Ankara kulisleri, şimdilik, 23 Kasım'da 64. Hükümet'le tanışacağımıza işaret ediyor.
Kulisler aynı zamanda, yeni Meclis'te komisyonlar kurulduktan sonra ancak, kimi ivedi yasal düzenlemelerin gündeme gelebileceğinden hareketle, en geç gelecek mart ayına yetiştirilebilecek yeni bir bakanlıklar teşkilat yapısı üzerinde çalışılacağına işaret etmekte
. 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde, bir çok bakanlığın yapısını yeniden şekillendiren düzenleme, son dakikada yapılan değişikliklerle, bu konu üzerinde uzun süredir çalışan bürokratları da şaşırtacak bir teşkilat yapısı olarak çıkmıştı.
O tarihten bu yana, örnek vermek açısından, dış ticaret ve teşviklerle ilgilenen bakanlığın adının Ekonomi Bakanlığı olması sürekli sorun oldu. Bakanlığın adının 'ekonomi' olması da, dünyanın önde gelen ülkelerinde de pek rastlanır bir örnek değil.
Söz konusu bakanlık, G-20 ülkelerinin hemen hemen tümünde, ya Hazine, ya da Maliye Bakanlığı şeklinde geçiyor.
Bürokratları şaşırtan bir diğer gelişme ise, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı idi. Aradan 4 yılı aşan bir süre geçmesine rağmen, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'ndaki 'Gümrük' ve 'Ticaret' halen kaynaşabilmiş değil.
Üstelik, dış ticaret alanındaki firmalar, işin bir bacağı için Ekonomi Bakanlığı, bir bacağı için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nda koşuşturuyor. Bu noktada, eğer yeni bir bakanlıklar yapısı oluşturulacak ise,
iki bakanlığın 'Gümrük ve Dış Ticaret' veya tersi de olabilir ve 'Ticaret' Bakanlığı olmak üzere yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın ise, mutlaka müsteşarlığa dönüştürülmesi ve Ekonomi Bakanlığı'ndaki Teşvikler Genel Müdürlüğü'nün de bu yeni Müsteşarlığa bağlanması gerekir.
Türkiye'nin 'siyasi dengeler'e dayalı bir bakanlık yapısından çok, artık küresel rekabete dayalı bir bakanlık ve müsteşarlık yapısına kavuşturulması gerekmekte.
Teknoloji ve inovasyon için yeni kurgu
Bir başka önemli kurgu, Türkiye'nin 'dijital çağ'da, küresel ölçekte 'dijital dönüşüm', 'her şeyin interneti', 'genişbant', küresel internet ağı alanlarında G-20 ülkeleri arasında gerilere düşmemesi.
Bu da, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'ndan başlayarak, çeşitli bakanlık ve kurumlara dağılmış olan bilişim, teknoloji ve inovasyon alanıyla ilgili çalışmaları, aynen Savunma Sanayi Müsteşarlığı konseptinde, bir 'Teknoloji ve İnovasyon' Müsteşarlığı altında birleştirmeyi
, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'ndan 'haberleşme'yi ayırıp, 'büyük data', 'siber güvenlik' gibi konular çerçevesinde, telekomünikasyon ve veri aktarımına yönelik tüm hususları, Türkiye sathında, kılcal damarlara kadar fiberoptik kablo yatırımlarını, yukarıda belirttiğimiz
'Teknoloji ve İnovasyon' Müsteşarlığı'na bağlamayı ve bu konulara liderlik edecek bir Başbakan Yardımcısı'na da söz konusu müsteşarlığı bağlamayı gerektiriyor.
Keza, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da olmadı. Çünkü, Türkiye'nin kentsel dönüşüm boyutunda 7 milyon üniteyi yıkıp yeniden inşa etmesi gerekiyor.
Bu nedenle, Şehircilik ve Yerel Yönetim Bakanlığı haline dönüştürüp, bakanlığın yeniden yapılandırılmasını sağlamak ve yerel yönetimler için makro politikalar oluşturulması gerekmekte
. Çevre konusu ise, Çevre, Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak yeniden yapılandırılabilir.
Ekonomi Yönetimi boyutunda ise, BDDK, SPK ve Merkez Bankası bir 'Finans Bakanlığı'nı gerektiriyor
. Maliye Bakanlığı ise zaten dünyanın her yerinde en kritik önemdeki bakanlıklardan birisi. Maliye Bakanlığı, Finans Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Dış Ticaret ve Gümrük Bakanlığı ve nihayet Ticaret Bakanlığı arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere, koordinatör bir Başbakan Yardımcısı da yararlı olacaktır. Türkiye›nin G-20 ülkeleri arasında ilk Finansal İstikrar Komitesi›ni kurmuş olması son derece isabetli oldu. Bu önerilerim ilgi çekebilir veya bütünüyle saçma bulunabilir.
Ama, 64. Hükümet kurulduktan sonra, ne olursa olsun, bakanlar kurulunun yeniden yapılandırılması birinci öncelikler arasında yer almalı.
ABD'nin istihdamı tansiyonu arttırdı
ABD Çalışma Bakanlığı'nın dün Washington'da açıkladığı
ekim ayı tarım dışı istihdam verisi, 271 bin artışla beklentilerin üzerinde geldi
. Ekonomistlerin beklentilerinin ortalaması 185 bin artış olacağı yönündeydi. En yüksek tahmin 250 bindi ve bu da geçildi. İşsizlik oranı ise, 2008 yılında patlak veren küresel finans krizinden bu yana ilk kez yüzde 5 oldu ve nisan 2008 düzeyine geri döndü. Ortalama saatlik ücret artışı yıllık yüzde 2.5 ile 2009'dan beri en yüksek seviyede gerçekleşirken, işgücüne katılım ekim ayında olduğu gibi yüzde 62.4'le beklentileri teyit etti.
High Frequency Economics'ten Jim O'Sullivan, “İstihdamda artış güçlü kalmaya devam ediyor. Çıkan mesaj şu; eylül ayında tarım dışı istihdam verisindeki son yavaşlama abartılıydı. İstihdam oranı ne kadar yüksekse, FED'in faiz adımını Aralık'ta atma ihtimali o kadar yüksek” demiş.
Nitekim, 1 Kasım'da 4 yıllığına siyasi belirsizliği aşınca Türkiye, 2,75 TL'yi bile gören dolar-TL kuru, veri açıklanınca önce 2,88 TL, ardından 2,91 TL'ye çıktı
. Şimdi, aralık ayı başında açıklanacak kasım ayı tarım dışı istihdam verisi daha da önemli hale geldi.
Bu veri de çok kuvvetli gelir ise, FED'in 15-16 Aralık toplantısından, 10 yıl sonra ilk kez, faiz artırım kararı çıkabilir.