyle ki; Hikmetli Kitap’ta, bu dünyanın kısa süreli bir oyun ve eğlence mekânı olduğu ifade edilir. Oyun, gerçek bir şeyin taklidi ya da simülasyonudur. Şu hâlde, bu fâni dünyanın lezzetleri ve musibetleri, ebedî âlemin lezzet ve musibetlerinin bir taklidi mesabesindedir. Burada gördüklerimiz, orada göreceklerimizin basit bir örneği ve provası hükmündedir. Buradaki nimetlere mazhar olan, buradaki lezzetleri tadan kişi, bunların gerçeklerinin sonsuz âlemde olduğunu hayal edip onları arzulamalı; buradaki eziyetlere ve musibetlere dûçâr olan kişi de, bunların gerçeklerinin sonsuz âlemde olduğunu düşünüp ona göre kendisine çeki düzen vermeli ve sâlihlerden/iyilerden olmaya çalışmalıdır.

7.

Son olarak şunu ifade edelim -ki kanaatimizce, kötülük problemi konusunda yapılabilecek en kapsamlı açıklama budur- mükemmellik Allah’a mahsustur. Âlem, Allah’ın kendisi olmayıp O’nun yarattığı bir şey olduğu için mükemmel olamaz. Mükemmel olmayan bir yerde de, az ya da çok kötülüklerin olması kaçınılmazdır.

#Allah
#İslam
#Mahmut Ay