PKK Suriye’de tutunabilir mi?

04:0031/12/2024, Salı
G: 31/12/2024, Salı
İhsan Aktaş

Bugünkü yazımı, AK Parti’nin kongreye giderken yelpaze genişletmesiyle ilgili ikinci yazı olarak yazmayı düşünüyordum. Ancak, Suriye’deki gelişmelerle birlikte PKK’nın akibetinin gündeme gelmesi ve kongre süreçlerine kadar vakit olacağı için, can yakıcı bu konuyu ele almanın daha sağlıklı olacağını düşündüm. Zamanı gelmiş bir fikirden daha kıymetli bir şey yoktur. Çözüm süreci, hatasıyla sevabıyla bu ülkede ortaya atılmış en kıymetli siyasi adımdı. Suriye iç savaşının varlığı, küresel emperyalistlerin


Bugünkü yazımı, AK Parti’nin kongreye giderken yelpaze genişletmesiyle ilgili ikinci yazı olarak yazmayı düşünüyordum. Ancak, Suriye’deki gelişmelerle birlikte PKK’nın akibetinin gündeme gelmesi ve kongre süreçlerine kadar vakit olacağı için, can yakıcı bu konuyu ele almanın daha sağlıklı olacağını düşündüm.

Zamanı gelmiş bir fikirden daha kıymetli bir şey yoktur. Çözüm süreci, hatasıyla sevabıyla bu ülkede ortaya atılmış en kıymetli siyasi adımdı. Suriye iç savaşının varlığı, küresel emperyalistlerin o dönemdeki gücü, bu süreci 10 yıl geciktirdi.

Ortadoğu jeopolitiği kökten değişti. Suriye iç savaşı başladığında ABD, Rusya, İran ve Esad rejimi parçalı da olsa, AB ülkelerinin her biri bölgenin etkin aktörlerindendi. Zamanın ruhu Türkiye lehine işlemeye başladı. Bugün bölgenin en etkin gücü Türkiye oldu. Bir önceki dönemin bütün aktörleri, Suriye sürecine katılmak için Türkiye’nin kapısını çalmak zorunda kalıyor.

PYD’NİN SURİYE’DE TUTUNMA ŞANSI VAR MI?

Suriye gövdesiyle birlikte sistemin bir parçası olarak İran ile ikincil bir güç olarak da hava gücü ve bütün yetenekleriyle Rusya’nın etkisinde bir ülkeydi. Bir anlamda Suriye müstakil bir devlet olamamış, Esad rejiminin ülkesi haline gelmişti.

Başta İran olmak üzere bu aktörlerin hiçbiri, Suriye’nin bütünlüğünü düşünerek düzen kurma arayışına girmediler. Özellikle İran, 20 yıldır uyguladığı ve bugün iflas etmiş olan “Komşu ülkeleri kaos içinde tutmak, İran’ı güvenli kılar” tezinden dolayı, tıpkı ABD gibi, Suriye’nin parçalı durumundan memnundu.

Suriye halkının %90’ı Sünni ve Esad rejimine karşı muhalefetten oluşmaktadır. Diktatör bir lidere sahip olan devleti Nusayrilerin de ne kadarının sevdiği ayrı bir soru işaretidir. Kanaatimce bugün Nusayriler, özgür bir ülkede yaşayacakları için bayram ediyorlardır. İran, Esad rejimi ve Rusya, Suriye halkına işgalci gibi davranarak meşruiyetlerini kaybettiler. Buna karşılık, Türkiye Suriye halkının bütünlüğü, üniter bir devlete sahip olmaları ve Suriye’nin geleceği konusunda adaletli ve hakkaniyetli bir yaklaşım sergileyerek, muhaliflerle birlikte düzen kurucu bir üstünlük kazandı.

Üç aktörün meşruiyetini kaybettiği bir ortamda, bir terör örgütü hangi saiklerle işgal ettiği topraklarda tutunabilir? Bugün Suriye’nin yeni yönetimi adına Ahmet Eş-Şara, “Kürtler, Suriye’nin asli unsurudur; bir terör örgütü tarafından temsil edilmeye ihtiyaçları yoktur” çağrısı yaptı.

Suriye’de PKK’nın işgal ettiği bölgelerin %80’inde Araplar ve Türkmenler çoğunluktadır. Elde tuttuğu bölgenin ancak %20’sinde Kürt nüfus çoğunluktadır. Bu bölgelerdeki nüfusun yarısı Türkiye’ye ve Barzani’ye sığınmış durumda ve hiçbiri PKK/PYD’nin işgal bölgesine geri dönmedi.

PKK’ya muhatap olan bölge halkı, şiddetle terörizmi yaşadıklarını, bizzat Türkiye ve Batıya göç edenler anlatıyor. Aylan bebeğin ailesi, neden PKK belası yüzünden kaçıp denizlerde boğulmayı göze aldı?

Başlangıçta ABD, DEAŞ ile mücadele için İran ve Esad’ın yol verdiği PKK’yı kendi namına paralı asker haline getirdi. Çözüm süreci sona ererken, Celal Talabani’nin, İran ve ABD’nin sözcüsü olarak PKK’ya Irak, Suriye ve Türkiye’den müteşekkil bir devlet vadetme tezi bugün hezeyan derecesine kaldı.

ABD ile Türkiye arasındaki müzakereler, PKK’dan ziyade DEAŞ üzerinden yürütülmeli. ABD yönetimi ve halkı, DEAŞ’ı organik bir örgüt olarak görüyor; varsın öyle olsun. Türkiye DEAŞ konusunda güven verdiği takdirde, PKK/PYD’nin çok da umurunda olmadığı kanaatindeyim.

PKK, Suriye’de Kürtleri kimin karşısında koruyacak? Eğer Kürtlerin bir siyasi temsili olacaksa bu durumda meşruiyeti kalmayacaktır. Yabancı savaşçısı olmayan bir ordu içerisinde yer alınması en makul olanıdır. Anadolu’da bir tabir vardır: “El atına binen tez iner”

Sayın Bahçeli’nin fitilini ateşlediği ve Sayın Erdoğan’ın güçlü bir şekilde sahiplendiği yeni süreç, Suriye’de PKK’nın kendisini feshederek demokratik süreçlere katılması sonucunu doğurabilir.

Suriye üzerinden yürütülen diplomatik adımlar devam ederken diğer yandan Öcalan ile görüşmeler şimdilik sürecin çözümüne pozitif bir destek olarak görünüyor.

Bugün, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da ve Lübnan’da düzen kurma fikri, terör örgütlerinin var olma tezinin önüne geçti. Zamanın ruhu budur. Umarız herkes bu vizyonu doğru algılar.

Türkler, Kürtler ve Araplar, geçmiş bin yılı birlikte inşa ettiler; gelecek bin yılı neden birlikte inşa etmesinler? Türkiye Yüzyılı’nın anlamı, bu değil mi? Görelim Mevla neyler.

#ABD
#PKK
#İhsan Aktaş
#Terör