Daha önceki pek çok yazımda neden ABD Merkez Bankası olan Fed’i yakından takip etmek zorunda olduğumuzu yazmıştım. Bu bakımdan Fed’in politikalarını ve o politikaların belirlenmesine etki eden ABD enflasyon gelişmelerinin önemine yeniden değinmeyeceğim. Ancak kısaca şunu ifade etmeliyim ki; Fed’in faiz indirimlerine başlaması Türkiye’nin de işini kolaylaştıracak ve faiz indirimleri için eline rahatlatacak. Bu hafta ABD enflasyonu tarafında iki kritik veri gördük. İlki ABD Üretici Fiyatları Endeksi
Daha önceki pek çok yazımda neden ABD Merkez Bankası olan Fed’i yakından takip etmek zorunda olduğumuzu yazmıştım. Bu bakımdan Fed’in politikalarını ve o politikaların belirlenmesine etki eden ABD enflasyon gelişmelerinin önemine yeniden değinmeyeceğim. Ancak kısaca şunu ifade etmeliyim ki; Fed’in faiz indirimlerine başlaması Türkiye’nin de işini kolaylaştıracak ve faiz indirimleri için eline rahatlatacak.
Bu hafta ABD enflasyonu tarafında iki kritik veri gördük. İlki ABD Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) verisiydi. Temmuz ayı verisine göre; ABD’de ÜFE, aylık bazda %0,1 ve yıllık bazda %2,2 artış göstererek beklentilerin altında kaldı. Piyasa beklentisi ÜFE’nin yıllık bazda %2,3 artacağı yönündeydi. Dahası Haziran ayında ÜFE’deki artış %2,6 oranında gerçekleşmişti. Dolayısıyla ÜFE’de hem yavaşlama hem de beklenti altı bir veri gelmesi Fed’in faiz indirimleri için alanı genişletti.
Bu verinin ardından ABD’nin TÜFE verisi açıklandı. Bu veri ise aylık bazda beklentilerle paralel gerçekleşti. Yani beklenti üstü gelerek bir sürpriz yapmadı. Piyasa beklentisi TÜFE’nin aylık %0,2 olacağı yönündeydi. TÜFE de beklendiği gibi aylık %0,2 gerçekleşti ve yıllık enflasyon ise %3 olan beklentinin altında kalarak %2,9 oldu.
ABD’nin hem ÜFE hem de TÜFE verisinin son gerçekleşmelerinin ardından piyasalar önümüzdeki Eylül ayı için faiz indirimlerine kesin gözüyle bakmaya çalıştılar. Zaten veri öncesi Eylül ayında indirim ihtimali çok yüksekti ve son verilerle bu ihtimal daha da güçlendi. Hatta bazı yorumcular Fed’in Eylül ayında 25 baz puan değil 50 puan faiz indirimine yönelmesi gerektiğine yönelik önerilerde bulunmaya başladı.
Hali hazırda bazı Fed üyeleri de Eylül ayında faiz indirimi ihtimalini dillendirirken Fed Başkanı Powell da son basın toplantısında Eylül ayı için faiz indirimi sinyali vermişti. Dolayısıyla küresel ekonomide önümüzdeki ayın en önemli olayı sanırım Fed toplantısı olacak.
Gelelim bu olan bitenin Türkiye’ye etkisine. Bu yıl Nisan ayındaki IMF-Dünya Bankası olağan toplantıları ve yatırımcı sunumları için ABD’de olan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan “Biz bu yıl Fed ve ECB hiç faiz indirmeyecekmiş gibi para politikası yapıyoruz.” demişti. Bu konuşmadan sonra Haziran ayında Avrupa Merkez Bankası (ECB) bir faiz indirimi yaptı ve Fed de Eylül ayında faiz indirimine hazırlanıyor. Yani Merkez Bankası’nın para politikasını belirlerken kullandığı değişkenlerden ikisi Merkez Bankası’nın lehine sonuçlar doğuracak şekilde güncellendi. Bu da 2024 yılın son çeyreğinde Merkez Bankası’nın olası faiz indirimleri için elinin rahatlaması anlamına geliyor.
Zira Fed’in faiz indirimleri Dolar Endeksi’nin gevşemesini sağlıyor ve bu durum da bizim gibi gelişmekte olan ülkeler üzerindeki kur baskısını hafifletiyor. Ayrıca Fed’in faiz indirimleri ile beraber başlayacak olan süreçte gelişmekte olan ülke ekonomilerine önemli ölçüde bir portföy hareketi olmasını da bekliyoruz. Özetle Fed’in gevşemeye başlaması bizim de para politikamıza destek olacak sonuçlar üretmeye başlayacak diyebiliriz.