Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda, gülü olan evleri parmakla gösterirlerdi. Öyle nadirdi. Şimdi yol kenarlarına bile gül dikiyorlar. İnanılmaz bir bolluğun içindeyiz. Buna karşılık, eskiden gülün manevi bir tarafı vardı. Şimdi dekorasyon malzemesi gibi bir şeye dönüştü.
Fırsat buldukça Alibeyköy semtindeki belediye fidanlığına gidiyorum. Aslında böyle yerlere gitmek, birkaç saksısı olanlar için sadece üzüntü veriyor. İthal ve yerli, aklınıza gelebilecek her türden çiçekler, ağaçlar. Hangi birini sayalım? Kekik, nane, biberiye, altın çanağı, sardunya, ortanca, lavanta, karanfil, zambak, defne… Sığla fidanı bile var. Fiyatları da uygun sayılır.
Yirmili yaşların başında, begonvil çiçeğini görmek için Büyükada’ya gittiğimi hatırlıyorum. Oraya tek gidişim odur zaten. Şimdi nereye baksak begonvil görüyoruz. En makul çiçeklerden biri oldu kendisi.
Çiçekler, rabbimizin en güzel tecellisidir. Fakat garip ve anlaşılmaz bir yere geldik. Özellikle bizim camia. Yani çoğunluğunu köy ve kasaba kökenlilerin oluşturduğu mütedeyyin kesim. Siyaset ve ticaretin dışındaki her şeyi ‘çiçek böcek edebiyatı’ diye küçümseyen, hafife alan büyük bir kitle oluştu. İnceliğin yerini kabalık alıyor.
Nihayet dergisi, temmuz sayısında oldukça faydalı bir dosya yapmış: Kuşlar, böcekler, otlar. Emeği geçen herkese teşekkür etmek isterim. İslâm Dalp, ot toplamak bahsini kaleme almış. Ben de yıllar evvel şiirini yazmıştım: Ot Toplayan Kadınlar.
Bir kuş fotoğrafçısıyla tanışmıştım. Nadir bir kuş türünün fotoğrafını çekebilmek için İstanbul’dan Hatay’a dört kez gitmiş. Nasibi değilmiş demek ki. Hâlâ o kuşun peşinde. İçimizden kaç kişi, arkadaşımızın bu çabasını anlayabilir? Ne gereği var, öyle değil mi?
İşte bu fotoğrafçıların kurduğu bir internet sitesi var. Türkiye’nin tüm kuşları. (trakus.org) Ara sıra girip bakıyorum. Nihayet, bu sitenin fotoğrafçılarından biri olan ve aynı zamanda kuş gözlemcisi Özmen Yeltekin’le kıymetli bir söyleşi gerçekleştirmiş. Okumak lazım.
***
Ağaçlara bile ideoloji penceresinden bakmaya başladık. Onları da siyasete âlet ediyoruz. Bölücü terör örgütünün yaktığı muazzam ormanlara kayıtsız kalanlar, devletin kestiği birkaç ağaç için eylem yapabiliyor. Ağaçların hakkını savunmak için kurulmuş bazı derneklerin tavrı genellikle böyledir.
Bir plan doğrultusunda ağaçlar kesilir, yeni fidanlar dikilir. ‘Orman gençleştirme sahası’ ilan edilen bölgeler olur. Sadece bugün yapılmıyor bunlar.
Yine, devletin ormanları sıkı bir koruma altına aldığını, sıkı tedbirler uyguladığını biliyoruz. Kaçak ağaç kesimi geçmiş yıllarda hayli yaygındı. Bu işi meslek olarak yapanlar vardı. Şimdi böyle bir şeye teşebbüs etmek, ileri derecede cesaret istiyor.
Son gezimizde birkaç dağ köyüne uğradık. Onca yeri gezdik. Sadece bir tane ahlat ağacı görebildim. Hepsi buharlaşmış sanki. Nedenini bölgenin yerlisi arkadaşa sordum. Cevabı: “Ormandan çam, gürgen, kayın, meşe gibi ağaçları kesmek imkânsız hale gelince, insanlar yabani meyve ağaçlarına yöneldi. Onlar henüz yasak değil.” Olan yine garibana olmuş anlaşılan.
Tabiat bir bütündür. Ağaçlar sadece görünen kısmıdır.
Toprağa çöp atan, suları kirleten, kuşları gündemine almayan, avcılığın yasaklanması için çalışmayan, çiçekten anlamayan, otları tanımayan bir kişinin sadece ağaçlara dikkat kesilmesi, şekilcilikten başka bir anlama gelmez. İsteyen üstüne alınabilir.
***
Saksı çiçekleriyle başladık, kırlarda ve dağlarda yaşayanlarıyla devam edelim.
Yaz tatillerinde köye giderdik. Köylüler salep toplamaya çıkardı. Topladıklarını ilçeye götürüp satarlardı. Yakın zamana kadar böyleydi bu. Köye son gittiğimde, yol kenarları ve ormanın belli yerleri uyarı levhalarıyla doluydu. Orkidegiller familyasından olan salep koruma altına alınmış.
Salep soğanı toplarken yakalanan kişilere son zamanlarda rekor cezalar veriliyor. Bir haber: Zonguldak’ta salep toplayan dört kişiye 240 bin lira idari para cezası kesilmiş. Suçları, biyolojik çeşitliliği tahrip etmek. Konuyla Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Müdürlüğü ilgileniyor.
Tunceli’de koruma altındaki ters lale soğanlarını alan üç kişiye 160 bin lira para cezası verildi. Görüntüleri sosyal medyaya da yansıdı. Ters lalenin bir diğer adı da Ağlayan Gelin’dir. Burada ‘ağlatan’ olmuş.
Ormanlar, nadir çiçekler ve nesli tehlikede olan hayvanlar artık devlet tarafından korunuyor. Öte yandan: Eğitim, bilgilendirme, cezai önlemler, caydırıcı tedbirler, resmi görevliler, kolluk kuvvetleri ancak bir yere kadardır. İnsanın içinde olacak.
Tabiatın manevi tarafını önce kendimiz öğrenmeli, sonra evlatlarımıza öğretmeliyiz. Topraktan uzaklaşan insanın neye yakınlaştığını iyi anlamak gerekiyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.