Hayatta dengeyi kurmak

04:009/08/2018, Perşembe
G: 9/08/2018, Perşembe
Kemal Öztürk

Toprakla hemhâlım bir süredir. Hayatıma kattığı şeyleri anlamaya ve içselleştirmeye çalışıyorum. Yeni şeyler öğreniyorum. Daha önce öğrendiğim bilgilerin ve zihnimi dolduran kalıpların zorlandığını hissediyorum.Teknoloji, bilim ve doğal yaşam arasında bir denge tutturmam gerekir, bunu anladım. Sonra hayatın birçok alanında bir denge kurmam gerekiyormuş bunu da öğrendim.DOĞANIN MUHTEŞEM DENGESİDoğada geçirdiğim süre içinde, onun kendi varlığını sürdürmek için nasıl ahenkli ve muhteşem bir denge kurduğunu

Toprakla hemhâlım bir süredir. Hayatıma kattığı şeyleri anlamaya ve içselleştirmeye çalışıyorum. Yeni şeyler öğreniyorum. Daha önce öğrendiğim bilgilerin ve zihnimi dolduran kalıpların zorlandığını hissediyorum.

Teknoloji, bilim ve doğal yaşam arasında bir denge tutturmam gerekir, bunu anladım. Sonra hayatın birçok alanında bir denge kurmam gerekiyormuş bunu da öğrendim.



DOĞANIN MUHTEŞEM DENGESİ

Doğada geçirdiğim süre içinde, onun kendi varlığını sürdürmek için nasıl ahenkli ve muhteşem bir denge kurduğunu gördüm. Bu dengeyi bozan tek şey insandır, bunu da bilelim.

Toprak herkese eşit davranıyor. Ayrım yapmadan herkesin hakkını veriyor. Gül de, diken de, ısırgan otu da, nane de topraktan nasibini alıyor.

Allah’ın rahmet sıfatı, toprakta neşvünema bulmuş. Her canlının rızkını ayrım yapmadan dağıtıyor. Allah bir gün dahi kaktüsün dikeni var diye cezalandırmadı.

Rüzgar herkes için esiyor. Bir gemi yelkenin doldurup yol alırken, bir kuş rüzgar sayesinde yükseklere çıkıyor.

Kurtlar, aslanlar, sırtlanlar rüzgarın getirdiği koku sayesinde avının yerini tespit ediyor.

Çiçekler, ağaçlar, polenlerini rüzgara verip, başka bitikleri aşılıyor bu sayede.

Rüzgar bir gün bile, ceylanın kokusunu, onu avlayacak diye dişi aslana ulaştırmamayı aklından geçirmedi. Doğanın kendi adaleti ve dengesi var.

ACIMASIZ GÖRÜNEN ŞEY
BAZEN ADALETİN KENDİSİDİR

Bir ormanda kendiliğinden devrilmiş ağaçları, kırılmış dalları toplamak, temizlemek büyük hataymış. Onca yıl yapılan bilimsel araştırmalarda bulunmuş. O ağacın devrilmesini, meyvelerini ve yapraklarını yemeyi bekleyen milyonlarca böcek var.

Bir şahinin serçeyi kapmasına, bir kurdun tavşanı tutmasına, bir ayının arı kovanındaki balları yemesine müdahale edilmez.

Acımasız görünen bu hareketlerin doğanın dengesinin ve adaletinin en güzel örnekleri aslında.

Bazen bir ceylanı aslanın elinden kurtarmak adaletsizliğin bizzat kendisi olabilir. Rızkı dağıtan Allah’ın işine karışılmaz.

BAZEN İKİ İYİ İNSAN ANLAŞAMAZ

Bir akar suyun kendi yolunu bulurken, çizdiği rotanın bir anlamı vardır. Eğim, toprağın yapısı, taşlar; suyun akışını ayarlarken gözettiği dengelerdir.

Bir ağacın büyürken güneşin ışıklarına, toprağın yapısına, diğer ağaçların konumuna göre büyüdüğünü gördüm.

Zeytin ağaçlarının arasına kavak ağacı dikilmez.

Gül yetiştiriyorsanız, yanına biberiye ekilmez. İkisi de faydalı bitkiler oysaki.

Ancak bazen hayatta iki iyi insan anlaşamaz. Doğaldır.

TOPRAK, TEKNOLOJİ VE BİLİMLE BİRLİKTE YAŞAMALIYIZ

Topraktan uzaklaşmadan, teknolojiden kopmadan, bilimi yok saymadan bir hayat dengesi kurduğumuzda, sanırım daha mutlu olacağız.

Sosyal medyayı kullanırken, onunun esiri olmamayı öğrenmek zorundayız. Toprağa ekeceğimiz domatesin tohumundan gübresine, sulamasından toplanmasına kadar yapılmış bilimsel araştırmaları okumak gerekir. Elimizle domates fidesini dikerken, bu bilgiler bize fayda sağlamalı.

Çıplak ayakla toprakta dolaşmalıyız, ellerimizle ağaçtan meyve toplamalıyız ve bunun hayatımıza kattığı mutluluğu İnstagram’dan dostlarımızla paylaşmalıyız. Bu yaşamı teşvik ederken sosyal medya en güçlü iletişim aracıdır, ondan kopamayız.

Her sabah, gördüğümüz insanlara selam vermenin, verilen selamı almanın bize kattığı şaşırtıcı mutluluğu, iletişim kuramlarında kullanmak gerekir. Dinimizin neden selam vermeyi ve almayı teşvik ettiğini, fındık toplayan Recep amcanın tebessümle verdiği selamda anlarsınız.

İDEALLERİMİZİN PEŞİNDE AMA TOPRAĞA YAKIN YAŞAMALIYIZ

Hayattan kopamayız. Şehir hayatından kopup, inzivaya çekilemeyiz. Bu hayatta ideallerimiz, hayallerimiz ve çocuklarımız için verdiğimiz bir kavga var. Onu bırakırsak toprak bizi tek başına mutlu edemez. Otlaklarda mutlu şekilde dolaşan sarı inekle aramızdaki fark bu. Bize yüklemiş bir misyon var.

O zaman bir denge kurmamız gerekiyor hayatımızda. Doğaya zarar vermeden, ona hükmetmeye çalışmadan, onun bir parçası olarak yaşamalıyız. Tıpkı kaplumbağa, cırcır böceği, arı ve ayva ağacı gibi.

İnsanoğlu ne bilgisi varsa, hepsini doğadan öğrendi.

Sağlıklı bir şekilde doğayla içi içe yaşarken, teknolojiden, bilimden, edebiyattan ve sanattan faydalanmalıyız. Tüm bunları yaparken ideallerimiz, ahlaki değerlerimiz ve davamız için de mücadele etmenin yollarını bulmalıyız.

Zor bir şeyden bahsediyorum gibi geliyor size sanırım. Ama değil. Bunu test ediyorum şu anda.

#Türkiye
#Doğa