Hiç beklemediğim bir telefondu. Arayanın beni bu kadar mutlu edecek kişi olduğunu da bilmiyordum. Sesini duyduğum anda içimde doğan mutluluk, sesime, cümlelerime anında yansıdı.
Türkiye’nin en iyi hikaye yazarıdır. Ama benim için Türkiye’nin en güzel adamlarından biridir. Gönlü geniş, aklı berrak, kalemi düzgün, fikri derin ve hür bir adam.
Kanal 7’de çalıştığım yıllarda aynı odada otururduk. Yıl 2001. Ben belgesel yapardım, o da yayın danışmanıydı. Çok tatlı bir kasketi vardı. Uzun boyuyla odaya girdiğinde, bizim için canlı ve enerjik geçecek saatler başlardı. Bir televizyon spikeri kadar güzeldi sesi.
Çantasında kitaplar, aklında alıntılar, dilinde bitmeyen Anadolu hikayeleri vardı.
Nedense onu hiç asık suratlı ya da kızgın hatırlamıyorum. Mütebessim ve hep pozitifti. Mustafa Kutlu bizim can ağabeyimizdi. Son kalan güzel adamlardan. Son kalelerimizden. Son gönül ehli münevverlerden.
İşte O arayınca havalara uçtum. Yıllar var ki görüşmüyoruz. Evden çıkmıyor. Allah şifa versin, rahatsızlığı el vermiyor buna. Kaçtır gitmek istiyordum ziyaretine. Kaçtır müsait değil diyorlardı.
Şimdi telefonun öbür ucunda, sesi o kadar berrak, gür ve sağlıklı geliyordu ki… İşte mutluluğum bundandı. Nasıl da özlemişim. Konuşmalarının arasında serpiştirdiği Anadolu misalleriyle sohbetine nasıl da hasret kalmışım.
Arama gerekçesi beni üzdü. Ona hissettirmedim. Hal hatır, güzel sözlerden sonra sordu:
Onun gibi birini üzmemek için lafı dolaştırdım durdum. Lakin kafası çok berraktı ve ne olduğunu anlamak için aslında bana ihtiyacı yoktu. Gördüğü bir iki cümleden, duyduğu bir iki sözden sonra hemen kavramıştı meseleyi.
Gerçek bir dava adamının yaptığı gibi yaptı. Olayı kişiselleştirmeden, isim vermeden, ilkeler ve fikirler üzerinden konuştu. Derdi olan bir adam gibi, meseleye millet, ülke ve dava açısından baktı.
Anladığımı düşünüyorum tabi. Anladığımı anlattım. Baktım benden daha iyi anlamış.
Ben onu, bu nezaketsiz konudan, bu, bizi birbirimize düşüren konulardan uzaklaştırıp; onu ne kadar çok sevdiğimi, ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak istiyordum aslında. Benim O’nu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyordu muhtemelen. Bu da benim ayıbım.
O ise yine memleketin, camianın, İslam dünyasının derdini hissetmiş, ev telefonu almış, beni aramış ve duruma müdahil olmuştu.
Telefonu kapattığımda iki gün boyunca mutluluk ve hüzün arasında gidip geldim. Mustafa Kutlu’nun içime ferahlık veren sesini duymak, iyi olduğuna şahit olmak ve onunla konuşmak çok mutlu etmişti beni. Ancak konuştuğumuz konular, yaşadıklarımız, onu bu haldeyken bulmamalıydı diye de hüzünlendim, üzüntü çektim.
Konuşmamız biterken şunu dedi:
Yazıyı bitirirken tarar aradım. Başlığı düzeltti.
Son olarak bir tavsiyede bulundu.
Mustafa Kutlu neden güzel adamdır anladınız mı? Bu yüzden Allah O’na uzun ömür versin ki bize yol göstersin.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.