Türkçenin büyülü kelimesidir gönül. TDK’ya göre “duyguların kaynağı, içeri, yürek” demek. “Könül” aslında. Nazal “-n” ile sanırım. Yürekten mecaz, “kög” kelime-sinden türeme. “Kög” şarkı demek. Yani şöyle diyebilirim pekâlâ: “Türkün şarkısı gönüldür.”
Derler ki “gönül, başka dillerde karşılığı olmayan bir kelime.” Bu bilgi yanlış ama hakikate temas eden muhteşem bir yanı var. Gönül, bizim için başka hiçbir dilde karşılığını bulamaz, bulabilemez. Denebilir ki gönül sadece bizde vardır ve gönlümüzü put sanıp da kırarlar bizim.
“Anı hoş tut garibindir efendim işte biz gittik / Gönül derler ser-i kûyunda bir divanemiz kaldı” yani “biz gidiyoruz gitmesine de semtinde, mahallende gönlümüzü bıraktık, ne olur onu bari hoş tut” diyen adamın mahlasının Hayalî olması kaç puandır peki?
Hocaların hocası Cemal Kurnaz’a dayayalım kulağımızı: “Gönül hırsız, esir, mahpus, bağlı, berdâr olarak da ele alınır: “Bugün berdâr eder dil-ber giriftâr Ahmed’in gönlün / Anunçun zülfü çengâlin eder geh doğru gâh eğri” (Ahmed Paşa). Sevgilinin zindana benzeyen çene çukuruna düşen gönül böylece mahpus olmuş veya darağacına çekilmiştir: “Şol gönül kim göricek zülfünü cân etti fedâ / Ermedi dârda Mansûr onun pâyesine” (Hayalî Bey). Gönlün Hz. Yûsuf ve Hallâc-ı Mansûr’a benzetilmesi de bu münasebetledir.”
Divan edebiyatında ahval böyledir. Gönül sevgiliye düşendir, hastalıktır, esarettir, mahpusluktur. Gönül hastalık ise çare yârin dudağıdır. Ol sebeple işittirilir yâre ki belki yar imana gelir de sünnet olduğu üzere hasta ziyaretine gelerek bir buse ile iyileştirir gönlü.
Yani ki gönül âşıktadır ve aşk gönüldedir. Yani ki aşığın gönlü puttur ve maşuk eline bir balta alıp aşığın gönlünü put zannederek yer ile yeksan eder onu. Amma ki aşığın gönlü bir kerecik kırılanda aşığın gönlünü kırana insan ve cin taifesi lanet edebilir ki Allah esirgeye. Amma ki aşığın gönlü aşk ile yanıp dururken dahi âşık istemez ki maşukunun ayağına bir dikencik bata.
Derler ki gönlü kırılanın üzerinde kalan o kırgınlıkladır cümle yazı çizi işleri. Bir kez gönlü kırılanın derdini söylemekten gayrı emi yoktur. Dilini eline alıp çığırmaktan başka deva bulamaz. Derler ki şiir dahi, türkü dahi, feryat dahi gönüldendir. Ol sebepledir ki iyi feryat da, iyi şiir de, iyi türkü de her düzü her dağı aşar ve ta gelir de gönle dokunur, gönlün telini titretir. Derler ki ondandır Neşet’in bozulması insanoğ-lunun gül benzini sarartır, sararıp soldurur ki eyvah.
Şol işin hikmetine kalem üşürdük amma bir de irfanı var öyle ya. Şairin “şu benim divane gönlüm yine hubdan huba düştü” dediği hani. Aşka düşüp yandıkça “aşkımı artır” diye dua eden divanelerin gönlü var bir de. Yolun aslı da esası da oradan gider amma hayıf ki ne bende anlatacak takat, ne sende duyacak kulak var işin orasını. Gönülsüzsün çünkü. Gönülsüsüz. Çünkü unuttuk baktığımız nesneye de baktığımız kimesneye de gönül gözüyle bakmayı. Ve dahi unuttuk gönül almayı, gönül vermeyi, gönül çelmeyi, bir gönle girmeyi. Gözümüz gönlümüz tok olmayınca gönlümüz şenlenmiyor da ondan. Ne alçak gönüllüyüz artık ne bir kimse ardımızdan “gönlü bol adamdır” diyor bizim için. Can-ı gönülden gönlümüzdekini açmayı unuttuğumuzdan mıdır nedir gönlümüz dar, benzimiz sarı. Üstelik kimseyi gönülden çağırmıyoruz ki sararan benzimize şifa olmaya gele.
İrfan dilinde gönül ülkedir malumunuz. Uçsuz bucaksız bir ülkedir ve tek bir padişahı vardır o ülkenin. Kurtuluş ise ol Padişah-ı Penah’a gönlünü raptedip teslim olmadadır. Bunun lamı var zannedersen aldanırsın. Lamı olmadığı gibi cimi dahi yokdurur.
Yunus’a ver kulağını da gönül ülkesinden haber etsin sana: “Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise / Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise / Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar / Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise”
İç ile dışı, zahir ile batını, var ile yoku bir etmektir gönül ülkesinde mutluluğun anahtarı. O anahtar ki ne açmadık kapı bırakır ne kilitlemedik sır. Sonunda dersin ki “ballar balını buldum, kovanım yağma olsun.”
Eh, şöyle diyelim madem: Gönlünüz mamur, vaktiniz bereketli, ömrünüz hayırlı olsun. Kimse gönlünüzü put sanıp da kırmasın. Kimse bir gönle girmeyi başaramadan cennete girme hayali kurmasın.
Yunus bitirsin sözü: “ Gönül Çalab›ın tahtı, Çalap gönüle baktı / İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise / Sen sana ne sanırsan ayruga da onu san / Dört kitabın manası budur eğer var ise.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.