Kaht-ı rical... Devletin insan kaynağı tükendi mi?

04:0021/07/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Kemal Öztürk

Kabine değişikliği sonrasında eminim yeniden gündeme gelecek. Yeni bakanlar yeni kadrolar, yeni ekipler kurmak isteyecek ve sonra şöyle diyecekler: “Doğru düzgün adam yok”.Bu doğru mu? Bence değil.Uzun süreden beri bu konu konuşuluyor. Gerçekten de kurumlarda ciddi sorunlar var. İş üreten, proje üreten, fikir üreten, inisiyatif alan yeni açılımlar yapan çok az insan kaldı. Bürokratik kadrolarda, siyasi kadrolarda, devlet kadrolarında bir ehliyet sorunu yaşanıyor. Bunlar doğru. Ancak bukaht-ı rical,

Kabine değişikliği sonrasında eminim yeniden gündeme gelecek. Yeni bakanlar yeni kadrolar, yeni ekipler kurmak isteyecek ve sonra şöyle diyecekler: “Doğru düzgün adam yok”.

Bu doğru mu? Bence değil.

Uzun süreden beri bu konu konuşuluyor. Gerçekten de kurumlarda ciddi sorunlar var. İş üreten, proje üreten, fikir üreten, inisiyatif alan yeni açılımlar yapan çok az insan kaldı. Bürokratik kadrolarda, siyasi kadrolarda, devlet kadrolarında bir ehliyet sorunu yaşanıyor. Bunlar doğru. Ancak bu
kaht-ı rical
, yani ‘devlet adamlığı yoksunluğu’ bu demek değildir. Anlatayım.
DEVLET ADAMI BULUNAMIYOR MU?
Yaşadığımız sorun, liyakat ve ehliyete göre insan istihdam etmeme sorunudur.
ZiraTürkiye’nin yetişmiş nitelikli insan kaynağı, devlet adamı bulunuyor.
Başbakanlıkta, bakanlıkta kızakta bekleyen kadroların bir listesini çıkarsalar, herkesin şaşıracağı kadar çok nitelikli insan kaynağının orada atıl bekletildiğini görürler.
Bu insanlar AK Parti’nin ilk yıllarında görev almış, oldukça başarılı işler yapmış, kendini ispatlamış eğitimleri, becerileri yüksek kadrolardır hem de. Buna eski iktidar dönemlerinden kalma, kirlenmemiş kadroları da ekleyebilirsiniz.
Peki devletin kurumları bu kadar sıkıntı çekerken, neden bu kadrolar atıl bekletiliyor? Çünkü bu insanlar
‘şunun adamı, bunun adamı, şu çevrenin insanı’
diye etiketlenip, icraattan uzaklaştırıldılar. Bazıları kifayetsiz muhterisler yüzünden haksızlığa uğradı, küstürüldü.
Hani bahsettiğim insanlar öyle FETÖ ya da benzeri örgütlerle ilişkileri nedeniyle atıl bekletilmiyor.
‘Benim adamım’
hastalığı yüzünden bu çileyi çekiyorlar.
BİR İBRETLİK ÖRNEK:
‘BENİM ADAMIM’
Yüzlercesi var da, bir örnek vereceğim sadece.
Cemalettin Haşimi
, ODTÜ sosyoloji mezunu. Manchester, John Hopkins gibi dünyaca ünlü üniversitelerde mastır ve doktora yapmış, yüksek şeref derecelerinde mezun olmuş yakından tanıdığım biridir.

AK Parti’nin ilk yıllarında Başbakanlıkta danışmanlık, ardından kamu diplomasisi alanında önemli çalışmalar yaptı. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü oldu. Kamu Diplomasi çalışmalarını da buraya taşıdı. Türkiye’nin en yumuşak karnı, en çok ihtiyacı olan alanda çok önemli görevler yapan bu kişi, şimdi tüm görevlerinden uzakta, kızakta bekliyor. Zaten zor durumda olan kamu diplomasi sistemi de çöktü. Neden?

‘Benim adamım’
hastalığı yüzünden.

Ülkesine bağlı, dünyayı bilen Haşimi gibi yüzlerce insan var. Bir kısmı Ankara’da Başbakanlıkta, bakanlıklarda bekliyor. Bir kısmı özel sektöre geçmiş, bir kısmı ise maalesef yurt dışına gitmek zorunda kalmış. Çoğu küstürülmüş. Meydan da kifayetsiz muhterislere kalmış.

‘Benim adamım’ diyerek yaşadığımız tüm sıkıntıları görmeyip, yeni bakanların da aynı hatayı yapmamasını umuyorum. Ancak biliyorum, Ankara’da bu hastalık çok yaygındır.

AK PARTİ’NİN LİYAKAT POLİTİKASI DEĞİŞTİ Mİ?

İşin ilginç yanı şudur:

FETÖ’nün kullandığı argümanlardan biri de bu meseledir. ‘FETÖ kadroları devletten tasfiye edildiği için, devletin yönetilmesinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor’ diye yayıyorlar etrafa. Ankara da bu propagandaya malzeme olacak her şeyi yapıyor maalesef.

Liyakat ve ehliyet meselesi devletin ciddi sorunu haline geldi. ‘Benim adamım’ kavramı, itaati ve sadakati önceler. Sadakat dediğimiz, devletine ve milletine sadakat ise, eyvallah. Yok her dediğime ‘evet’ diyecek, hiç itiraz etmeyecek, hep bana sadık kalacak adam arıyorlarsa, burada sorun var demektir. Sorun var dediysem, bu tip adamlar bulmayı kast etmiyorum. Bunlarda mebzul miktarda var. Sorun, bu tip adamlarla devleti yönetmekte.

Hepimiz şahit olmuşuzdur.
AK Parti’nin ilk iki döneminde liyakat ve ehliyete çok önem verilirdi.
Bir atama olmadan önce kılı kırk yaran araştırmalar yapılır, eğitimine, tecrübesine bakılırdı. Ben bile 3 ay boyunca, Bülent Arınç tarafından imtihan edildim, öyle Meclis’te işe başladım (yani imtihanı geçtim, ehliyet ve liyakatim var demek istiyorum!).

Son 5 yıldır bu konuda sorunlar çıkmaya başladı. Atamalarda titizlik çok azaldı sanki. Evet, devletin ciddi sıkıntıları var, sadakat çok önemli hale geldi. Ancak Cemalettin Haşimi gibi atıl bekleyen yüzlerce insan, zaten devletine ve milletine sadakat imtihanından geçmiş insanlardı. Onlar neden aktif hale getirilmiyor?

Yeni bakanlarımıza acizane önerim: Bu insanlar ülkenin en iyi yetişmiş insanlarıdır. Bunları bulun ve istihdam edin. Bana dua edeceksiniz.

Yok, ben özel sektöre gitmiş, liyakat ve ehliyet sınavını geçmiş sempatik insanlarla çalışmak istiyorum diyorsanız, o konuda da yardımcı oluruz! Siz yeter ki isteyin sayın bakanım!

#Kabine
#FETÖ
#AK Parti