ABD “hasta adam” olmuştur. Türkiye artık durdurulamaz.. Çünkü biz Selçuklu’dan beri “Büyük Oyun”u çalışıyoruz

04:007/02/2018, Çarşamba
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

Türkiye’yi kaybeden coğrafyayı kaybedecektir.Bu,bin yıldır hiç değişmeyen bir gerçektir. Bundan sonra bu tez, bu söylem, bugerçeklikçok daha güçlü, çok daha belirgin hale gelecektir. Ve o söz şöyle değişecektir:Bu coğrafyada hiçbir ülke Türkiye’siz, Türkiye’yi karşısına alarak bir tasarrufta bulunamaz. Harita çizemez, devlet yıkıp devlet kuramaz, savaş veya barış yapamaz, düzen kuramaz..Türkiye dünyanınen hızlı yükselen gücüdür, dünyanın en şaşırtıcı sıçramasını yapmaktadır. Sadece ekonomik yükseliş

T
ürkiye’yi kaybeden coğrafyayı kaybedecektir
.
Bu,
bin yıldır hiç değişmeyen bir gerçektir
. Bundan sonra bu tez, bu söylem, bu
gerçeklik
çok daha güçlü, çok daha belirgin hale gelecektir. Ve o söz şöyle değişecektir:
Bu coğrafyada hiçbir ülke Türkiye’siz, Türkiye’yi karşısına alarak bir tasarrufta bulunamaz
. Harita çizemez, devlet yıkıp devlet kuramaz, savaş veya barış yapamaz, düzen kuramaz..

Türkiye dünyanın
en hızlı yükselen gücü
dür, dünyanın en şaşırtıcı sıçramasını yapmaktadır. Sadece ekonomik yükseliş değildir bu; Türkiye yüzyıllara dayanan
siyasi genetiğini yeniden keşfetmiş ve devreye sokmuştur
ve bu tarih değiştirici bir güçtür.
O psikolojik eşik aşıldı. Artık hazmedeceksiniz!
İmparatorluk geçmişi olan, dünyanın
merkez
ülkelerinin tamamı, bu değişimin ne anlama geldiğini, neleri değiştireceğini, ne tür
“yeni durumlar”
oluşturacağını çok iyi kavramaktadır.
Kavga
işte bu yüzen çok büyüktür.
İddia ne kadar büyükse kavga da, hesaplaşma da o kadar büyük olacaktır
. Ülkemize saldırılar, bizim verdiğimiz
tacizden
değil, dünyanın, özellikle de Batı dünyasının bu yeni durumu
hazmedememesinden
kaynaklanmaktadır. Ülkemizi
çevreleme
, dar bir alana sıkıştırma, terör ya da başka araçlarla zorlama çabaları hep bu yüzdendir.
Ama artık o
psikolojik eşik aşılmıştır
. 20. Yüzyılın vesayet psikolojisi kırılmıştır. Türkiye’yi bir
“cephe ülkesi”
ya da
“yedekte tutulacak ülke”
değerlendirmelerinin tamamı
iflas
etmiştir. Çünkü bu ülke, kendini cephe olarak görenlerin, yedekte tutmaya çalışanların birçoğundan daha güçlü, en önemlisi de çok
daha
etkili
bir ülke haline gelmiştir.
“ABD ne der” diyenlerin tamamı ‘işsiz’ kalmıştır..
Artık
“ABD bu işe ne der”
,
“Avrupa Birliği ne der”
,
“NATO bize ne der”
söyleminin Türkiye kamuoyunda hiçbir
karşılığı
kalmamıştır. Kitleleri bu şekilde
korkutma, sindirme
, hükümeti ve devleti böyle tehdit etme,
hizaya sokma
yöntemleri anlamsızlaşmıştır.
Bu söylemi pazarlayanların tamamı “işsiz” kalmıştır
. ABD adına
“terörle mücadele”
, AB adına
“demokrasi ve özgürlük”
palavraları servis edenlerin de itibarsızlaştığı ortadadır. Çünkü onlar bu ülkeye
yabancılaşmışlardır
, Türkiye’nin yükselişini kaçırmışlardır.
1950’lerden bu yana, bütün coğrafyada beraber hareket ettiğimiz
bu üç çevrenin üçü de, bugünkü tasarruf ve eylemleriyle Türkiye için tehdit oluşturmaya başlamıştır
.
Türkiye’yi kaybetti, kendini ‘tecrit’ etti
ABD’nin bölgemizdeki tasarrufları Türkiye’yi
küçültmeye, bölmeye dönüktür
. Bölgedeki bütün terör örgütleriyle ortaklık yapıp Türkiye’yi hedef alması,
dünya için de yepyeni bir durumdur
.
Washington
Türkiye’yi sınırlama sevdasıyla kendini tecrit etmiş
, marjinalleştirmiş, sadece Türkiye için değil, dünya için de
yıkıcı bir tehdit
haline gelmiştir. Bütün itibarını,
güvenilirliğini
kaybetmiştir. ABD, dünyanın geleceği için,
insanlığın ortak iyiliği
için katkı yapacak ülke olmaktan hızla çıkmaktadır.
Bu yüzden sadece Türkiye için değil, sadece kendisiyle yarışan
Çin
ya da
Rusya
için de değil,
Avrupa
ülkelerinden dünyanın tamamına kadar
“tehlikeli”
bir ülke haline gelmiştir. Birçokları açıkça söyleyemese de ABD’den
uzaklaşmanın yollarını
aramaktadır.
21. yüzyılın en büyük yalanı: “ABD’nin her şeye gücü yeter”
“ABD’nin her şeye gücü yeter”
sözü bir belki yirminci yüzyılın ikinci yarısında doğruydu ama bugün ve 21. Yüzyıla dönük hesapların tamamında
en büyük yalandır
.
Bu söze yatırım yapan kaybeder, edecektir
. Soğuk savaş bittiğinde dünya ABD’nin arkasına sıralanmıştı. Onun öncülüğünde bir
dünya düzeni
kurulacaktı. Kendileri buna
“Amerikan Yüzyılı”
bile dediler.
Ama daha
iki binli yıllara
gelmeden bunun mümkün olmadığı ortaya çıktı. ABD’nin, dünyaya
liderlik edecek ahlâkî olgunluğa, ekonomik güce ve askeri güce tek başına sahip olmadığı
görüldü. Ve o
proje çöktü
.
Bu birinci devreydi ve kapandı. Dünyada
yeni güçler, yeni ekonomik ve siyasi başkentler
oluştu. Ve hepsi ABD’nin
liderlik
rolünü reddetti. İkinci aşamaya geçildi. Ekonomik ve siyasi iktidar alanı
paylaşılacaktı
. Merkez güçler buna hazırdı. Beraber,
gücün paylaşımına göre bir düzen
öne sürüldü. Ancak ABD’nin
hırsı, kibri ve aç gözlülüğü
bu seçeneği de ortadan kaldırdı.
Gerileme dönemi: içerideki nüfuz güçleri de kurtaramaz
İkinci dönem de böylece kapandı. Bu aşamadan sonra dünya ABD’yi
yalnız
bırakmaya başladı.
Üçüncü dönem, ABD’nin gerileme, kendi iç kavgalarına gömülme, dünyadaki etkisini daraltma, içe kapanma dönemi
başladı.
ABD’nin dünya lideri olacağı dönemde Türkiye ona
tam destek
verdi. Tam bir
bağımlılık
söz konusuydu. İkinci dönemde bölgemizdeki tasarrufları
bizi rahatsız etmeye
başladı ama “
içerideki” FETÖ ve diğerleri gibi ABD nüfuz güçleri
Türkiye’nin bağımsız hareket etmesini, kendi yolunu çizmesini engelledi.
Üçüncü dönemde hem ABD’nin
tehdit boyutu
arttı, hem de
içerideki nüfuz güçleri zayıfladı
. İşte Türkiye bu dönemde güçlü bir yükseliş dönemine girdi. Türkiye ile beraber ABD’den
kopuşlar
dünya genelinde bir
siyasi dalgaya
dönüştü.
Kudüs
meselesinde yanında
birkaç küçük ülke
dışında kimsenin kalmaması işte bunun göstergesidir.
Savunma alanında tam bir seferberlik ilan edilmeli!
Bu aşamadan sonra sadece
“ABD ne der”
sözü değil, ABD’nin bütün
telkin ve ortaklık teklifleri de birer yalandır, palavradır
. Bu aşamadan sonra
NATO
’nun ne yapacağı Türkiye için en büyük
sorgulamalardan
biri olacaktır.
Ülkemize yönelen hiçbir tehdide açık tavır almayan, gizli gizli o tehditlere destek olan NATO ittifakı Türkiye için bir tehdit haline gelmiştir
.
Bu bağımlılık sorgulanmalı hatta bağımlılıktan kurtulmanın yolları aranmalıdır.
Savunma alternatifleri
devreye sokulmalı, yeni arayışlara girilmeli,
savunma teknolojileri alanında tam bir seferberlik ilan edilmelidir
.
Böyle bir seferberlik, Türkiye’nin tam bağımsızlığını pekiştirecek ama en önemlisi de
yükselişini önlenemez hale getirecektir
. Tehdit kavramlarımız
15 Temmuz
’da kökten değişmiştir. Artık
ABD de, NATO da bizim için ittifak halkaları değildir
.
Büyük devrim: Bin yıllık siyasi genetik keşfedildi
Türkiye için büyük devrim, bin yıllık siyasi genetiğini keşfetmesidir
. Bu bin yıl içinde, bugün Ortadoğu denilen bölgede hiçbir güç,
Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni karşısına alan hiçbir ülke, bir varlık, bir gelecek inşa edememiştir.
Bundan sonra da böyle olacaktır
. İster ABD olsun, ister AB ülkeleri olsun, isterse
Rusya
ya da bölge ülkeleri olsun, Türkiye’ye rağmen hareket eden, Türkiye’yi
devre dışı
bırakmaya çalışan,
Türkiye’yi Anadolu’ya hapsedip oyun kurmaya çalışan her ülke kaybedecektir
.
ABD bunun
ilk kaybedeni
dir. Türkiye’yi kaybettikten sonra bölgede de kayıpları başlamıştır. Belki rastlantıdır ama Türkiye’yi kaybetmesine paralel biçimde dünyada da
yalnızlaşmakta, gerilemektedir
. Washington’daki sistem içi kavgalara bakarsak, bu kayıplar devam edecektir.
ABD bayrağı PKK flaması oldu: Bu utanç onlara yeter
Bu aşamada, hele ki
Afrin
operasyonu devam ederken
ABD’nin Suriye’de hiçbir konuda söz hakkı yoktur
, olmayacaktır.
Kimdir, neden o topraklardadır ve hangi meşruiyetle Suriye üzerinden Türkiye ya da başka ülkelere söz söylemektedir?
Temel prensip oradaki varlığını inkârdır. Bunun dışında hiçbir söz ve yaklaşım anlam içermemektedir. Sadece bir terör örgütü dışında ABD’nin orada olmasını kabul eden kimse yoktur.
Terör üzerinden meşruiyet iddiasını kimseye anlatamaz, kendi halkına bile
.
Çünkü ABD en başka kendi halkını aldatmaktadır.
CENTCOM
özerk bir yapı gibi, ABD
devleti içinde bir başka devlet gibi
hareket ederek Amerikan çıkarlarını yok etmektedir. Bu da ABD’yi dünyanın gözü önünde
“beş paralık ülke”
duruma düşürmektedir.
Amerikan bayrağının PKK flamasına dönüşmesi
en büyük
utançtır
, bir ülkenin kendini aşağılamasıdır.
Washington yönetimi bir an önce Pentagon’daki bu
kliğe
müdahale etmelidir. Yoksa kaybedecek olan kendisidir. Bugünün dünyasında bütün ülkelerin ABD’yi adeta
cüzzamlı
görmesi bu yüzdendir.
CENTCOM, İsrail ordusudur. ABD “hasta adam” olmuştur
CENTCOM terör eksenine kaymıştır
, bir tür haydutluğa başlamıştır. Bu klik, bu askeri yapı
Washington’dan değil de Tel Aviv’den
yönetilmektedir.
CENTCOM bir İsrail ordusu olarak hareket etmekte
, İsrail çıkarlarına göre operasyonlar yapmaktadır. ABD’deki
iktidar parçalanmışlığının en vahim örneği
budur. ABD devlet yapısına çok ağır zararlar verecek bu durum,
sistem içi kavgayı
devasa boyutlara taşıyacaktır. Artık dünyanın bir
“Hasta ABD”
sorunu vardır…
Hal böyle iken hala
ABD ile iş tutup Türkiye’ye yön vermeye
çalışanlar, onun bölge perspektiflerini pazarlayanlar,
PKK üzerinden bu bölgede hiçbir yere varılamayacağını
anlamalılar.
O koridor çökecek, ABD Suriye’nin kuzeyinden, Fırat’ın doğusu da dahil olmak üzere, çekilecek
, bunu bilmeliler.
Biz Selçuklu’dan beri bu ‘oyun’u çalışıyoruz.
Artık çok farklı bir Türkiye vardır ve
tarihin akışı
yön değiştirmiştir.
İçeride ve dışarıda
, Türkiye’yi sınırlamaya çalışanların tamamı bu
hesaplaşmayı kaybedecektir
. Öyleyse herkesin bu büyük yürüyüşe
omuz vermesi
, güç vermesi tek yoldur.
Tarih yapıcıların safında
olmak varken,
kaybedenler safında
yer almak hiç de akıllıca değildir.
Biz bu yolun en ön sırasında yürümeye devam edeceğiz.
Çünkü biz bu coğrafyada
bin yıldır hep en ön safta yürümeyi bildik
. Başka nasıl ayakta kaldık, nasıl küresel güç haritalarını değiştirdik sanıyorsunuz.
Eğer
mesele harita ise
, Türkiye masanın tam ortasındadır. Öyle
PKK, PYD ile bozulabilecek bir senaryo değildir bu. Büyük Oyun’dur ve biz Selçuklu’dan beri bunu çalışıyoruz.
#Türkiye
#Ortadoğu
#ABD
#Suriye