Dolar/TL’de bir süredir devam eden hareket ve en son Çarşamba günü yaşanan sert dalgalanma özel sektörün yurtdışından sağladığı kredilerin kompozisyonun da yakından analiz edilmesi gerektiğini gösteriyor. Sağlıklı bir piyasa işleyişinin en önemli göstergelerinden birisi uzun vadede düşük faizli borçlanabilmektir.
Bu “vade yönetimi” sayesinde işletmelerin borçlarının vadesinin, alacaklarının vadesinden uzun olmasını sağlayabilmek mümkün olabilir. Uzun vadeli borçlanmada uygulanacak strateji ile borçlanma yoluyla oluşacak finansman maliyetini öz kaynaklarla sağlanan fonun maliyetinden düşük tutmak mümkün olabilmektedir. Bu açından kaynak ihtiyacı olan ekonomilerin uzun vadeli kaynak bulabilmesi pek çok açıdan önem taşımaktadır. Peki Türkiye’de özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli borç yapısı nasıl gelişmiş?
Özel sektörün uzun vadeli borç yapısına ilişkin verileri Merkez Bankası istatistiklerinden alıyoruz ve ABD Doları cinsinden takip ediyoruz. Yani Dolar cinsinden başka bir para birimi ile borçlanma gerçekleşse bile Dolar karşılığını hesaplara dahil ediyoruz. Özel sektörün ağırlıklı olarak İngiltere, Almanya ve ABD’den borçlandığını görüyoruz. 2018 yılı 1. Çeyreği itibariyle özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun döviz kompozisyonu aşağıdaki tabloda gösteriliyor.
Tablo bize şunu anlatıyor: Özel sektörün toplam uzun vadeli yurtdışı kredilerinin yüzde 58,8’i, ABD Doları cinsinden olurken yüzde 34,9’u EURO cinsinden olmuş. Yani özel sektör yurtdışından borçlanırken ağırlıklı olarak ABD Doları ve EURO’yu tercih etmiş. Aynı dönemde Türk Lirası ile borçlanma oranı sadece yüzde 4,6’da kalmış.
Dolar cinsinden kredilerin yüzde 61,8’i sabit faizli iken 38,2’si değişken faizli kullanılabilmiş. Öte yandan EURO cinsinden kredilerde sabit faizli olan kısım yüzde 56,6.
Toplam 226,8 Milyar Dolarlık uzun vadeli borcun 115 milyar Doları’nı içerisinde bankalar, sigorta şirketleri ve emeklilik fonlarının içinde olduğu finansal kesim gerçekleştirmiş. Kalan 111 milyar Dolar ise finansal olmayan kesimin borcu. Bu borçların vadeleri de aşağıdaki şekilde.
Alınan uzun vadeli borcun yüzde 22,25’i yani 50,4 milyar Doları bir yıl içerisinde ödenmek zorunda. Tablodaki diğer vadeleri de incelediğimizde ilginç bir durum var, finansal olmayan kesim; içinde bankaların bulunduğu kesime göre daha uzun vadede borçlanabilmiş. Örneğin: Vadesi 24 aydan daha uzun olan kredi borçlarına bakarsanız durum çok net görülüyor.
Yukarıda rakamlarla özetlemeye çalıştığımız özel sektörün uzun vadeli kredi borçlarının yapısı ve kompozisyonu bu alanda da ekonomi yönetiminin atması gereken adımlar olduğunu gösteriyor. Zira özel sektörün ağırlıklı olarak ABD Doları ve Euro ile borçlanması, TL’nin bu para birimlerine göre değer kaybetmesi neticesinde borçlanmanın maliyetini artırıcı bir unsur. Ayrıca yine kompozisyon incelendiğinde değişken faizli olan kredi miktarının azaltılması gerektiği aşikar. Rakamlardan ortaya çıkan ilginç sonuç ise finansal olmayan kesimin yani içinde bankaların olmadığı kısmın borçlanmada izlediği stratejinin finansal kesime göre daha iyi olması.
İster finansal kesim isterse finansal olmayan kesim olsun; aktifi (varlıklar+alacaklar), pasifinden (borçlar+özkaynaklar) fazla olan işletmelerin bile dönem dönem zorlandığı bir tabloyu görmek mümkün. Bunun temel sebebinin “vade yönetimi” adını verdiğimiz süreci iyi yönetememek olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu bakımdan vade yönetimi ve borçlanma stratejisinin iyi belirlenmesi gerekiyor.
Öte yandan ağırlıklı olarak ABD Doları ve EURO cinsinden borçlanmak yerine Çin ve Japonya gibi ülkelerin para birimleri ile borçlanma mekanizmaları da hayata geçirilmelidir. Hatta, alınan bu krediler eğer 3. Ülkelerle ile yapılan dış ticaretin konusu ile yerel paralarla ticaretin önünü açacak imkanların da işletmelere sunulması gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her fırsatta vurguladığı “yerel paralarla ticaret” konusu bu açından büyük önem arz etmektedir. Bildiğimiz kadarıyla Merkez Bankası’nın Çin ve İran para birimlerine ilişkin para takası sistemi halen kullanımda. Ancak verileri incelediğimizde en çok dış ticaret açığımız olan ülkelerden birisi olan Çin’in para birimiyle yapılan kredi borçlanmamız ne finansal ne de finansal olmayan kesimde yok. Peki o halde Türkiye bankacılık sektörü bu alternatifleri kullanmak için neyi bekliyor?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.