Geçtiğimiz Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) Mayıs ayı toplantısının kararlarını açıkladı. PPK, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %50 seviyesinde sabit bıraktı. Karar piyasadaki beklentilerle uyumlu. Diğer yandan Kurul üyeleri Nisan ayında enflasyonun ana eğiliminin sınırlı bir şekilde zayıfladığını ve yakın dönemde iç talebin 2024’ün ilk çeyreğine kıyasla yavaşlamaya başladığını karar metninde belirtti. Karar metninde bu ay da yinelenen en önemli
Geçtiğimiz Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) Mayıs ayı toplantısının kararlarını açıkladı. PPK, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %50 seviyesinde sabit bıraktı. Karar piyasadaki beklentilerle uyumlu. Diğer yandan Kurul üyeleri Nisan ayında enflasyonun ana eğiliminin sınırlı bir şekilde zayıfladığını ve yakın dönemde iç talebin 2024’ün ilk çeyreğine kıyasla yavaşlamaya başladığını karar metninde belirtti.
Karar metninde bu ay da yinelenen en önemli konulardan birisi hizmet enflasyonundaki katılığın devam ediyor olması. Bir diğer önemli konu ise menkul kıymet tesisi uygulamasının tamamen sonlandırılmış olması. Böylelikle sadeleşme yolunda oldukça ciddi bir adım da tamamlanmış oldu.
Son dönemde piyasalarda artan TL fazlasının sterilizasyonu için ilave tedbirler alınması gerektiğini bir süreden bu yana ifade ediyorduk. Son haftalarda mevduat faizlerinde gözlemlenen düşüş de göz önünde bulundurularak PPK’da ek adımlar ve ilave tedbirlere ilişkin de bir yönlendirme yapılmış.
PPK kararı yayımlandıktan çok kısa bir süre sonra TCMB’den makroihtiyati kararlar geldi. Banka, makro finansal istikrarın korunması, parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi ve likidite fazlasının sterilizasyonu amacıyla bir dizi adım attı. Buna göre Türk Lirası mevduat ve KKM hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları artırıldı.
Makroihtiyati tedbirde dikkat çeken bir diğer önemli adım da yabancı para kredilere ilişkin oldu. TCMB, yabancı para kredilere ilişkin olarak aylık %2’lik bir büyüme sınırı getirdi. Son dönemde TL kredilere uygulanan sınırlama ve döviz kuru beklentilerinin çıpalanması neticesinde yabancı para kredi kullanımı artmaya başlamıştı. Elbette bunun bazı riskleri var. Bu bakımdan TCMB’nin proaktif bir adım atarak yabancı para kredilerde aylık büyüme sınırlaması getirmesinin yerinde bir adım olduğunu ifade edebiliriz.
Özetle hem PPK kararı hem de karar sonrası atılan makroihtiyati adımlar piyasadaki beklentilerle uyumlu bir görünüm sergiliyor. Ancak işin bir de reel sektör boyutu var. Reel sektör tarafındaki yavaşlama bir süreden bu yana işletmeleri zorlayan sonuçlar üretiyor. Elbette bu tarz bir sıkılaştırma programının bazı yan etkileri olmasını bekleriz. Enflasyonla mücadele sürecinde bu yan etkileri bir süre daha görmeye devam edeceğiz. Ancak sürenin uzaması bazı sektörlerde kalıcı hasar bırakma ihtimalini de artırıyor. Bu bakımdan enflasyon düşüşünün bir an önce belirginleşmesi için para politikasının mutlak bir şekilde güçlü maliye politikası ile desteklenmesi gerekiyor.
Bu konuda da Hazine ve Maliye Bakanlığı bürokratlarının sıkı bir düzenleme hazırladığını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde artan miktarsal sıkılaştırma adımlarına ilave olarak maliye politikasının da katkısının güçlendirileceğini tahmin ediyorum.