Bir süreden bu yana uygulanan dezenflasyon yani enflasyonu düşürme programının en önemli ayaklarından birisi Merkez Bankası’nın faiz artışlarıydı. Buna ek olarak atılan makroihtiyati adımlar ile bankaların aylık ticari kredi büyümesi de daraltıldı. İç talepteki yavaşlama ve ana ihracat pazarımız olan AB’deki düşük talep de bu sürece eklenince sanayi üretimi sinyal vermeye başladı. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz günlerde TÜİK, Sanayi Üretim Endeksi’ni açıkladıktan sonra detaylı bir yazı ile konuyu
Bir süreden bu yana uygulanan dezenflasyon yani enflasyonu düşürme programının en önemli ayaklarından birisi Merkez Bankası’nın faiz artışlarıydı. Buna ek olarak atılan makroihtiyati adımlar ile bankaların aylık ticari kredi büyümesi de daraltıldı. İç talepteki yavaşlama ve ana ihracat pazarımız olan AB’deki düşük talep de bu sürece eklenince sanayi üretimi sinyal vermeye başladı. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz günlerde TÜİK, Sanayi Üretim Endeksi’ni açıkladıktan sonra detaylı bir yazı ile konuyu ele almıştım.
Ancak hafta başında açıklanan İSO İmalat PMI verisini görünce sanayi üretimindeki daralmanın önümüzdeki aylarda da devam edeceğini öngörerek konuyu yeniden hatırlatmak istedim.
İstanbul Sanayi Odası’nın aylık frekansta açıkladığı İSO İmalat PMI Endeksi’nin son verisine göre; Mayıs ayında 48,4 olan manşet PMI, Haziran’da 47,9’a geriledi ve üç ay üst üste eşik değer olan 50,0’nin altında kaldı. İmalat PMI verisi hem sanayi üretiminin hem de büyümenin takibi için en önemli öncü göstergelerden birisi olarak kabul ediliyor. Endeksin 50’in altında kalması daralmaya, üstüne çıkması ise büyümeye işaret ediyor. Dolayısıyla PMI verisinin 50’in altında kalmaya devam etmesi ve hatta giderek düşmesinin sanayi üretimi tarafındaki etkileri de olumsuz oluyor.
Hali hazırda TÜİK’in son açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi verisi aylık bazda %4,9’luk bir daralmaya işaret ediyor. Ancak bu veri Nisan ayına ait. Yani İmalat PMI’da yaşanan Mayıs ve Haziran ayındaki düşüşlerin etkisini söz konusu aylar için açıklanacak Sanayi Üretim Endeksi verisi ile göreceğiz. Ancak PMI’daki daralmaya bakarak sanayi üretiminde Mayıs ve Haziran aylarında da büyük ihtimalle aylık bazda bir daralma olacağını öngörmek mümkün.
Diğer yandan sanayicileri zorlayan tek konu talep koşulları değil. Sanayiciler aynı zamanda finansmana erişim ve finansman maliyeti konusunda da zorlanıyorlar. İSO500 verilerinden elde ettiğimiz sonuçlara göre en büyük 500 sanayi kuruluşunun finansman giderleri bir önceki yıla göre %92,5 oranında artış göstermiş. Ayrıca sanayicilerin finansman ile ilgili tek sorunu bu da değil. Bankalara getirilen ticari kredilerde aylık %2’lik büyüme sınırı neticesinde bankalar da kredi verme konusunda oldukça çekimser davranıyorlar. Bu bakımdan sanayiciler yüksek faize razı olsalar bile çoğu zaman krediye erişimde zorlanıyorlar.
Elbette enflasyonla mücadele konusunda bugüne kadar atılan adımların etkilerinin gecikmeli olarak yansıyacağını biliyoruz. Ayrıca Merkez Bankası’nın bugüne kadar atılan adımların sonuçlarını görmeden prematüre faiz indirimi kararları almak istemeyeceğini de tahmin edebiliriz. Hali hazırda bu yılın son çeyreğinin de faiz indirimi için uygun ortam sağlayabileceği konusunda yavaş yavaş piyasaların ikna olmaya başladığını gözlemliyoruz. Ancak sanayi üretim verilerinden ve öncü göstergelerden yola çıkarak faiz indirimleri gelene kadar kredi büyüme sınırlarının revize edilerek finansmana erişiminin önünün bir miktar açılması gerektiğini hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.