Bir süreden bu yana ana gündem maddesi enflasyon ve faizler olduğu için ben de sürekli olarak bu konulardaki gelişmeleri ve beklentileri köşeme taşıyorum. Dönem dönem de öngörülerde bulunarak ilgililere süreç hakkındaki görüşlerimi iletmeye çalışıyorum. Elbette olumlu-olumsuz eleştiriler ve itirazlar geliyor. Eleştirileri bir kazanım olarak gördüğümü samimiyetle belirtmek isterim. Ancak son dönemde eleştirilerin önemli bir kısmı yerini teşekkürlere bıraktı. Zira geçen yıl boyunca yazdığım tüm yazılarda hem döviz kuru ile ilgili hem TL’nin reel olarak değerli kalmaya devam etmesi süreci ile ilgili hem de faiz indirimlerinin zamanlaması ve oranı ile ilgili oldukça isabetli olduğu ifade edilen öngörülerim oldu.
İlk olarak şunu ifade etmeliyim. Yazılarımda asla temennileri kaleme almadım. Herhangi bir çıkar grubunun beklentilerini rasyonelleştirmeye çalışmadım. Ne doğrudur ne yanlıştır konusundan daha ziyade Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi tarafından yapılan sözlü ve yazılı yönlendirmelerin ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştım. Dönem dönem eleştirilerim ve önerilerim de oldu. Ancak mevcut durum ne ise ve ekonomi yönetiminin mesajları ne anlama geliyor ise onu izah etmeye çalıştım.
Bugün de bu minvalde 2025 yılına ilişkin en temel öngörümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle geçtiğimiz yıl Aralık ayında başlayan faiz indirimlerin bu yılın tüm Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarında devam edeceğini öngördüğümü ifade edeyim. Ancak her toplantıda 250 baz puanlık faiz indirimi beklemek şimdilik gerçekçi değil. Aylık enflasyonun ana eğilimi ve yıllık enflasyonunun seyrine bağlı olarak daha düşük oranlı indirimler görme ihtimalimizin halen masada olduğunu düşünüyorum. Fed’in ve Avrupa Merkez Bankası’nın uygulayacağı para politikalarının etkilerine bağlı olarak PPK’nın her bir toplantıdaki faiz kararı değişkenlik gösterebilir. Öte yandan Trump’ın göreve başlayacak olmasının etkilerini henüz tam olarak kestirmek mümkün. Yani belirsizliklerin yoğun olduğu bir dönem olacak.
Benim bugün esas vurgulamak istediğim konu ise 2025 yılındaki finansal koşullar. Geçen yılın son haftası başlayan faiz indirimlerinin 2025 yılı boyunca devam etmesini bekliyoruz. Piyasanın ihtiyaç duyduğu bu sürecin başlaması önemli. Ancak bu durum özellikle reel sektörü rehavete sürüklememeli zira 2025 yılı boyunca finansal koşullar 2024’e göre daha sıkı olacak.
Evet, yanlış okumadınız. Faiz indirimlerine rağmen 2025’teki finansal koşullar beklenen enflasyon verileri göz önüne alındığına daha sıkı olacak. Ayrıca tek konu beklenen enflasyona göre hesapladığımız reel faiz değil. Merkez Bankası’nın makroihtiyati tedbirleri de 2025’teki sıkılığı daha da artıracak. Örneğin geçtiğimiz hafta düzenlenen yeni kredi büyüme oranları krediye erişimi daha da sınırlandırdı. Her ne kadar KOBİ kredilerinin aylık büyüme üst sınırı %2,5 olarak belirlense de KOBİ dışı ticari kredilerdeki büyüme sınırı %2’den %1,5’e çekildi. Toplam kredilerdeki paylar üzerinden bakarsak nette oldukça sıkılaştırıcı bir adım olarak değerlendirebiliriz.
Son 3-4 yıldır yoğun regülasyonlarla karşı karşıya kalan bankacılık sektörü kredi kullandırımda çareyi daha fazla teminat istemekte buluyor. 2025 yılında kredi/teminat oranlarının 2024’e göre daha yüksek olacağını tahmin ediyorum. Ayrıca bankaların çok düşük kalan TL ticari kredi aylık büyüme sınırı nedeni ile kredi tahsisinde kendi reyting sistemlerindeki en risksiz ve teminat yapısı en güçlü şirketlere yöneleceği de bir gerçek.
Özetle işletmelerin 2025’in özellikle ilk 2 çeyreğinde 2024’e göre daha dikkatli yönetilmesi gerekiyor. Elbette tüm bu sıkılaşmanın temel nedeni enflasyon. Yüksek enflasyonun ve beklentilerinin çıpalanamamasının etkilerini yakın dönemde hep birlikte tecrübe ettik. Türkiye’nin enflasyonu mutlaka makul seviyelere indirmesi gerekiyor. Bu olmazsa olmaz bir öncelik. Ancak bu öncelikle beraber reel sektördeki gelişmeleri de yakından takip etmekte fayda var. Enflasyon makul seviyelere indiğinde reel sektörün kalıcı hasar almamış olması çok önemli. Tabii ki reel sektörün de bu süreçten çıkarması gereken dersler olduğunu da unutmayalım. Bu da belki bir başka yazı konusu olur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.