Katil aynı, intikam belli

04:0014/01/2024, Pazar
G: 14/01/2024, Pazar
İsmail Kılıçarslan

Geçen hafta Simav’daki Filistin konulu konferansımın sonunda 15 yaşında bir Müslüman Türk kızı, salondaki herkesin aslında sormak istediği ama çok çeşitli gerekçelerle sor(a)madığı o soruyu, çocukluğun pür masumiyeti ve fıtratın tertemiz haliyle soruverdi: “Hocam, bu anlattıklarınız böyleyse niçin İsrail’e savaş açmıyoruz? Ordumuz mu yetersiz, ülkemiz mi güçsüz?” Boş verin siz “niçin İsrail’e savaş açmıyoruz?” sorusunu duyduğunda bile ayılıp bayılacak insanların bu konuda kuracağı cümlelere. 80

Geçen hafta Simav’daki Filistin konulu konferansımın sonunda 15 yaşında bir Müslüman Türk kızı, salondaki herkesin aslında sormak istediği ama çok çeşitli gerekçelerle sor(a)madığı o soruyu, çocukluğun pür masumiyeti ve fıtratın tertemiz haliyle soruverdi: “Hocam, bu anlattıklarınız böyleyse niçin İsrail’e savaş açmıyoruz? Ordumuz mu yetersiz, ülkemiz mi güçsüz?”

Boş verin siz “niçin İsrail’e savaş açmıyoruz?” sorusunu duyduğunda bile ayılıp bayılacak insanların bu konuda kuracağı cümlelere. 80 yıldır Müslüman, 40 yıldır Türk kanı akıtan İsrail ile niçin savaşmadığımızın cevabını samimiyetle verebileceğimiz bir düzlemimiz var mı, bir mazeret kaldı mı elimizde, onu söyleyin bana.

Doğru okudunuz evet. İsrail, tam 40 yıldır Türk kanı akıtıyor. Tam 40 yıldır, emperyalizmin mayın eşekliğini yapan PKK üzerinden askerlerimizi katlediyor.

Hiç numara yapmadan söyleyeyim. Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde 9 askerimizi şehit eden örgüt “Kürtlerin hakkını savunan bir organizasyon” değil, Müslüman Kürt çocuklarını İsrail’in köpeği haline getiren bir Mossad organizasyonudur. Bu böyle olmasaydı, yani PKK isimli mayın eşekleri topluluğu İsrail’in köpeği değil de gerçekten Kürtlerin haklarını savunan bir organizasyon olsaydı Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir şey için olmasa bile “memleketin maslahatı” için bu organizasyonla barışmanın bir yolunu bulur, bu meseleyi bir şekilde hallederdi.

Daha önce yazdım, yine yazayım. Türkiye’de PKK terörünü bitirmeye en çok yaklaştığımız “çözüm süreci”ni bizatihi İsrail tarafından (da) sevk ve idare edilen iki örgüt, PKK ve FETÖ, el birliği ile dinamitledi.

Türkiye’nin “terörden arındırılmış bir coğrafya” olması en çok İsrail’in işine gelmez. Çünkü, sapkın itikatları gereği “Büyük İsrail” haritasını hayata geçirmenin kıyametin kopmasının tek yolu olduğunu düşünen Siyonistler, bizden talep ettikleri 22 şehir için teröre muhtaç şimdilik.

Durumun “bu netlikte” olmadığını düşünenler varsa ya ahmaktır ya hain. Ve Türkiye’nin ahmaklarla, hele hele hainlerle alabileceği bir yol kalmadığını da çok açık şekilde anlamamız, idrak etmemiz gerekiyor.

Gazze’de, Yemen’de, Pençe-Kilit bölgesinde katilin adı da, kimliği de aynıdır. Türkiye’nin etrafının çevrilmesi, Türkiye’ye Büyük İsrail konusunda diz çöktürülmesi, Türkiye’nin teslim alınması temel hedeflerden biridir İsrail ve İsrail’in bin türlü yöntemle elinde tuttuğu emperyalist destekçileri açısından.

Suriye meselesinin kısa sürede çözülüp Suriye’de Sünni çoğunluğun makul bir geçişle iktidara ele geçirmesine engel olanların da, Irak’ta işlerin yoluna girmesini istemeyenlerin de, Yemen’i mezhep ve aşiret temelli olarak karıştıranların da, Lübnan’a asla huzur vermeyenlerin de ajandasını İsrail belirlemekte, yol haritalarını İsrail ve emperyalist uşakları çizmektedir.

İşte dünden beri konuşuluyor. Bu hava şartlarında PKK isimli mayın eşeği topluluğunun o askerlerimizi şehit edecek operasyonel gücü yok. PKK poşisi takmış İsrail askerleri de, paralı Amerikan itleri de, İsrail’in dünyanın dört bir yanından maaşa bağladığı eli kanlı katiller de yapmış olabilir bu baskını.

Türkiye’nin asıl büyük talihsizliği, düşman şurada, tam karşımızda dururken asıl düşmanın kim olduğuna dair saptırma yapmayı politika üretmek olarak gösteren İsrail kuklası faşistlerle; “Suriye’de, Irak’ta ne işimiz var? ” diye sormayı marifet bilen ana muhalefetle; bölgesel hedefleri İsrail ile birebir örtüşen İran’ın arka bahçesi haline gelerek elindeki mirası çarçur eden siyasi partilerle falan da uğraşmak zorunda kalışıdır.

O soruya o salonda cevap veremedim doğru düzgün. Burada vermiş olayım. Ne ülkemiz yetersiz ne ordumuz güçsüz. İçimizdeki ahmak ve hainleri de belli ki bir hizaya sokamayacağız. İsrail’in ajandasıyla hareket etmeye devam edecekler. Dolayısıyla İsrail ile, bizimle açıktan savaşan İsrail isimli terör organizasyonu ile savaşmamak için hiçbir gerekçemiz yok. 80 yıldır Müslümanları, 40 yıldır Türk insanını katleden bu kötülük organizasyonuyla savaşmıyor oluşumuzun anlamlı hiçbir cevabı kalmadı elimizde. Belki topyekûn, belki kısmi, belki vekâletle… O savaş yaklaşıyor ve olmak zorunda.

Bu aşamada “adamlar çok güçlü yaaa” diyenin de ağzına fırın küreğiyle vurmak gerek. Adamlar çok güçlüyse verelim madem Erzincan altından Hatay ucuna kadar olan topraklarımızı. “Yurtta sulh cihanda sulh” öyle bir şey değil ulan. Vallahi değil. Ayrıca adamlar güçlü falan da değil. Her geçen gün daha da zayıflıyorlar. Ve böyle giderlerse, bu yaptıklarını yapmaya devam ederlerse dünyanın dört bir yanındaki vicdanlı insanlar sokaklarda elleriyle boğmaya başlayacak Siyonistleri. Kör müsünüz?

#Filistin
#İsrail
#FETÖ
#PKK