Evet dedik ama evet demediklerimiz de var

04:0018/04/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Leyla İpekçi

Türkiye'ye diktatörlük muamelesi yapanlar, Erdoğan'a otoriter diyenler utanmış mıdır sonuçları görünce, bilmiyorum. Gerçi 15 Temmuz'da milli / külli iradesini ortaya koyarak demokrasisini kurtarmak için canını feda edenler sayesinde darbe ve işgal girişiminden kurtulduğumuzu da idrak edemediler büyük ölçüde. Ama şimdi sadece evet değil, hayır da kazandı.



Elan şehit deyince duygu sömürüsü, vatan deyince faşizm anlamaya devam edenlerin kendi argümanlarına neredeyse 'tek adam' psikolojisiyle sahip çıkmalarından duyduğum rahatsızlığa değindim daha önce. Ama şimdi bir dönemin sonundayız. Artık endişe ettiği için ya da nefret ettiği için hayır diyenlere yanıldıklarını gösterecek icraatları gerçekleştirme vaktidir. Acilen.



Bu açıdan bakarsak evet cephesi için hem kazanç hem de bir temizlik fırsatı var önümüzde. Evet dedik ama evet demediklerimiz için bu çıkan sonuçları bir imkan olarak görmek ve herkesin yararı için kullanmak durumundayız. Öncelikle yapıcı eleştirileri şahsi bir alınganlık seviyesinde algılayarak derhal düşmanlaştıran kişi ve kurumların kendilerine çeki düzen vermesi gerekiyor.



Haklı bile olsanız, haklı olmanın bir edebi, ağırbaşlılığı, bir kuşatıcı edası vardır. Gözü dönmüş kalabalıkların saldırganlığından tamamen iftira dolu bir suçlamayla, bir tür provokasyonla seçim günü linç edilmeye çalışılan başta Ali Bayramoğlu olmak üzere hepimizi korumalı bu sistem.



***


Çatıştırma moderatörlerinin pek sevdiği kutuplaşmış Türkiye algısına da artık teslim olmamak gerekiyor. Brexit için yapılan halk oylamasında çıkan yüzde 51.8'lik bir oranla İngiltere AB'den ayrıldı. ABD başkanlık seçiminde ise Trump rakibinden sadece 200 bin eksik oyla Başkan oldu.



Bizde de Özal zamanında yasaklı politikacıların yeniden seçilebilmesinin önünü açacak olan halk oylamasında evet ve hayır oranları yüzde 50.16 ile 49.84 olarak dağılmıştı. Nitekim bu isimler içinde sonraki dönemlerde yeniden parti lideri, başbakan ve hatta cumhurbaşkanı olacaklar da vardı.



Bu yakın oranların ille sadece bir kutuplaşma mevzuuna delalet etmediğini, halkın tahammül eşiğini yükselttiğini, algılama ve anlayış oranını geliştirdiğini, zıddıyla empati kurma becerisini güçlendirdiğini, demokrasisini olgunlaştırdığını söylemek de gerçeğin algısına dahil edilmeli.



***


16 Nisan referandumunun en çarpıcı sonuçlarından biri Kürt oylarının evet'e yönelmesi. Güneydoğu'da 1 kasım seçimlerine Ak Parti'ye oy verenlere göre referandumda evet diyenler yüzde 40 artmış. Bu bir kez daha Güneydoğu'daki seçmenin hendek terörüne karşı duruşunu göstermektedir. Hatta bu oran bu kadar yükselmemiş olsaydı, evet oyları bu aldığı oranı da tutturamazdı.



Açılımına baktığımızda da şu oranları görüyoruz: Siirt'de yüzde 40'dan 48'e, Batman'da 30'dan 36'ya, Mardin'de 30'dan 40'a, Diyarbakır'da 22'den 32'ye, Şırnak'ta 13'den 28'e, Hakkari'de 15'den 32'ye, Bingöl'de 67'den 73'e, Bitlis'te 46'dan 59'a, Muş'ta 35'den 50'ye, Urfa'da 67'den 70'e yükselmiş. 1 Kasım seçimlerinde Ak Parti'ye verilen oy Doğu Anadolu'da Kars'ta yüzde 48 iken referandumda yüzde 51 evet demiş. Bu oran Ağrı'da yüzde 30'dan 43'e, Van'da 32'den 42'ye yükselmiş.



Önemli bir gözlem de hayırcıların dağılımıyla ilgili diye düşünüyorum. Hayırcılar CHP'nin başarısı olarak görülürse bu parti yine çuvallamaya mahkumdur. Bizzat Ak Partili olanlar ve MHP'li olanlar içinde aranmalı hayır'ı yükselten oranlar. Özellikle de büyük şehirlerde ve İç Anadolu bölgesinde 1 Kasım seçimlerine oranla bakıldığında evet oylarının epeyce düşmüş olmasının nedenlerini iktidarın çok iyi analiz etmesi ve Ak Partili seçmenlerin neye itiraz ettiklerini algılayarak halkın yararına icraatlarda bulunması gerekiyor.



Evet etrafımızda savaşlar var, işgal girişimine ve içte dışta durmadan sabotaja uğruyoruz, Daeş ve Pkk terörü de cabası. Lakin halkın sadece bu olumsuzluklar üzerine inşa edilen kampanyaya değil, kendi hayatına ve geleceğine dönük olumlu bir algıya ihtiyacı vardı. Darbe anayasasını değiştirecek maddelerin hayatımızdaki tezahürleri bir türlü tatbiki olarak anlatılamadı. Tek adam endişesine karşı icraatını ortaya koyacak bir ekip çalışmasına, liyakat ve hakkaniyet esasına dayalı uzman kadrolaşmanın sağlanacağı koşulların oluşturulmasına ihtiyaç vardı. Anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki gözlemlerime dayanarak yazılarımda belirtmiştim, bizzat AK Partili seçmen, bütünlüklü bir okuma yapmaktan öte, kafasına yatmayan pek çok ayrıntıya takılıyor ve muhalefet etme ihtiyacıyla hayır vermeyi düşünüyor diye.



***


Evet dedik ama demediklerimiz de var. Gerçi şimdiye dek bunları durmadan yazıp çizdik. Kendi örgütünün, cemaatinin menfaatine çalışanlara evet demedik. Açılış kapanışlardan yemeklere davetlere koşan ve bir türlü uzmanlaşmaya, okullaşmaya, kurumsallaşmaya yaklaşmayan yetkililerin gündelik hayatımızı vasatlaştıran liyakatsız tercihlerine, şimdi sıra bizde diyerek nasıl para kazanacağını düşünmekten işine mesai ayıramayan yöneticilere, eğitim ve kültür politikalarımızdaki bir türlü giderilemeyen arıza ve eksikliklere, tavsiye dinlemekten hoşlanmayan belediye başkanlarına, toplantı üzerine toplantı düzenleyerek farklı kesimlerin gönlünü yapacağını sanan ve tek adım dahi atmayan resmi kurullara... Rantçılığa ve kayırmacılığa evet demedik, demiyoruz.



Hayatımızın içinde daha nicesiyle karşılaştığımız ve sık sık dile getirilen bu olumsuzluklar yapıcı eleştiriler olarak görülüp bizzat siyasetçiler tarafından özeleştiri niyetiyle dile getirilseydi, (ki yine Cumhurbaşkanı oldu bu özeleştirileri zaman zaman yapan) evet oyları çok daha yüksek çıkabilirdi.




#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#AK Parti
#Anayasa referandumu