Suruç saldırısını şiddetle, “ama”sız olarak lanetliyorum. Yapanın, onu tutan maşanın, maşayı tutan elin ve elin sahibinin bir an önce ortaya çıkarılmasını istiyorum. Allah'tan ölenlere rahmet, yaralılara da şifa diliyorum. Safımız belli olsun, yerimiz, yurdumuz bilinsin diye yazdım bunları. Şimdi bu son alçak saldırıdan yola çıkarak konumuza gelelim.
Terör saldırılarının bir iletişim planı vardır
Hiçbir siyasi terör saldırısı, iletişim yönü planlanmadan yapılmaz. Terör saldırılarının iletişim planı, iletişim modellemesi, kullandığı yöntemler ve kavramlar, onu yapanı ve amacını açık eder, okuyabilirsek.
Bugünkü iletişim çağında, terörün son derece karmaşık, son derece profesyonel ve etkileyici iletişim yöntemleri kullandığını bilelim. Teröristlerin sandığımızdan daha büyük güce ve etkiye sahip iletişim yöntemleriyle karşı karşıyayız. Geleneksel iletişim kuramlarının ve konvansiyonel iletişim yöntemlerinin bunu çözemeyeceği kesin. Bu konuda etraflıca ve bilimsel araştırmalar da henüz yapılmış değil. Birazdan vereceğim örneklerle ne demek istediğini daha iyi anlayacaksınız.
Genel hatlarıyla terör saldırılarını ikiye ayırırlar:
1. Devletlerin istihbarat örgütlerinin, terör süsü vererek yaptığı saldırılar.
2. Terör örgütlerinin kendi inisiyatifiyle yaptığı saldırılar.
Her ne kadar devlet istihbaratlarının sızmadığı etkili terör örgütü yoksa da, bu örgütlerin bazen kendi inisiyatifle yaptıkları saldırı sonrası uyguladıkları iletişim yöntemlerinin farklı olduğu görülür.
Kedi yavrusuyla terörizm propagandası
Sanırım IŞİD terör örgütünün iletişim yöntemleri ve modelleriyle başlamalıyız. Çünkü üniversitelerde tez konusu olabilecek kadar şaşırtıcı ve profesyoneldir. Bugüne kadar dünya üzerinde bilinen terör örgütleri içinde, bu kadar güçlü iletişim taktikleri uygulayan başka bir örgüt yoktur.
Sosyal medyada aktif olması, 6 dilde Twitter hesabının olması, eylemlerini profesyonel teknik cihazlarla kaydetmesi ve bunu çok hızlı bir şekilde yayınlaması değildir sadece beni böyle düşündüren.
Geçtiğimiz yıllarda Twitter'da #CatsOfJihad (Cihadın Kedileri) etiketi açıldı. Sonra buradan çok sevimli yavru kedi fotoğrafları yayınlandı. Herkes ilgi göstermeye başladı buraya. Zira Batı'da en çok paylaşılan imajlardan biri, yavru kedi fotoğraf ve videolarıdır. Etiket popüler olduktan sonra, IŞİD militanlarının yavru kedileri severken, sarılırken ve sütle beslerken fotoğrafları da bu etikette yayınlanmaya başlandı. Savaş ortasında bile yavru kedilere ilgi gösteren IŞİD militanlarının bu hali herkesi şaşırttı ve bir çok insanda sempati oluşturdu. Sonradan anlaşıldı ki etiket, IŞİD'in iletişim planlayıcıları tarafından bizzat üretilmişti.
Araba oyunuyla militan devşirme
IŞİD propagandası yapan video kliplerinin, bir Hollywood prodüksiyonu kadar usta ve profesyonel olduğunu biliyorsunuz. Bunlardan bir tanesi çok dahice ve diğerlerinden farklıdır.
Batı'da, son yılların en yaygın bilgisayar oyunlarından biri “Grand Theft Auto” (Büyük Araba Hırsızlığı) isimli bir oyunudur. Gençlerin en sevdiği ve çok oynadığı bu oyun; çok sert şiddet içermesi, gençlerin psikolojisini kötü etkilemesi nedeniyle hep eleştirilir. IŞİD bu oyunun kullanarak bir propaganda videosu hazırlar ve sosyal medyada yayar. Büyük ilgi görür. Gençlerin şiddet ve öfke ihtiyaçlarını karşılamaları için onları gerçek savaş alanlarına yönlendirir ve başarılı olur. Sonunda şöyle demeyi de ihmal etmez: “Oyunlarınızdaki sahte prodüksiyonu, savaş alanında gerçeğe dönüştürüyoruz.”
Amaç, İslam ve Müslüman algısını bozmak
Eski bir belgesel yönetmeni ve televizyon habercisi olarak, IŞİD'in bazı infaz görüntülerini incelediğimde (hepsine tahammül edemedim), ilk aklıma şu geldi: Bu kurguyu yapan, bu objeleri yerleştiren, bu imgelemeleri kullanan kimse, bilinç altına vermek istediği, “İslam, vahşi terörist üreten bir din” mesajıdır kesinlikle. Bunu öylesine profesyonel yapmışlar ki, kendi taraftarları bu videoyu izlediğinde coşuyor, rakipleri korkuyor, Batılılar ise İslam'a karşı nefret ve öfke üretiyor. Ben Batıya verilen mesajın asıl, diğerlerinin tali mesaj olduğuna inanıyorum.
IŞİD'in internette çıkardığı online dergilerden bir olan “The İslamic State Report” (İslam Devleti Raporu) incelendiğinde, içerik olarak gerçekten bir devletin yapması gerekenleri (mesela IŞİD'in Rakka şehrindeki tarım politikası) anlatırken, teknik, dizayn ve görsellik olarak da çok çizgi dışı, yüksek bir kalite olduğu görülecektir. Bu dergilerin ve diğer sosyal medya hesaplarının, Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Türkçe, Malayca ve Rusça olduğunu da unutmayın.
Şimdi soru şu: IŞİD'in öfke ve nefret dolu, kafası yarı kırık militanları mı bu iletişim yöntemlerini keşfetti ve uyguluyor? Yoksa mesele sandığımızdan daha mı karmaşık ve derin? Bu konuda bir kitap yazılsa yeridir.
Kobani meselesine büyük dikkat
Bir terör saldırısından sonra iki amaç güdülür:
1. Örgüte taraftar toplamak ve mücadeleyi sürdürmek.
2. Terörden doğan nefret ve şiddet dalgasını başka bir yere yönlendirerek orada tahribat yaratmak.
Devletlerin istihbarat örgütleri terör süsü verdikleri saldırıdan sonra ikincisini yaparlar. Türkiye'de en çok başımıza gelen de budur. Şöyle yapın: Bir terör saldırısından sonra ilk haberlere, ilk demeçlere, ilk tepkilere bakın. Bunlar eğer saldırıyı yapanlarla ilgili isim veriyorsa, bir yere yönlendiriyorsa, bir tarafı suçluyorsa ve tepki vermeye çağırıyorsa orada art niyet arayın.
Kobani meselesi bence bu açıdan detaylıca incelenmeli. Olayın başlangıcı, eylemlerin başlaması, eylemlerdeki şiddet, öldürme, linç olayları ve tüm bunlar yaşanırken yapılan yayınlar, yönlendirmeler... işin içinde başka devletlerin istihbarat örgülerinin olduğunu çok rahat bir şekilde ortaya koyar
. Kürtler ve Türkler arasında nefret ve öfkenin en yoğun yaşandığı, Türkiye devletinin en çok suçlandığı olaylardan biri Kobani olayıdır. Bunu bir istihbarat bilgisi olarak değil, tersinden bir iletişim okumasıyla oluşan kanaatim olarak yazıyorum.
Suruç saldırısı sonrasında ilk yaptığım şey de bu oldu. İlk haberlere, tvitlere, tepkilere, ithamlara, suçlamalara, yönlendirmelere baktım... hepsi devleti, hükümeti, AK Parti'yi, Başbakanı, Cumhurbaşkanı'nı suçluyor. Kobani'den Türkiye içine doğru giren bir damar bulan çevreler kimlerse, oradan epey ilermiş gözüküyor. Sanırım burada da durmayacaklar.
Not :
IŞİD'in iletişim taktikleri için yararlandığım iki makaleyi size öneriyorum:
1. The Isis propaganda war: Hi-tech media jihad. The Guardian / 07.10.2014
2. Al Arabia English: “How ISIS conquered social media” 24.06.2014