İsrail’in küstah açıklaması hepimize dokundu. Uzun süre kriz yaşadığı, ilişkilerini kestiği ülkeye karşı bu denli fütursuz, diplomasi dilinden uzak ve şımarıkça açıklama yapması aslında İsrail’in ruh halini yansıtıyor.
Burada bizim kendimizi gözden geçirmemiz gereken bir durum var. Ama önce İsrail’in tutumuna bakalım.
Açıklamanın bir kısmı şöyle:
Kudüs’ü yalnızlaştırmak, ‘Müslümansızlaştırmak’ ve Mescid’i Aksa’yı kapatmak için cüretkar eylemlerinden, İsrail’in kendini çok rahat hissettiği belliydi. Arkasına yine Amerika’yı almış, tüm dünyaya meydan okuyor.
Beni en çok etkileyen ve üzen şey ise, ülkemizin camdan bir eve benzetilmesidir. Uzun süredir Türkiye’yi kırılgan ve her an yıkılmaya müsait bir ülke olarak gösteriyorlar. Bunu da İsrail başta, ABD ve Avrupa kamuoyu yapıyor.
İsrail bu açıklamayla bizim damarımıza bastı. Duygularımız kabardı. Öfkemiz arttı. Osmanlı dönemine olan saygımız ve özlemimiz öne çıktı. Duygusal konuşmalar yapıp, sloganlar atıp, öfke patlamaları yaşayabiliriz.
Bu durumu değiştirir mi? Hayır.
Neden ülkemiz camdan bir ev olsun ki? Bunu bir “Yahudi oyunu”, “İngiliz siyaseti” olarak tanımlayıp işin içinden sıyırılmak kolay. Zor olanı, özeleştiri yaparak, yanlışlarımızı düzelterek, İsrail’in ağzının payımı vermektir.
Kimse bizim yaşadığımız sıkıntıları, acıları, zorlukları anlamıyor diye hayıflanmak beyhude. Darbe geçirmiş bir ülkenin sorunlarını anlamayı, darbeyi örtülü destekleyen birilerinden beklemek hata.
Burada bir açmaza düşüyoruz işte. Onlar bizi anlamıyor ve eleştiriyor diye, yanlış uygulamalarımızı, hatalarımızı düzeltmemek olmaz. Onlar ne diyecek diye değil, biz nasıl kale gibi oluruz diye sormalıyız.
15 Temmuz’dan sonra milletin birlik ve beraberliği konusunda sorunlar yaşıyoruz. Bu gerçeği ısrarla görmek istemeyenler, topu İsrail’e, Almanya’ya, Amerika’ya atıyor. Oysa onlar bir darbeyi destekleyebilir ama bizim birlik olmamızı engelleyemezler. Tıpkı 15 Temmuz gecesi gibi.
O zaman kale surları gibi sağlam bir toplum yapısı kurmak için ne yapıyoruz? Bu soruyu en başta iktidarın, sonra da muhalefetin ve sonra hepimizin tek tek kendine sorması gerekir.
Bu ülkenin yaşadığı coğrafyada ayakta kalabilmek ancak kale gibi sağlam olmakla mümkündür. Her yanımızdan taş atılıyorsa, kurşun yağıyorsa, bomba patlıyorsa buna dayanıklı yapılar kurmak zorundayız. Bu da ancak kale duvarı gibi sağlam, kale kapısı gibi güçlü bir toplumla mümkün olur.
Toplumu ayrıştırmak bir yana, AK Parti kendi içindeki insanlarını küstürecek, dışlayacak, ötekileştirecek medya ve siyaset diline bile ses çıkarmıyor. Bunu gerçekten anlamıyorum, anlamlandıramıyorum.
İktidar çevrelerinin toplumun kılcal damarlarında yaşanan değişimi, huzursuzluğu gördüğünden emin değilim. Bu huzursuzluk AK Parti muhaliflerinde değil, ana damarı oluşturan kadrolarda bile görülüyor. Bunu fark etmemeleri ciddi eksiklik.
Camdan evlerde oturmak istemiyoruz. Kale gibi sağlam bir ülkede yaşamak istiyoruz. Bizim payımıza düşen şey nedir?
Susmak mı? Her yanlışı onaylamak mı? Her politik hatayı kabullenmek mi?
Ya da muhalefetin yaptığı gibi, AK Parti’nin her yaptığına ve söylediğine karşı çıkmak mı? Erdoğan muhalefeti yapacağım diye, İsrail’in bile eleştirilerini savunmak mı?
İkisi de değil.
Şu soruyu sorma cesareti olanlar bir adım öne çıksın:
Samimi olarak kale gibi bir ülke inşa etmek isteyenlerin, aklı selimle, vicdanla, akılla, strateji, bilgi ve iyi niyetle ortaya çıkması gerekir. Konuşmalıyız, tartışmalıyız.
Bunu geleceğimiz için yapmak zorundayız.
Yoksa camdan evlerde oturuyoruz zannıyla ülke saldırılardan kurtulamaz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.