Salgın (COVID-19) sonrası nasıl bir dünya şekillenecek?
Ülkeler bir yandan salgınla mücadele ederken diğer yandan bunu öngörmeye, buna hazırlanmaya çalışıyor.
Tarihte ilk kez bir salgın çok kısa süre içinde, bu kadar yayıldı.
Tarihte ilk kez bir salgın, bölgesel değil küresel, ülke ayırımı yapmadan, yaşam tarzına bakmadan, zengin-fakir ayırımı gözetmeden, gelişmiş-geri kalmış ülke ayırımı yapmadan bütün ülkeleri, bütün milletleri vurdu.
Buna göre, geçmişteki salgınlar lokaldi. Buna göre geçmişteki büyük savaşlar (Dünya savaşları) bile lokaldi.
O “lokal, bölgesel” salgın ve savaşlar dünyayı dramatik biçimde değiştirdi.
Yeni devletler, yeni sistemler, yeni düzenler kuruldu.
Şimdi ne olacak? Salgın bittikten sonra, ülkeler, devletler neleri değiştirecek? Ne tür eğilimler, ne tür siyasi hareketler, ne tür devlet düzenleri, ne tür bir küresel düzen öne çıkacak?
Dünya zaten değişiyordu. Var olan küresel sistem çöküyordu. Kapitalizm, Batı emperyalizmi için tarihin sonu tartışması başlamıştı.
Coğrafi Keşiflerden bu yana dünyayı yönetenler için tarihin sonuna yaklaşılmıştı.
Nasıl bir dünyaya gidiyoruz, 21. yüzyıl neleri değiştirecek, ne tür güç kaymaları yaşanacak, hangi güçler gerileyip kimler öne çıkacak, nasıl bir ekonomik/finansal düzene geçilecek gibi temel, esaslı tartışma konuları zaten vardı.
Aslında bu eğilimler dünya genelinde ve ülkeler özelinde zaten başlamıştı. Atlantik ekseninin küresel iktidar gücü zayıflarken yeni güçler sahne alıyordu. Güç kadar zenginlik de, etkinlik de dağılıyordu.
Mesela Türkiye, kuruluşundan bu yana ilk kez “merkezi güç/ülke” olarak öne çıkıyor, bu yönde yoğun hazırlık yapıyordu. Etrafındaki çatışma haritası, cepheler inşa edilmesi hep bu yüzdendi.
Türkiye’yi durdurmak, ABD, Avrupa, İsrail ve onların bölgemizdeki ortakları için en öncelikli konu haline gelmişti. Çünkü Türkiye, bir cephe ülkesi gibi değil bir süper güç gibi hareket etmeye başlamıştı.
Salgın yeni bir dönem başlatmıyor. Başlayan, devam eden köklü değişimi, güç kaymalarını baş döndürücü bir şekilde hızlandırıyor. Durdurulamaz bir hıza, geri dönülemez bir alana yükseltiyor.
Güçlü ve zengin ülkelerin üstündeki örtü kalktı. Zaafları ortaya çıktı. Zayıf görünen bazı ülkelerin (Türkiye gibi) ne kadar dirençli, ne kadar güçlü olduğu da ortaya çıktı.
Şimdi bütün hesapları yeniden yapmanın, gerçekleri yeniden tanımlamanın zamanı işte. Korana salgını sonrası bu olacak.
Dünyada, küresel ölçekte neler olabilir? ABD ve Avrupa’da neler olabilir? Rusya’da neler olabilir? Ortadoğu’da neler olabilir? Türkiye ne yapmalı, neler yapabilir? Bu soruların cevaplarını doğru öngören, ona göre hazırlık yapan ülkeler inanılmaz bir ivme yakalayacak.
Kısa ve belki de orta vadede olabileceklere ilişkin kişisel tahminlerim şöyle:
1. Küreselleşme artık çok daha şiddetli sorgulanacak. Devletlerin içe kapanmasını, siyasi ve ekonomik savunmaya yoğunlaşmasını bekliyoruz. Belki de bu, liberal düzenin sonuna yaklaştıracak dünyayı.
2. Devletler ulus-üstü yapıları, aracı kurumları devreden çıkarıp devletten devlete ilişkiyi öne çıkaracak. Devletler daha merkezileşirken coğrafya ölçekli bloklaşmalar öne çıkacak.
3. Finansal, teknolojik, dijital ağlar şirketlerden ve çokuluslu örgütlenmelerden çok devletlerin denetiminde yürütülecek. Çok kutuplu, çok boyutlu ilişkiler ağı öne çıkacak. Devletler, küreselleşmenin sembollerine karşı savunmaya geçecek.
4. Bütün ülkeler, üretimde dışa bağımlığı en aza indirmek için olağanüstü bir çaba içine girecek. Ülkeler, kendine yeter hale gelmenin hesaplarını öne alacak, stratejik ürünler sıkı denetime tabi tutulacak.
5. İçeride dayanışma, dışarıda güvensizlik esas alınacak. Uluslar ve devletler güçlenecek küresel ağlar tehdit görülecek. Bu da, küreselleşmenin esaslı bir sorgulamadan geçeceğine işaret ediyor.
6. Biyolojik savaş, dijital savaş, biyo-terör gibi kavramlar gündelik hayatımıza girecek. Yeni siyasi, ideolojik düşünceler ve örgütlenme biçimleri öne çıkacak.
7. Çin; salgın döneminde kendini küresel liderlik koltuğuna oturtmaya çalışıyor. İnanılmaz bir soft-power atılımı yürütüyor. Bu, hem “Çin Virüsü” kavramını hafızadan silmek ve sorumluluktan kurtulmak hem de ABD ve Avrupa’nın çaresizliğinden yararlanmak, stratejik sektörlerde dünyayı domine etmek ve artık açık oynamak şeklinde kendini gösteriyor.
8. Asya’da ABD-Çin rekabeti dayanılmaz bir hal alacak. Asya’da Çin-Hindistan rekabeti sertleşecek. Avustralya, Endonezya, Filipinler, Malezya, Tayland, Japonya ve Kore’yi içeren çok geniş alanda inanılmaz bir jeopolitik güç mücadelesi başlayacak. Ortadoğu’daki güçler rekabeti, hesaplaşmasının ağırlığı Pasifik bölgesine kayacak.
9. Avrupa’da AB diye ortak amaç olmayacak. Küresel ölçekte güç çözülmeleri ve yeni hesaplaşma şekilleri AB’nin varlığını anlamsız hale getirecek. 2. Dünya Savaşı sonrasına ilişkin Alman projesinin (AB) çözülmesini izleyeceğiz.
10. AB ülkeleri, özellikle de İtalya, İspanya, Fransa, Almanya geçmiş siyasi mirasına, tarihine dönecek. Emperyal ülkeler kendi haritalarına yönelecek.
11. Ortadoğu’da, Türkiye’nin yükselişini, ABD ve Avrupa bağımlılığı ile ayakta duran ülkelerin zayıflamasını göreceğiz.
12. Yeni başlatılan Muhammed bin Selman ve Muhammed bin Zaid önderliğinde yürütülen ABD/Avrupa ile Ortadoğu’daki yeni statü projeleri çok ciddi başarısızlıklar yaşayacak.
13. Otuz yıldır gerileyen Arap dünyası, var olan rejimler ve liderlerin Batı ile girdikleri yeni tür bağımlılık ilişkisi yüzünden büyük çöküşler yaşar.
14. Salgın sonrası dünyadaki değişim, Türkiye’ye coğrafya karakterli çok ciddi çıkış, yükseliş alanları açacak. Bu, zaten başlamıştı. Bunu kırmak için bölgesel bir duvar örülüyordu. Ama artık onun bir anlamı kalmayacak. Türkiye hem Batı’da, hem Doğu’da hem de kendi jeopolitik haritasında olağanüstü bir güç inşası imkânı bulacak.
15. Atlas Okyanusu’ndan Pasifik kıyılarına kadar etkili bir siyasi dil, söylem, duruş, İslam jeopolitiğini de öne çıkaran Türkiye tarafından üretilebilecek. Bu ortak dil, 2. yüzyılın en güçlü siyasi yükselişine zemin hazırlayabilir.
16. Türkiye’de bunu kaldırabilecek güç, feraset siyasi birikim, toplumsal bilinç, teknoloji, güvenlik perspektifi elbette var. Gerekten de yeni bir dünya düzeni şekilleniyor ve Türkiye bu düzenin merkezine yerleşiyor.
17. 2023 hesabı gerçek oluyor. Türkiye’nin hesabıyla dünyanın değişimi daha da örtüşüyor. Salgın karşısındaki durumumuz ve direncimiz nasıl süper güçlerden bile iyiyse, salgın sonrası değişimler ülkemize çok geniş yollar açacak.
Bu umut değil, gerçek. Önümüzdeki günlerde bu yönde tartışmalara devam edeceğiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.