Gerçekten "enteresan": Kürsüde (neredeyse..) "Üç Hilal"

00:0017/06/2013, Pazartesi
G: 9/09/2019, Pazartesi
Kürşat Bumin

Yaşı itibariyle seçim sandığına benden çok gitmiş bir dostum "Gezi" meselesi çerçevesinde Başbakan"ın tavrını eleştirdikten sonra hemen ekledi: "Eleştiriyorum ama seçimde oyum yine tabii ki Ak Parti"ye!"Bu seçiminin nedenlerini kısaca sıraladı da. Nedenlerin başında seçim sandığında karşısına çıkacak muhalefet partilerinin ülkeyi "muhalefetsiz" bırakmaları ve kendisinin de içinde yer aldığı seçmen grubuna "başka bir seçim" şansı tanımamalarıydı. Yanlış bir gözlem ve tespit değildi bu; pek çoğumuzun

Yaşı itibariyle seçim sandığına benden çok gitmiş bir dostum "Gezi" meselesi çerçevesinde Başbakan"ın tavrını eleştirdikten sonra hemen ekledi: "Eleştiriyorum ama seçimde oyum yine tabii ki Ak Parti"ye!"

Bu seçiminin nedenlerini kısaca sıraladı da. Nedenlerin başında seçim sandığında karşısına çıkacak muhalefet partilerinin ülkeyi "muhalefetsiz" bırakmaları ve kendisinin de içinde yer aldığı seçmen grubuna "başka bir seçim" şansı tanımamalarıydı. Yanlış bir gözlem ve tespit değildi bu; pek çoğumuzun paylaştığı kanaat da bu yönde, yani "Bu ülkenin en başta gelen eksiği gerçek anlamda donanımı (ve tabii ideolojisi) olan muhalefet eksikliğidir" yönünde değil miydi? İktidar olmak açısından münavebe seçeneğinin ortadan kalktığı bir siyasal alandan şikayet yani…

Kendisiyle henüz karşılaşmadım ama ilk fırsatta soracağım: "Sincan mitingini izledikten sonra da aynı fikirde misiniz?" Söyledim, henüz sormadığım için cevabını bilmiyorum ama tahminim hiç değilse bir kararsızlık içine düştüğü yönündedir.

Birtakım yorumcuları ve yayınlara "İşte böyle!" dedirten Sincan mitinginin -pekçok Ak Parti seçmeninin de aklını karıştıracak türden- olmaması gereken cinsten bir güç gösterisi olduğunu söyleyeceğim. Başbakan"ın miting söylevinde yer alan "ihanet şebekeleri", "çapulçular", "camide içki içmek", "sandıkları patlatacağız", "bize geri adım attıramazlar" gibi tanıdık temalar ile bir kez daha karşılaşmaktan ötürü değil sadece. Söylevin eşitliğin musalla taşındaki "eşitlik"ten hareketle işlendiği bölümler de çok tanıdık olmaları bakımından Sincan mitingini özel kılan unsurlar değildi. Sincan"ı özel kılan -Başbakan"ın söylevinde birkaç kere yer alan "enteresandır" vurgusunu hatırlayarak söyleyecek olursak- ,mitingi "gerçekten enteresan" kılan yenilik MHP"nin üç hilalinin kürsüye bu derece yaklaşmasıydı. Unutmadan: Mitinge uygun görülen adın ("Milli İdareye Saygı") çok zamansız kaçtığını da söyleyelim. Bu adı taşıyan bir miting -Başbakan"ın da söylevinde sıraladığı- 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan gibi tarihlere pekâla uygun düşse de, bugün için gerçekten "zamansız" nitelikteydi.

Sincan"a dönecek olursak: MHP"nin üç hilalinin miting alanında (kürsünün hemen yakınında) açılması Başbakan tarafından büyük takdir ve teşvik gördü. MHP yöneticilerinin üç hilalin Ak Parti mitinginde yer almasını ağır sıfatlar eşliğinde bir "tertip" olarak değerlendirmesi burada bizi ilgilendirmiyor. İlgilendirmiyor, çünkü bu olayı önemli ve endişe verici kılan husus Başbakan"ın öyle ya da böyle (ama herhalde mutlaka bilgisi dahilinde) karşısında bulduğu üç hilali ve üç hilalcileri büyük bir muhabbetle kucaklamasıdır.

Bu durumda cevaplanması gereken soru şudur: Nasıl oldu da Ak Parti gibi "merkez"e yerleşmeyi kuruluşundan itibaren hedef bellemiş bir parti "Gezi" meselesi gibi hükümetin beceriksizliği ile içinden çıkılmaz bir hale getirilen bir toplumsal hareketi yüzünü "üç hilal"e dönerek halletme noktasına gelebildi? Gelişme çok yeni olduğu için etrafımdaki Ak Parti seçmenleri nezdinde küçük de olsa bir araştırma yapamadım. Ancak bu eksikliğe rağmen AK Parti"nin bu yeni tutumunun bu seçmenlerin hatırı sayılır bir kesimi tarafından da olumlu karşılanmadığını kuvvetle tahmin ediyorum.

Sincan"daki bu manzaranın medya tarafından nasıl değerlendirildiğini de merak ettim önceki akşam. "Ak Parti, MHP, BBP ve Saadet"ten oluşan milli birliğin şahlanışı"nı selamlayan malum tipler eksik değildi ekranlarda tabii ki… Gelişmenin birçok gazetenin dünkü sayısında veriliş ve yorumlanış şekli de tuhafıma gitti doğrusu. Hayret, en ufak bir şaşkınlık emaresi yoktu! Bu "soğukkanlı" tutum karşısında şöyle mırıldandığımı da hatırlıyorum: "Medyanın siyaset sayfalarının şaşırması için daha ne olması lazım?"

AK Parti"nin "Milli İradeye Saygı" ana sloganıyla yapılan ve ülke sağını kucaklamayı hedefleyen Sincan mitingi… Siz şu tesadüfe bakın ki aynı gün Diyarbakır"da da "barış süreci"ni ciddiye alıp tartışmaya çalışan "2. Çözüm Konferansı" toplantı halindeydi… Tesadüfün böylesi….