İngiliz Yahudi medeniyetinin ölümü kimin eliyle olacak?

04:0027/07/2024, Cumartesi
G: 27/07/2024, Cumartesi
İsmail Kılıçarslan

“İngiliz-Yahudi medeniyeti” tanımı malum, büyük düşünürümüz, rahmetli Teoman Duralı’nın kavramsallaştırdığı bir tanım. Meraklısı mutlaka okumalı hocanın “Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti” kitabını. Duralı çok temel bir soru sorar bu kitabında: “Bugün, dünyayı ve insanlığı sarmış dev sorunların halledilmesi için elzem gözüken çağdaş İngiliz-Yahudi medeniyetine seçenek oluşturabilecek yeni bir medeniyet biçimini ortaya çıkarmanın zihni ve maddi zemini var mıdır?” Netanyahu kasabının ABD Kongresi’nde


“İngiliz-Yahudi medeniyeti” tanımı malum, büyük düşünürümüz, rahmetli Teoman Duralı’nın kavramsallaştırdığı bir tanım. Meraklısı mutlaka okumalı hocanın “Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti” kitabını.

Duralı çok temel bir soru sorar bu kitabında: “Bugün, dünyayı ve insanlığı sarmış dev sorunların halledilmesi için elzem gözüken çağdaş İngiliz-Yahudi medeniyetine seçenek oluşturabilecek yeni bir medeniyet biçimini ortaya çıkarmanın zihni ve maddi zemini var mıdır?”

Netanyahu kasabının ABD Kongresi’nde alkışlanan konuşmasının ardından yeniden geldi bu temel soru aklıma. Dünyanın bugün geldiği “sürdürülemez nokta”yı aşabilmek için yapılması elzem olan şey elbette İngiliz-Yahudi medeniyetini bir daha belini doğrultamayacak şekilde yok etmek, orası kesin. Fakat sorumuz şu: Nasıl?

“Nasıl?” için elimizde bazı veriler var. Onları bir didikleyelim.

Birincisi ve en önemlisi, ABD Kongresi’ndeki tiyatronun dünyadaki karşılığı meselesi. Yahudi, Hıristiyan, Müslüman, Hindu ve diğer inanışlardan Siyonistleri bile büyük oranda ikna edemeyen bu tiyatro bize Gazze sürecinin başından itibaren ortaya çıkan gerçeği bir kez daha gösterdi. Dünya sakinleri artık belli belirsiz bile değil açıktan anlıyor ve hissediyorlar ki bu açık zulüm düzeneği yoluna devam edemez. Fakat biliyoruz ki anlamak başka, harekete geçmek başka.

Açık konuşmak gerekirse “nasıl”ı cevaplamak için elimizdeki tek olumlu gerçeklik de işin burasıdır. Dünyanın yönetimi konusunda hemen hemen hiç karşılıkları olmayan milyarlarca insanın “değişim talebi” yani.

İngiliz-Yahudi medeniyetinin en büyük başarısı malumdur ki hiçbir boşluğa izin vermeyen bir “big brother” düzeneğini kurup işletmesidir. Bugün dünyada finans ve küresel kültür endüstrisi başta olmak üzere İngiliz-Yahudi medeniyetinin tasallut etmediği herhangi bir alan yoktur. Dünyada yerleşik faiz ve sermaye düzeni, bu tasalluttan en çok payı alan kalemdir. Böylelikle aslında parasını ve geleceğini bu düzeneğe teslim etmiş ülkelerin tamamı bu big brother düzeninin devamının mecburi savunucusu durumundadırlar. Petro-dolarlarının tamamı ABD ve İngiliz bankalarında kuzu gibi yatan Körfez ülkeleri için de böyledir durum, çok zengin Japonya için de böyledir, bir sürü başka ülke için de böyledir.

Dahasını da söyleyelim. Muktedir olma güçlerini büyük oranda İngiliz-Yahudi medeniyetinin varlığına ve desteğine borçlu olan iktidarların da bir şey yapma şansları yoktur, olmayacaktır.

Hadi dahasını da söyleyelim. Rusya, Çin hatta İran ve Türkiye gibi ülkeleri de bu İngiliz-Yahudi medeniyetinden ayrı ülkeler olarak tasavvur edemeyiz.

O halde “nasıl” sorusuna vereceğimiz ilk olumsuz cevap şu olsun: “Mevcut ülkelerin mevcut yönetimleriyle değil.”

Kısaca olumsuz cevapları sıralamaya devam edelim: “Halkla ilişkilerle değil, konvansiyonel ya da dijital medya eliyle değil, düşünsel bir mücadeleyle değil, lider kültleri etrafında toplanarak değil…”

Şimdi burada bir duralım ve şunu şöylece tekrar soralım: “Bütün bu değillere rağmen dünyanın yoluna devam edebilmesi için İngiliz-Yahudi medeniyetinin yok edilmesi gerekiyor. O halde nasıl?”

Aslında cevabın kendisi bizatihi soruyu mündemiç. Dünyanın yoluna devam edebilmesi için yapılması gereken şey topyekûn bir huruç hareketi. Bu kuşatmayı yarabilmek için “değil” dediğimiz enstrümanlar da dahil olmak üzere her yolu deneyerek bir huruç hareketi. Aslına bakarsanız “apokaliptik bir savaşa tutuşmak” yani.

Boykotla, kurşunla, parayla, füzeyle, iktidar değişimleriyle, halkla ilişkilerle, düşünsel mücadeleyle, topla, medyayla, tankla, çıplak ellerimizle, cephe savaşıyla, göğüs göğüse mücadeleyle, süngüyle, yaralanarak, ölerek, öldürerek.

Şimdi bana “ne yapıyorsun be adam, ne diyorsun?” diye soranlara da şu kadarını söyleyeyim: “Sana demiyorum. Senden de benden de artık hiçbir cacık olmayacağını, İngiliz-Yahudi medeniyeti dünyanın sonunu getirirken kılımızı bile kıpırdatmayacağımızı adım gibi biliyorum. Bu yazıyı, çocuğun ve çocuğum için yazıyorum. Onları bekleyen çok daha sert mücadelede yapmaları gerekenden sakınmasınlar diye yazıyorum bunları. Ellerine tüfek almaktan çekinmesinler, boykota devam etsinler, bilinçlerini diri tutsunlar, doğru düzgün insanların iktidar olması için çabalasınlar, zulüm hakkında konuşmaya devam etsinler, İngiliz-Yahudi medeniyetinin can düşmanları olduğunu bilsinler diye. Dünyaya dair bir umutları olacaksa bunu -bizim tam aksimize- elleriyle hak etmeleri gerektiğini iyice bellesinler diye.”

Bizden bu saatten sonra olsa olsa ya liberal bir salatalık, ya köyde alacağı arsaya küçük bir ev kurma hayali kuran bir EYT’li ya da en akla mantığı uygunu olarak bardak olur olsa olsa. Fakat yine de dünyaya borcumuzu çocuklarımıza İngiliz-Yahudi medeniyetini yok etme ödevini aşılayarak ödemeyi deneyebiliriz.

Biz yaralı bilinçlerimizle kaybederken çocuklarımızın tertemiz bilinçleriyle kazanmalarını umabiliriz. Hiç olmazsa bunu yapabiliriz.

Böylece “nasıl” sorusuna bir cevap bulduk zannediyorum: “Süreklilikle.”

Tıpkı İngiliz-Yahudi medeniyetinin dünyayı ele geçirirken yakaladığı sürekliliğe benzer bir süreklikle öldürebilir, yok edebiliriz onları.

#ABD
#İsrail
#İngiltere
#Toplum
#İsmail Kılıçarslan