Avrupa’nın iklim değişikliği ile mücadele konusundaki adımları uzun süredir gündemde. Özellikle karbon emisyonlarının azaltılmasının amaçlanması ve nükleer santral atıklarının imha edilememesi nedeniyle hidrokarbon kaynakları kullanan çevrim santralleri ile nükleer santraller günah keçisi ilan edilmişti. Ancak bugünlerde ilginç gelişmeler oluyor.
Gelişmiş ekonomiler ve özellikle Kıta Avrupası’ndaki ülkeler “sıfır karbon” politikası kapsamında politikalar belirliyor. Hatta “Green Deal” yani “Yeşil Mutabakat” adını verdikleri bir programı çoktan ilan ettiler bile. Bu programa göre karbon emisyonlarının sıfırlanması ve özellikle Avrupa’ya ürün satmak isteyenlerin karbon salımını ispat etmeleri de dahil olmak üzere ciddi bir dönüşüm anlamına gelecek uygulamalar gündeme geliyor. Bu bağlamda kömür santralleri kapatılıyor, doğalgaz santrallerinin kapatılması planlanıyor ve kullanım ömrü biten nükleer santrallerin yerine yenisinin yapılması engelleniyor(du).
Özellikle geçmiş zaman eki kullandım zira çünkü artık Avrupa Parlamentosu birdenbire doğalgaz ve nükleer enerjinin “yeşil” olduğuna karar verdi.
Son dönemde yaşanan küresel enerji krizi pek çok dengeyi derinden etkiledi. Özellikle artan maliyetler ve arz güvenliği endişeleri ülkeleri politika değişikliğine zorluyor. Örneğin daha düne kadar hidrokarbonların ve nükleerin sistemden çıkarılmasının önemini vurgulayan Avrupa bugün doğalgaz ve nükleeri “yeşil enerji” olarak tanımlamak için yasa tasarısı hazırlıyor.
Tasarı şu an Avrupa Parlamentosu’nda. Hatta tasarıyı önlemek için sunulan bir önerge de geçtiğimiz hafta içinde yapılan oylamada reddedildi. Böylece doğalgaz ve nükleer enerji santrallerine yapılan yatırımların yeşil, sürdürülebilir ve çevre dostu olduğunu savunan yasa tasarısının kabulünün de önü açılmış oldu. Elbette bunda Rusya’nın enerjiyi bir silah olarak kullanmasının önemli etkisi var. Yani AB’nin çevreciliği Rusya gazı kesene kadar sürdü.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler yaşanan küresel enerji krizinden oldukça olumsuz bir şekilde etkileniyorlar. Bunda elbette Rusya-Ukrayna Savaşı’nın da çok fazla etkisi var. Özellikle Rusya’ya yönelik yaptırımların ardından Rusya’nın enerji ödemeleri için Ruble dayatması yapması işleri daha fazla zorlaştırıyor. Yani Avrupa’nın enerjide Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması zorunluluğu aynı zamanda yeni yatırımları da zorunlu kılıyor.
Bu bakımdan doğalgaz ve nükleerin “yeşil enerji” kapsamına alınması aynı zamanda söz konusu yatırımların finansmanı açısından da büyük önem arz ediyor. Zira bu kapsamdaki yatırımların finans kuruluşları tarafından finanse edilmesinin de önü açılmış oluyor.
Söz konusu yasa tasarısının AB ile yoğun ticaret yapan Türkiye gibi ülkelere de olumlu etkisinin olmasını bekliyoruz. Tabi AB diğer bazı politikalarda olduğu gibi “izaha muhtaç” adımlar atmazsa. Yani Almanya kömür santrallerini yeniden açarken, AB doğalgaz ve nükleeri yeşil enerji olarak tanımlarken AB ile ticaret yapacak ülkelerin “Yeşil Mutabakat” kapsamında ağır yaptırımlara tabi olmasına yönelik adımlar atılmazsa.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.