Suçlamadan, ötekileştirmeden meydana kulak kesilmek

00:002/06/2013, Pazar
G: 6/09/2019, Cuma
Işın Eliçin

Taksim Meydanı"ndaki düzenlemeye ve Gezi Parkı"ndaki ağaçların kesilmesine karşı tepkilerini şiddet içermeyen yöntemlerle dile getiren; alanda kalarak pasif bir şekilde uygulamaya direnen insanlara karşı büyük bir tahammülsüzlükle, ölçüsüz bir şiddet uygulandı.Tabii ki sadece ağaçlar değildi mesele.O alanda toplanmış insanlar, yaşam alanlarını ve yaşam biçimlerini ilgilendiren konularda karar alma süreçlerinden dışlanmış oluşlarına tepkiliydiler; duymazdan gelinmeye, yok hükmünde sayılmaya...Haksız

Taksim Meydanı"ndaki düzenlemeye ve Gezi Parkı"ndaki ağaçların kesilmesine karşı tepkilerini şiddet içermeyen yöntemlerle dile getiren; alanda kalarak pasif bir şekilde uygulamaya direnen insanlara karşı büyük bir tahammülsüzlükle, ölçüsüz bir şiddet uygulandı.

Tabii ki sadece ağaçlar değildi mesele.

O alanda toplanmış insanlar, yaşam alanlarını ve yaşam biçimlerini ilgilendiren konularda karar alma süreçlerinden dışlanmış oluşlarına tepkiliydiler; duymazdan gelinmeye, yok hükmünde sayılmaya...

Haksız bulabilirsiniz, yanlış bulabilirsiniz ama bu seslerini şiddetle bastırmak için haklı ve doğru gerekçe olabilir mi?

Gezi Parkı"nın içinde yanyana gelmiş insanların muhalefetini ve kollektif dayanışma duygusunu kendi siyasi hesaplarına tahvil etmek, provoke etmek isteyenler de vardı. Evet.

Ama bu da uygulanan orantısız şiddeti, gösterilen tahammülsüzlüğü mazur gösterebilir mi?

Cuma akşamı Taksim"deydim. Farklı ideolojik grupların da içinde yer aldığı ama en önemlisi ideolojisiz yahut da şucu, bucu olmayan insanların da biraraya geldiği, herkesin kendini kendince ifade ettiği, tümüyle sivil bir tepkinin, spontane bir şekilde sokağa taştığına tanık oldum. Evet, bu tepkiyi kendi hedefleri doğrultusunda yönlendirmek isteyenler de vardı ama başarılı olabildiklerini sanmıyorum.

Tepkilerini halen sokakta dillendirmeye devam eden insanlar bir oyuna getirilmek isteniyorsa da, bu oyunu bozmanın yönteminin şiddete başvurmak; o alandaki herkesi itibarsızlaştıracak şekilde "şucu bucu" ilan etmek olmadığını

görmek gerek.

Üstelik sadece Taksim"de değil, başka semtlerde ve başka şehirlerde de insanlar sokağa çıktılar. Şimdi öfkelenmek, inatlaşmak yerine öncelikle tansiyonu düşürecek yaklaşımlara, sağduyuya ihtiyaç var. Orta vadede ise karar alma süreçlerine daha doğrudan katılımı sağlayacak mekanizmaları inşa etmek gerek. Bunlar öncelikle iktidarın, ve tabii muhalefetin de üstlenmesi gereken sorumluluklar.

Kaldı ki, Suriye"deki savaş artık tüm bölgeyi etkiliyor. Daha önce de yazdım, aslında olmakta olan, cephesi Suriye"den komşu ülkelere de genişlemekte olan üçüncü dünya savaşıdır. Ve savaş, şiddetten ve kutuplaşmadan beslenir. Burada da cephe açılmasına engel olmak istiyorsak, şiddetten ve kutuplaşmadan kaçınmak zorundayız. Suçlamadan, ötekileştirmeden, birbirimizin söylediklerine kulak kesilmeli, çatışarak değil müzakere ederek anlaşmayı seçmeliyiz.