Uzak geçmişten başlayarak 29 Ekim 1925 gecesine gidelim. O gece, çiçeği burnunda Türkiye Cumhuriyeti, “Cumhuriyet Balosu” isimli bir nümayişle kutlamıştı ikinci yaşını. Çankaya’da yollar henüz şose yahut Arnavut kaldırımı olmadığı için memleketin hanımefendileri, çamurlara basmamak için eteklerini kaldıra kaldıra yürümüşlerdi balo salonuna. Ayakları çamurluydu, fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bundan sonraki yönünün ne olacağını belirlemek için gayretleri tamdı.
Haksızlık etmeyelim. Adına “Türk modernleşmesi” dediğimiz sakillik biçimi cumhuriyetle ortaya çıkmış değildir. Donizetti Paşa’nın mehteri yasaklamasından bu yana tuhaf sembollerle, enteresan uygulamalarla yoluna devam etmiş bir garip süreçtir. Ben bunu “Türk modernleşmesi naylon çorap giyme özgürlüğüdür” cümlesiyle izaha yatkınım.
Sürekli semboller üzerinden bir modernleşme kovalamıştır hem son dönem Osmanlı, hem de genç Türkiye Cumhuriyeti. Meseleyi şapkaya, pantolona, sakala, başörtüsüne, tabelaya indirgemiş ve tabiri caizse geviş getirerek “biz var ya biz, acayip moderniz biz” diyerek on dönüm bostanında mutlu mesut yaşamıştır.
O esnada tüm dünyada adına “modernlik” dediğimiz şey bilimsel gelişmeyle, kalkınmayla, yenilenmeyle temayüz etmektedir. Söz gelimi “lojistik kolaylığı” bir modernlik göstergesidir bütün dünyada fakat bizim tosuncuklar 80 yıl boyunca yan gelip yatmış; milleti yolsuz, tren istasyonsuz bırakmış ama ne baloları aksatmış ne de sakalı, başörtüsünü, pantolonu, şapkayı tartışma konusu olmaktan çıkarmıştır.
Yanlış başlayan yanlış devam etmiş, modern olmak sadece “modern görünmekle” ilgili bir husus olarak kodlana gelmiştir güzel memleketimizde.
Hayır, bunları modernleşmeye inanan biri olarak değil, tam tersine modernleşmeye hep kuşkuyla bakan biri olarak yazıyorum. Bence mesela dünya fazla kalkınmadan batacak bir gezegendir ama bu bahsi diğer.
Bunları şundan yazıyorum. Türkiye’de modernleşme diskurunu kimselere bırakmayan Kemalist ideoloji bu hususta sadece tuhaf bir şekilcilik ve bariz bir ikiyüzlülük üretmiştir. Milleti değil sadece “yurttaş”ları bile sevseler 80 yılda memleket için bir şeyler üretmek için çırpınırlardı. Ancak açık konuşmak lazım: Kemalizm’in üretmeyi başarabildiği tek şey askeri darbeler ve millet aşağılamasıdır, bir gram fazlası değil.
Hatırlayalım Kemalizm’in kalesi CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin canlı yayındaki sözlerini. Ne diyor: “Cumhurbaşkanı seçilirsem yerli otomobil projesini durdururum zira otomobil teknolojisi çok eskidi, devir artık bilgi teknolojisi devri.”
İnce’nin “bilgi teknoljisi”nden anladığının “e-ticaret” olduğu garabetini pas geçerek söyleyelim. 80 yıl boyunca memlekette taş üstüne taş konulmamasının tek sebebi işte bu kafadır. Bu kafa, bizi yoksulluğumuza, alın yazımıza terk etmiş kafadır.
Yahu sormazlar mı adama? Nuri Demirağ’ın “yerli uçak üretme” projesi nasıl akamete uğradı? O sırada memleketi kim yönetiyordu? Sormazlar mı adama? İtalyanlarla ortak uçak üretme projemiz imza aşamasında iptal edildiğinde kimler iktidardaydı? Sormazlar mı adama? Devrim otomobilinin üretimini kim, niçin durdurdu?
Senelerce “kendi otomobilimizi üretmemiz lazım” cümlesine montaj sanayinin baskısıyla nasıl “olmaz öyle şey efendim, değil kendisini vidasını yapamayız otomobilin” cümlesiyle kimler nasıl karşı koydu?
Muharrem İnce haklı… Otomobil teknolojisi artık eski bir teknoloji. Türkiye’nin şimdiye kadar bir değil birkaç yerli otomobili olmalıydı. Sadece İHA ya da SİHA değil, yerli uçak da yapmalıydık. Fakat işte Muharrem İnce ve benzerleri sürekli “yapamayız efendim, yaptırtmazlar” diyerek naylon çorap modernleşmesi sanallığıyla memleketi “geri bıraktılar.”
Şimdi bıyık altı gülerek “otomobil teknolojisi eski” diyorlar ya. Cesedin başında, elindeki bıçağı unutarak, “vallahi ben öldürmedim” diyen katile benziyorlar bu halleriyle.
Yerli otomobil de yapacağız, yerli uçak da, helikopter de, çip de. İnce ve benzerleri de sürekli takacak kulp arayacak bu projelere. Muharrem İnce’nin de benzerlerinin de büyük çaresizlikleri budur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.