Yeni Şafak

Helmut Kohl"a bir gün soracağım...

21:0029/05/2001, Salı
G: 12/09/2019, Perşembe
Kürşat Bumin

"Elif Sözen ve Peter Kohl''ün düğününden sonra başlayan tartışma, Müslüman bir kadının, Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi konusunda çıktı" diyordu gazete. Eh yalan değil; ortada ciddi bir "tartışma" olmasa da, geçen haftanın üzerinde durulan konularından birisi de buydu gerçekten. Bu ülkede "ciddi" olarak ne tartışılıyor ki zaten? Toplum olarak sürekli "tartışma tüketmek" neredeyse birinci özelliğimiz oldu; her hafta birkaç önemli meseleyi tartışıp halletmezsek kendimizi iyi hissetmiyoruz!Olaya

"Elif Sözen ve Peter Kohl''ün düğününden sonra başlayan tartışma, Müslüman bir kadının, Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi konusunda çıktı" diyordu gazete. Eh yalan değil; ortada ciddi bir "tartışma" olmasa da, geçen haftanın üzerinde durulan konularından birisi de buydu gerçekten. Bu ülkede "ciddi" olarak ne tartışılıyor ki zaten? Toplum olarak sürekli "tartışma tüketmek" neredeyse birinci özelliğimiz oldu; her hafta birkaç önemli meseleyi tartışıp halletmezsek kendimizi iyi hissetmiyoruz!

Olaya dikkatimizi çeken gazetenin (Hürriyet) niyetini çözebilmek de kolay değildi. Elif Sözen ve Peter Kohl''ün evliliklerinin "problemli" olduğunun birkaç gün ısrarla belirtilmesinden gazete ne bekliyor olabilirdi ki? Hürriyet''in sunduğu dosya o derece doyurucuydu ki, söz konusu evlilik bu dünya ve ahiret için ağır müeyyidelerle kuşatılmıştı... Gazete bir adım daha atsa, yeni evlilerin nikâhının "geçersiz" kabul edilmesi işten bile değildi!

Şimdi isterseniz, Hürriyet''in yeni evlilere bir düğün hediyesi olarak sunduğu bu dosyayı gözden geçirelim:

Problem nikâhlar sıralamasından itibaren başlıyor; dînî nikâhın resmi nikâh öncesi yapılması Medeni Kanun''un 110. Maddesi''ne aykırı ve Türk Ceza Kanunu''nun 237. Maddesi gereğince "altı aydan üç seneye kadar" hapis cezasını gerektiriyor. Üstelik, yeni evliler iki "dînî merasim" (sırasıyla Müslüman ve Katolik) yaptıkları için belki daha da fazla cezayı hak ediyor! Hürriyet gazetesi, bu konuda daha iyi fikir sahibi olmamız için Hülya Avşar''ın başından geçen benzer bir hikayeyi de aktarmış. Avşar, şöyle konuşmuş: "Ben bir gazeteye Kaya ile resmî nikâhtan bir yıl önce imam nikâhı kıydırdığımızı söyledim. Bunun üzerine savcılık soruşturma açtı. Kaya ile birlikte savcıya gittik: Savcıya, (Biz zaten şu anda resmî nikâhla evliyiz) dedim. Bunun üzerine savcı, takipsizlik kararı verdi."

Çilingiroğlu çiftine, sıkıntıyı kolay atlattıkları için geçmiş olsun demek gerekir; ama şunu da kabul edin ki, Savcı Bey de yasayı epeyce "larj" yorumlamış! TCK''nın 237. Maddesi''nin "ruhu" (eğer "ruhu" varsa!) savcıya bu "bağışlama" yetkisini vermiyor ki... Medeni Kanun''un 110. Maddesi''nde yeralan şu ifadenin "ruhu"nun da bu yetkiyi vermediğini rahatlıkla söyleyebiliriz: "...Evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dînî merasimi yapılamaz..."

Bir ülkede yürürlükte olan pozitif hukukun o ülkenin toplumsal ve ekonomik şartları ve düzeyiyle uyum içinde olması gerektiği, çokça tekrarlanan bir yorumdur. O halde, bizim Medeni Hukuk''un ve TCK''nın söz konusu maddelerini şimdi biz de bu açıdan mı değerlendireceğiz? Yok canım, olur mu öyle şey! Eloğlu sözünü ettiğim yorumu bambaşka durumlara ilişkin olarak yapmış; bizdeki durum hiçbir "yorum"un yorumlayamayacağı bir nitelikte...

Düşünün; eğer baba Kohl''e Türkiye''de nikâh sıralaması ihlalinin yeni evlilerin başına ne dertler açabileceği bütün ayrıntısıyla açıklansaydı, tepkisi ne olurdu? Vallahi baba Kohl nasıl davranırdı bilmem ama ben onun yerinde olsam hiç vakit geçirmeden "Peter"in koluna girip "Bütün kanunlarınız da, bütün nikâhlarınız da sizin olsun!" diyerek ilk uçakla Almanya''ya dönmek için havaalanının yolunu tutardım!

Belki de baba Kohl''e durum açık açık anlatıldı ve şöyle denildi: "Müsterih olun; memleketimizde böyle yasalar eksik olmasa da dünya yine de bildiği gibi dönmeye devam etmektedir!" Baba Kohl''ün aklının bu açıklamaya kolayca yatmadığını tahmin etmek zor değil; yılları yasaları uygulamakla geçmiş bir Batılı''nın (hem de bir Alman''ın) böyle "larj" bir dünyayı kolayca anlaması mümkün mü?

"Neyse" demiştir herhalde, "hayırlısıyla Peter ve Elif''i alıp Türkiye''den çıkalım da gerisini Türkler düşünsün!"

"Peter ve Elif''in nikâhı "dünya işleri" çerçevesinde halledilse yine iyi, öpüp de başınıza koyun. Bu evliliğin tabii ki bir de ahireti ilgilendiren yönü var. Devletin Diyanet İşleri Başkanlığı açıkça bildirdi ki, "Elif" bir Müslüman kadın olarak kalarak Hıristiyan "Peter" ile evlenemez... Daha da önemlisi bu çiftin dînî nikâhı kıyılamaz...

Şimdi siz söyleyin, "Elif ve Peter" ne yapsınlar, hayatlarını nasıl birleştirsinler? Bir tarafta devletin Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu, diğer tarafta devletin Diyanet İşleri Başkanlığı''nın fetvası varken bu gönüllü birliktelik nasıl sağlanacak?

Eğer bir gün Helmut Kohl ile karşılaşırsam, bu meseleyi ona çözdürmeye çalışacağım. Göreceğiz bakalım, bu dünyada iki Almanya''yı birleştirmek mi zormuş, yoksa iki yasayı uzlaştırmak mı?

Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.