Katiller bize ayna tutuyor, hepimiz vebal altındayız!

04:008/01/2019, Tuesday
G: 8/01/2019, Tuesday
Leyla İpekçi

Çocuk öğretmenini vurmuş nasıl da caniymiş. Baba oğlunu öldürmüş nasıl da hunharmış. Adam karısını kesmiş alçak imiş. Yahu siz nerede yaşıyorsunuz? Bu görüntülerin hepsi sizin dünyanızın aynası. Yine uzun uzun tahliller analizler, bilimsel yorumlar ile örtüp durduğunuz bizzat kendi nefsiniz!Yok akademik hayatımız şöyle vasat, yok eğitim sistemi böyle felaket, kadın cinayetleri toplumsal cinsiyetçilik vesaire. Evet bunlar doğru ama Allah aşkına bütün bu yan temalar ve bütün bu tezahürler şimdiye

Çocuk öğretmenini vurmuş nasıl da caniymiş. Baba oğlunu öldürmüş nasıl da hunharmış. Adam karısını kesmiş alçak imiş. Yahu siz nerede yaşıyorsunuz? Bu görüntülerin hepsi sizin dünyanızın aynası. Yine uzun uzun tahliller analizler, bilimsel yorumlar ile örtüp durduğunuz bizzat kendi nefsiniz!



Yok akademik hayatımız şöyle vasat, yok eğitim sistemi böyle felaket, kadın cinayetleri toplumsal cinsiyetçilik vesaire. Evet bunlar doğru ama Allah aşkına bütün bu yan temalar ve bütün bu tezahürler şimdiye kadar olan biteni açıklamaya yetseydi, biraz olsun önlenirdi bu gidişat, bilmiyor musunuz?

Sosyolojinin çoktan bittiği yerdeyiz. Apaçık olanı görmeyecek hale nasıl geldik böyle? Bütün bu hınçla gazapla ve örgütlü teşhircilikle düzenlenen cinayetlerin giderek nefsimize meşru hale geldiğinin farkında değil misiniz? Cinayetlerin arka planında hakkı habire kendimize izafe etme inatçılığı olduğunu, ödün vermeyi, alttan almayı bir yenilgi olarak gören kibrimize esir düştüğümüzü göremiyor musunuz?

Bütün bu eylemleri bize haklı ve gerekli olarak sunan ve kötülüğü güzel gösteren nefsimizi eğitmeden kendimizi bilme ilmine sahip olamayacağımızı.. Nefsin tuzaklarından kurtulamayacağımızı ve cinayeti işleyen erkek isek kadına, öğrenci ise öğretmene şiddet uygulamaya herhangi birimizi illa yöneltebileceğini görmüyor musunuz? Ne kadar acil bir seferberlik gerektiğini ne vakit dile getireceksiniz?

***

Ekranlar evin içinde hep açık! Allah aşkına baştan sona saat başı tekrar eden haber kanallarındaki görüntülerin bütününe bakmayı gerçekten becerebiliyor musunuz? Kim insanileşir, iyi huylarını öne çıkarır ve dünyayı güzelleştirmeye, insanlığın tekamülü için kâinata bir değer katmaya gayret eder şu ekrana yirmi dakika baktıktan sonra?

Bir yandan sofra kurarken bir yandan çocuğa ödevini yaptırırken bir hırsızlık haberi bitiyor ardından bir soygun haberi daha başlıyor. Ağır çekim defalarca o andayız! Maksat, tam teşhir! O bitiyor, sonu gelmeyen kaza yaralılar, ölüler yetmezmiş gibi arabaların çarpışma anı, iç mekâna nasıl dalmış koskoca araba gördünüz mü, görmeyen kalmasın yirmi kere üst üste bir haberde. Saat başı on kere daha! Öyle bir hal geliyor ki, arabaya da gerek yok, şimdi sen dalacaksın!

Sırada diğer felaket haberleri. Aynı görüntüler en sıcak en ölümcül anından defalarca tekrarlanmaya. Her birimizin nefsi şişiyor, içimizdeki gıcık olma potansiyeli artıyor, kızdıklarımızdan intikam alma hırsıyla doluyoruz, kabarıyoruz. İyilik saklıdır, örter kendini. Gösterilecek bir şeyi yoktur. Ama kötülük teşhire açıktır, kolayca sirayet eder.

Hızımızı alamadan derhal saldırganlaşma özgürlüğüne sahip olduğumuz sosyal medyaya dalıyoruz tam gaz. Orada katledilen kelimeler, az sonra katledilecek canlar için birer ön prova. Başlangıçta toplumun gazını alır, konuşan rahatlar sanıyorduk ama öyle olmadı. Her yazan, her paylaşım yapan nefretini, saldırganlığını, hıncını, iddiasını, öfkesini, intikamını meşrulaştırdı.

Sosyal medya baştan sona nefsimizin emmare düzeyine bizi mahkûm etti. Kötülüğün sıradanlaştığı, meşrulaştığı ve böylesine avamlaştığı, böylesine vasatlaştığı bir ortamda artık kötülük yoktur. Her şey mubahtır!

***

Çocukları sosyal medyadan uzak tutacak bir güce sahip değiliz hiçbirimiz. Ama ya biz? Saldırganlaşmadan eleştirmeyi bilmiyoruz artık. Kişisel hakarete uzanmadan muhalefet edemiyoruz. Keşif ve merak duygusuyla bir olayı öğrenmek yerine derhal duyduğumuza inanarak korkunç bir şekilde propagandalara alet olduğumuzu göremiyoruz! Çünkü hepimizi kendimizi en haklı sandığımız yerden vuruyor zaaflarımız.

Sosyal medyada bazı görüntülerin servis edilme şekline bakar bakmaz bunun bir provokasyon olduğunu görebiliyoruz. Ne olur kullanılmasak diyene kadar bir bakıyorum herkes bir ucundan batmış bataklığa. Nefsimizin tuzağına defalarca düşüyoruz, hem de en hak iddia ettiğimiz yerden!

Durmadan iftiralar, dedikodular, algı operasyonları içinde neye alet olduğumuzu dahi çözemeden bir kışkırtılmadan diğerine çırpınıp batıyoruz. Bir kez olsun şahsi olarak alınmadan, kişisel hakarete vardırmadan bir olayı aklıselim olarak değerlendirmekten aciz hale gelişimizin suçlusu nefsimizin zaafları. Değiştiremediğimiz, eğitemediğimiz Firavun huylarımız!

Günah keçisi bugün dijital araçlar olur, yarın mijital ortam olur, başka gün başka araçlar ortamlar! Bütün hırslarımızla, kendimizi alamadığımız cedelleşme taktikleriyle, cevap vermeden duramama halimizle, illa nefsimizi savunup karşımızdakine itiraz edecek bir argüman ile ortaya çıkma cüretimizle (ki fos bir özgüven, bir tür pişkinlik) tam bir benlik savaşındayız! Benlikler büyüyor, şişiyor, kibirle doluyor farkına varamıyoruz.

Haklılığımızı ispat etme, delil getirme hevesimizle, iddialaşma ve çekişmelerle üste çıkma arzumuzla kendi çukurumuzda eşelenip duruyoruz. Dava haline getirdiğimiz her meselenin kullanışlı piyon olmamıza nasıl yol açtığını haklı olma davalarımız yüzünden asla göremiyoruz.

***

Biliyorum ucu reyting profesyonellerine fazlasıyla dokunuyor. Haberlerin yarısından fazlasını yok ederseniz kim hakkıyla emeğiyle muhabirlik yapacak? Eleman yok, kadro yok, gazetecilik ahlakı ise hiç yok iken!

Şiddeti ironize eden, kara mizaha döken iri puntolarla atılan manşete bugün gazetecilik diyorsunuz, sizin gazeteciliğiniz bu! Yalanla, alayla, yorumla, kişisel karalamalarla gerçeğin tamamına manşet attığını sanmak nasıl bir kibirdir?

Para kazandığınız dizilerin tamamına yakınından vazgeçmeniz gerekecek. Hepsi entrika, silah, nefret, intikam, soygun, felaket, nifak, gazap, şehvet! Bunlar hayatın bir parçası evet ama nasıl ele alındığıyla ilgili, insanlığın faydasına da kullanılabilir, zararına da. Bunları böyle aleni bir şekilde teşhir ettikçe, hiçbir ibret hikayesine bağlamadıkça elbette kolayca sirayet eder bilmiyor muydunuz?

Daha kaç cinayet, kaç katliam kaç masum yavru, kaç mağdur kadın cinayeti gerekecek bunu anlamanız için? Pişmanlık yasaları asla kesmez! En haklı yerinizden iki tutam kesip kurban etmedikçe, cebinizi doldurma şehvetinden ödün vermedikçe, daha çok başlık atarsınız cani çocuk, yamyam koca, hain öğrenci diye!

Yarın çocuklarınız sizin katiliniz olduğunda ibret alacak kimse de kalmayacak!

#Şiddet
#Cinayetler
#Sosyal medya
#Reyting
#Hepimiz
#Vebal