Bugün, FETÖ’nün gerçekleştirdiği kanlı darbe girişiminin yıl dönümü. Türkiye’nin ne kadar büyük bir badire atlattığını zaman ilerledikçe daha iyi anlıyoruz. Zaman içerisinde ortaya çıkan yeni bilgi ve belgeler ile itirafçılarının beyanlarına baktığımızda Türkiye’nin bir işgal planı ile karşı karşıya olduğu gerçeği daha da belirginleşiyor. Elbette o gece bu hain girişim savuşturuldu ancak rehavete de kapılmamak gerekiyor. Türkiye, uluslararası arenada daha fazla belirleyici oldukça her zaman benzeri tehlikelerle karşı karşıya kalacağımızı unutmayalım. Miliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hafta içinde yaptığı konuşmasındaki “Hala FETÖ’nün kripto damarının siyaset, bürokrasi, eğitim, ekonomi, medya ve diğer alanlarda dip dalga halinde faaliyet içinde olduğunu bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmadı.” ifadelerini iyi okumak gerekiyor.
Elbette darbelerin tek amacı yönetimi ele geçirmek değil. Aynı zamanda hedef ülkenin ekonomik kaynaklarını ve potansiyelini kontrol altına almak da darbecilerin ve destekçilerinin ana hedefleri arasında. Bu bakımdan bir ülkenin ekonomi güvenliğini tesis etmesi en az o ülkeyi fiziki olarak kadar önemli bir unsur haline gelmiş durumda. Ekonomi güvenliğini; “bir ülke vatandaşlarının yakalamış olduğu yaşam standardının sürdürülebilir olmasını sağlayacak elde edilmiş değerlerin himaye edilmesi ve yaşam standardını artırabilecek potansiyel değerlerin de realize edilmesinin önündeki engellerin kaldırılması” olarak tanımlayabiliriz. Bu tanım kapsamında konuyu ele aldığımızda darbelerin aynı zamanda gelecek nesillerin yaşam standardının yükseltilmesine de zarar verdiğini ifade edebiliriz.
Küresel gelişmelerde belirleyici aktörler arasında olabilmek de büyük oranda ekonomi güvenliğini tesis etme ile ilişkilendirilebilir. Zira son dönemde güvenlik konseptinin de ekonomiyi yakınsadığını görüyoruz. Hal böyle olunca bir ülkenin ekonomi güvenliği onun küresel arenadaki rolüne de katkı sağlayan bir değişkene dönüşüyor.
Ekonomi güvenliği aynı zamanda dışa bağımlılığın azaltılmasında da önemli değişkenlerden bir tanesi. Kendi kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilen ülkelerin dışa bağımlılığının azaldığını da gözlemliyoruz. Son dönemde savunma sanayiinde yakalanan ivmeyi de bu kapsamda değerlendirebiliriz. Ancak savunma sanayiindeki gelişmelerin diğer sektörlere de yayılması gerektiğini not edelim. Türkiye’nin her alandaki bağımsızlığının tesis edilmesi artık hayati bir konu ve beka meselesi haline gelmiştir.
15 Temmuz’da darbeciler ve dışarıdaki destekçilerine karşı elde edilen zafer bu beka mücadelesinin nişanı haline geldi. Bu bakımdan 15 Temmuz sadece bir günün değil beka mücadelesine ilişkin bir sürecin sembolüdür.
Bu vesile ile Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı darbe girişiminde canlarını ortaya koyan gazilerimizi ve hayatlarını feda eden şehitlerimizi bir kez daha saygı ile anıyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.