Bugün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) Ekim ayı toplantısını takip edeceğiz. Artık dezenflasyon programında ve para politikasındaki en kritik aylara girdiğimiz için bugün ve bugünden sonraki PPK toplantıları her zamankinden daha da önemli hale gelmiş durumda. PPK metnindeki her cümle ve hatta her kelime bundan sonrasını öngörebilmek adına büyük önem taşıyor.
Bugünkü faiz oranı kararına ilişkin temel beklenti politika faizinin %50’de sabit tutulacağı yönünde. Ancak yeni metinde PPK’nın Kasım ayındaki toplantısı için hangi mesajların olacağını merakla bekliyoruz. Zira son 2 aydır gelen enflasyon verilerine bakarsak TCMB’nin yakından takip ettiği aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş gözlemlendiğini söylemek oldukça güç. Dahası ve belki de en kötüsü Ekim ayı enflasyonu için iyi haber duyabilme ihtimalimiz ise yok denecek kadar az. Peki neden?
Tarihsel enflasyon serilerine baktığımızda; her ne kadar 2020’de pandemi şoku ve 2021’deki faiz indirimleri dönemindeki dalgalanmayı saymazsak her yılın Ekim ayında genellikle aylık enflasyonun o yıl için en yüksek enflasyon olduğunu gözlemliyoruz. Bu durumun 2024 yılı Ekim ayında da geçerli olması halinde hem enflasyonun bir önceki aya göre arttığını hem de aylık enflasyonun ana eğiliminde beklenen düşüşün gerçekleşmediğini görmemiz mümkün. Bu hali ile Kasım’ın hemen başında Ekim ayı enflasyon verisi ve 8 Kasım’da da yılın son Enflasyon Raporu açıklanacağı için gözler doğal olarak Kasım PPK toplantısına çevrilecek.
Bu gelişmeler ve veri akışına bağlı olarak Kasım PPK toplantısına yönelik olacak şekilde bugünkü PPK toplantısında bir faiz indirimi sinyali beklemenin çok gerçekçi olmayacağını not edelim. Bu bakımdan TCMB’nin bugüne kadarki yazılı ve sözlü yönlendirmelerine bakarak, beklenen ilk faiz indiriminin 2025 yılının ilk çeyreğine kalacağı söylemlerinin artacağını düşünüyorum.
Diğer yandan beklenenden gecikmeli başlayacağı konuşulmaya başlanan faiz indirimlerinin dozunun piyasada bir süre öncesine kadar beklenen 250’şer baz puan yerine daha düşük seviyede olma ihtimali de giderek kuvvetleniyor. Yani Merkez Bankası’nın hem faiz indirimlerine başlamada hem de faiz oranlarını düşürme hızında çok aceleci davranmayacağını ifade etmek mümkün.
Bu tespit ve tahminlerimi Merkez Bankası’nın bugüne kadarki yazılı ve sözlü yönlendirmelerinden yola çıkarak yaptığımı yeniden hatırlatayım. Çünkü benim bakış açıma göre reel sektör tarafındaki gelişmeler finansman maliyetinin düşürülmesi gerektiğine işaret ediyor. Bununla birlikte eğer faiz indirimleri daha geç bir tarihe kalacaksa en azından finansmana erişimin yolunu açacak şekilde TL ticari kredilerdeki aylık %2’lik büyüme sınırının bir an önce gözden geçirilmesinde fayda var.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.