AK Parti’nin kendini üzerine inşa ettiği bir temel vardır. O temelin, tüm yapıyı ayakta tutan ana kirişleri, kolonları vardır. Buna kuruluş felsefesi denir.
AK Parti bunu “3 Y” olarak tarif eder.
1. Yolsuzluk
2. Yasaklar
3. Yoksulluk
Ak Parti, bu üç sorunla mücadele etmek için var olmuştur. Bizi AK Partili yapan, Erdoğan’ın peşinden sahalara sürükleyen de bunlarla kavga etmesidir.
Ülkenin % 50’si de bu üç kronik hastalıkla mücadele ettiği için Erdoğan’ı desteklemiştir.
Şurası kesindir ki, AK Parti bu üç sorunla mücadele ettiği sürece, milletin gönlündeki yerini koruyacaktır.
Eğer AK Parti bu üç hastalıkla mücadele etmeyi bırakırsa, işte o zaman kendini inkâr etmiş olur.
İşte o zaman AK Parti’yi bizim gönlümüzde eşsiz bir yere oturtan o duygu kaybolmuş olur.
Erken seçim kararı alındığından beri, ‘İYİ Parti seçime girecek mi, girmeyecek mi?’ tartışması, bana bu konuları düşündürdü.
Doğrusu, AK Parti eliyle İYİ Parti’nin seçimlere girmesinin engellendiği iddiası (ki buna iftira demek istiyorum) bile beni çok rahatsız etti.
Bu, eski rejim kırıntılarının, eski Türkiye’nin, milletten kopan siyasetçilerin, beceriksiz politikacıların aklına gelecek, utanç verici bir yöntemdir.
Bunu en son Erdoğan üzerinde denediler. Belediye başkanıyken hapse attılar, seçim kazanmasına rağmen milletvekili olamadı ve Başbakan yapmadılar.
Bunu hukukla değil, kanunlara işkence yaparak, zorlayarak gerçekleştirdiler.
Ama hepsi beyhude uğraşlardı.
Yasaklarla bir hakikatin engellenemeyeceği, gerçeğin örtülemeyeceğinin en güçlü ispatı, Erdoğan’ın kişisel hikayesidir.
AK Parti, dogmatik rejim taraftarlarının yasaklarıyla mücadele ederek bugünlere geldi.
Şimdi kanunlardaki bazı düzenlemeleri bahane göstererek İYİ Parti’nin seçime katılamayacağı tartışması, o günleri yeniden canlandırdı. Bu, yeniden kanunu zorlayarak siyasetin kötü emellerine kurban etme çabasıdır.
Esasen İYİ Parti ve Genel Başkanı Meral Akşener’i siyasi bir rakip, korkulacak bir alternatif olarak görenlerin tevessül edeceği bir şeydir bu yasaklama.
Aslında AK Parti’yi zorlayacak bir rakip olsa da İYİ Parti’yi yasaklamak utanç verici bir çaba olur.
Bunu böyle düşünenler varsa, tenezzül edenler varsa, bilin ki bunlar eski Türkiye’nin son kalıntılarıdır. Bunun karşısına ilk dikilmesi gereken de AK Parti’dir.
Çoğu fikirlerine ve tutumuna katılmıyorum İYİ Parti’nin. Ancak çeşitli zorlamalarla, kanun kılıflıyla yasaklanmasına da karşıyım.
AK Parti bu konuda açık şekilde taraf tutmalı ve tüm siyasi hayatı boyunca yasaklarla mücadele etmiş bir siyasi hareket olarak bu sorunu çözmelidir.
Tıpkı partilerin savcılar, hakimler eliyle kapatılmasını önleyen kanuni düzenlemeleri yaptığı gibi, bu konuda da inisiyatif almalı ve gereken adımı atmalıdır.
Eğer AK Parti, İYİ Parti’nin seçime girmesini engelleyecek (varsa) kanuni sorunları ortadan kaldırır ve ‘biz siyasi partilerle halkın karşısında, meydanlarda ve sandıkta mücadele ederiz, yasaklarla değil’ derse, işte o zaman İYİ Parti’nin sonu gelmiş olur.
Yok eğer eski Türkiye kalıntılarının aklına uyar, bu konuda sessiz kalırsa, o zaman İYİ Parti’yi büyütür, bu seçimde olmasa da bir dahaki seçimde, yerel seçimde güçlü bir siyasi parti haline getirmiş olur.
Fakat daha önemlisi şudur:
AK Parti yasaklarla mücadele etmeyi bırakırsa, kendini inkâr etmiş olur.
Ben AK Parti’nin kendini inkâr edeceğine asla inanmıyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.