Merkez faiz indirimi iletişimine devam ediyor!

04:0012/12/2024, Perşembe
G: 12/12/2024, Perşembe
Levent Yılmaz

Yüksek enflasyon, düşük rezervler, genişletici maliye politikası ve bunlara bağlı olarak aşırı yükselen risk primlerinin (CDS) ardından uygulamaya konulan dezenflasyon programında artık yeni bir dönüm noktasına geliyoruz. Oldukça hızlı diyebileceğimiz bir sürede %8,5’ten %50’ye yükseltilen politika faizinde bir süredir indirimlerinin ne zaman başlayacağını ve hızının ne olacağını konuşuyoruz. Her ne kadar bir süreden bu yana teknik olarak faiz indirimi için alan olsa da Merkez Bankası Kasım ayındaki

Yüksek enflasyon, düşük rezervler, genişletici maliye politikası ve bunlara bağlı olarak aşırı yükselen risk primlerinin (CDS) ardından uygulamaya konulan dezenflasyon programında artık yeni bir dönüm noktasına geliyoruz. Oldukça hızlı diyebileceğimiz bir sürede %8,5’ten %50’ye yükseltilen politika faizinde bir süredir indirimlerinin ne zaman başlayacağını ve hızının ne olacağını konuşuyoruz.

Her ne kadar bir süreden bu yana teknik olarak faiz indirimi için alan olsa da Merkez Bankası Kasım ayındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz indirimi sinyalini yazılı olarak vermişti. Bu toplantının ardından da Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan önce İstanbul Sanayi Odası Meclis Toplantısı’nda sonrasında da DEİK’te sözlü yönlendirmelerle faiz indirimi sinyalleri içeren sözlü iletişim yapmaya devam etti. Son olarak da Salı günü Merkez Bankası’nın blog sayfasında “Dezenflasyon Sürecinde Çıktı Açığı Göstergeleri” başlıklı bir çalışma yayımlandı.

Söz konusu çalışma, Merkez Bankası’nın dezenflasyon sürecine katkı sağlaması açısından yakından takip ettiği “çıktı açığı” göstergesinin seyrine ilişkin önemli bir perspektif sunuyor. Önce çıktı açığı kavramı nedir kısaca izah edip neden bu göstergeyi takip ettiğimizi ve son tespitlerin önemine bakalım.

Çıktı açığı kavramını en basit haliyle; “bir ekonomideki mevcut üretim düzeyi ile o ekonominin potansiyel üretim seviyesi arasındaki fark” olarak tanımlayabiliriz. Çıktı açığının negatif olması mevcut kaynakları kullanarak daha fazla üretim imkânı varken daha az üretimin yapıldığı anlamına gelir. Çıktı açığının pozitif olması ise üretimi artırmak için kaynakların gereğinden fazla kullanıldığına işaret eder. Çıktı açığının negatif olması enflasyonla mücadele için olumlu katkı sağlarken, pozitif olmasının enflasyonist sonuçları olduğunu değerlendiririz.

Açıkçası çıktı açığını tam olarak ölçmek mümkün değil. Zira ekonominin üretiminin ne kadar olduğunu biliyoruz ancak potansiyel üretimini tam olarak bilmek mümkün değil. Ancak yine de merkez bankaları farklı göstergelerle çıktı açığını tahmin ederek görmek istiyorlar.

Bu bağlamda Merkez Bankası’nın blog sayfasında yayımlanan son çalışmada da önemli tespitler var. Ekonomist Abdullah Kazdal’ın çalışmasına göre; 2024 yılı üçüncü çeyreğinde negatif çıktı açığı tahmin eden model sayısı altı. Yani kullanılan sekiz modelin altısı 2024 üçüncü çeyreğinde çıktı açığının negatif olacağına işaret ediyor. Aynı çalışmadaki bir başka tespite göre; çıktı açığının 2023 yılı ikinci çeyreğinde ulaştığı yüksek pozitif seviyelerden giderek gerilediği ve son dönemdeki parasal sıkılaşmanın gecikmeli etkileri ile de gerilemenin hızlandığı belirtiliyor. Son açıklanan ve 5 aydır daralmaya işaret eden Ekim ayı Sanayi Üretim Endeksi verisi de bu bulguları destekliyor.

Özetle ekonomide yavaşlama giderek belirginleşirken çıktı açığı göstergeleri de bu yavaşlamayı destekliyor. Bu gösterge ve daha önceki yazılarımda belirttiğim diğer gelişmeleri ve gerekçeleri de göz önünde bulundurursak faiz indirimlerinin başlaması için gerekli iklimi oluşturduğunu ifade edebiliriz. Para politikasında faiz artışlarının hızını ve dozunu belirlemekten daha önemli olan konu indirimlerin başlangıç zamanını doğru planlamaktır. İlkindeki gecikme enflasyonun daha yavaş düşmesi gibi görece kabul edilebilir sonuçlar doğururken ikincisindeki gecikme ekonomide kalıcı hasar bırakabilir.

#Ekonomi
#enflasyon
#faiz
#Merkez Bankası