Cezayir ve Sudan sarmalı, Etiyopya’da düşen uçak

04:0012/03/2019, Salı
G: 12/03/2019, Salı
İbrahim Tığlı

Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in 2020’de yapılacak seçimde devlet başkanlığına adaylığını koyacak olması ve Cezayir’de Cumhurbaşkanı ’nın 18 Nisan’da yapılacak seçimler için 5. kez aday olmak istemesi üzerine her iki ülkede de gösteriler devam ediyor. Arap Baharı dönemini hatırlatan bu gösteriler birçok kişi tarafından “gecikmiş” tepkiler olarak değerlendiriliyor.Arap Baharı sanıldığının aksine Ortadoğu’ya barış ve demokrasi getirmedi, aksine Suriye ve Yemen gibi trajedilerin ortaya çıkmasını

Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in 2020’de yapılacak seçimde devlet başkanlığına adaylığını koyacak olması ve Cezayir’de Cumhurbaşkanı ’nın 18 Nisan’da yapılacak seçimler için 5. kez aday olmak istemesi üzerine her iki ülkede de gösteriler devam ediyor. Arap Baharı dönemini hatırlatan bu gösteriler birçok kişi tarafından “gecikmiş” tepkiler olarak değerlendiriliyor.


Arap Baharı sanıldığının aksine Ortadoğu’ya barış ve demokrasi getirmedi, aksine Suriye ve Yemen gibi trajedilerin ortaya çıkmasını sağladı. Mısır’da Aldülfettah Sisi gibi bir diktatör iş başına geldi, Ortadoğu’daki krallar, emirler daha da güçlendi. Arap baharı bölgede daha çok Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ı kuvvetlendirdi.

Arap dünyasında kitle hareketleri deyince akla artık, şiddet, istikrarsızlık, insan hakları ihlalleri geliyor. Oysaki başta Mısır olmak üzere bu tür kitle hareketleri meşru bir zemine dayanmakta ve yıllardır kendilerine yaşama hakkı tanımayan yönetimlere bir başkaldırı niteliği taşımaktaydı.

İşte bu yüzden Cezayir ve Sudan’da hem göstericiler hem de yönetim oldukça dikkatli davranıyor, gösterilerin bir şiddet sarmalına dönüşmemesi için çaba sarf ediyorlar. Sudan’da yaklaşık iki aydan fazla devam eden gösteriler genelde barışçıl bir havada gerçekleşti. Sudanlı göstericiler, Gezi’deki vandallar gibi etrafa saldırıp kamu mallarına zarar vermediler, karnaval havasında gösterilerini gerçekleştirdiler. Sudan polisi ve askeri de göstericilere karşı oldukça yumuşak davrandı hatta bazı eyaletlerde askerler protestocuların şarkılarına dansla eşlik ettiler.

Pazar günü Cezayir’de 90’lı yıllardan sonra meydanlar, en büyük gösterilere tanık oldu. Asker ve polis göstericilere müdahale etmeyerek, protestocuların tepkilerine sessiz kaldılar.

Her iki ülkede de şimdilik güvenlik güçlerinin Sisi gibi meydanları ateşe vermemesi, kan gölüne çevirmemesi Arap Baharından ders çıkardıklarını gösterir. Eğer güvenlik güçleri barışçıl gösterilere tepki verseydi, yeni bir Suriye’nin kapısı aralanabilirdi.

Aslında her iki ülkede de bir çıkmaz yaşanmakta. Daha doğrusu bu çıkmaz gelecekte diğer Ortadoğu ülkelerinin de temel meselelerinden biri olacak. Ortadoğu’nun hiçbir ülkesi Türkiye kadar demokratik ve şeffaf değil. Türkiye’de sandık ve seçim en önemli karar gücü artık. Halk beğenmediği kabul etmediği siyasetçiye, yönetime sandığa giderek, oy kullanarak dersini verebilir. Fakat bu ülkelerde durum farklı.

Hatırlar mısınız, 28 Şubat sürecinin meşhur paşalarından biri, “Yüzde doksan oy alarak bir parti iş başına gelse bile yine bizim dediğimiz olur, çünkü anayasa bu hakkı bize veriyor” demişti.

Başınızda zorba, diktatör, baskıcı bir lider bulunuyorsa nasıl bu yönetimlere son vereceksiniz? Seçimler şeffaf bir şekilde yapılmadığı için halk iradesi nasıl gerçekleşecek? Oysa ki halkın onayını almayan hiçbir rejim meşru kabul edilemezken, halk nasıl kendi liderlerini serbest ve özgür bir şekilde belirleyebilecek?

Gerek Cezayir’de gerek Sudan’da göstericiler daha temkinli davranarak, hak arayışlarının ülkeyi bir kaos ortamına sürüklenmesine, çatışma bölgesine dönüştürmesine, ekonomik çöküntülerin başlamasına sebep olmasını istemiyorlar. Fakat uzun süredir devleti elinde bulunduranlar bir yere kadar müsaade edeceklerdir. Özellikle de Cezayir’de bağımsızlığın kazanılmasından beri ülkeyi bir derin devlet yönetiyor. Buteflika sadece derin devletin uzlaştığı, vitrindeki bir isim. Onun hasta olmasının ve Cumhurbaşkanlığı görevlerini yerine getirememesinin bir kıymeti yok. Önemli olan asker, parti ve istihbarat arasındaki işbirliğinin karar verme süreçlerinde etkili olması.

Cezayir derin devletinin de Buteflika’dan pek memnun olduğu söylenemez fakat şu ana kadar üzerinde ittifak edebilecekleri bir liderden hala yoksunlar. İşte bu nedenle derin devlet doğrudan müdahale etmeyerek “bekle gör “politikası izliyor.

Kimse Cezayir’den bir Arap Baharı beklemesin. Meydanlar ne kadar dolup taşsa da karar veren halkın kendisi değil yine derin devlet olacaktır. Bu alışkanlığın da şimdilik değişmesi zor görünmekte. Cezayir için en iyimser senaryo, seçimlerin bir yıl ertlelenmesi olabilir. Çünkü gösteriler devam ederse derin devlet bu seçeneği kullanır, ama halkla pazarlığa girmez. Çünkü halkla pazarlığın, kendi iktidarlarının sonu olacağını bilir.

Fakat şunu da göz ardı etmemek lazım; bazı zamanlar halk özgürlük ile ölüm arasında bir fark görmez, çocuklarının daha hür, daha iyi şartlarda yaşaması için zindanları, ölümü göze alır ve her şeylerini kaybetseler de askeri rejimlere boyun eğmeme dirayetini gösterirler.

Sudan’da OHAL ilan edildi ve gösteriler biraz durdu. Şimdilik Beşir’in elinin kuvvetlendiği gözüküyor ve 2020 seçimlerine aday olmayacağının işaretlerini de verdi. Bu bir bakıma her iki taraf açısından da iyi bir gelişme olarak yorumlanabilir.

Etiyopya’daki uçak kazası…

Etiyopya’da geçtiğimiz Pazar 157 yolcunun hayatını kaybettiği bir uçak kazası yaşandı. Kenya’nın başkenti Nairobi’ye gitmekte olan Etiyopya Hava Yollarına ait Boeing 737 tipi bir uçak havalandıktan çok kısa bir süre sonra düştü. Uçak kazaları Afrika’da oldukça yaygın. Birçok Afrika ülkesi daha ucuz maliyeti olduğu için Çin ve Rus uçaklarını tercih etmekte. Etiyopya Hava Yolları, Afrika’nın en büyük havayolu şirketi ve Sahra altı Afrika’nın büyük oranda ulaşımını sağlıyor. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, Afrika’nın en büyük filosu olan havayollarını özelleştireceklerini söylemişti. Etiyopya’da Abiy Ahmed’in ekonomik politikalarına direnen bir çevre var ve uçak düşme olayını da kullanarak, hava yollarının özelleştirilmesine karşı çıkacaklardır.

Etiyopya halkının uçak kazası sonrasında birlik mesajları vermeleri önemli. Etnik ve dini açıdan bölünmüş olan Etiyopya halkına ortak acıların, bir millet olma şuurunu verdiği görünüyor.

Önemli olan da bu değil mi? Acılarımız sevinçlerimiz ortak, o halde bu düşmanlıklar niye?..

Not
: Bu yazı Cezayir Cumhurbaşkanı Buteflika istifa etmeden önce kaleme alındı.
#Sudan
#Ömer el-Beşir
#Cezayir
#Abdulaziz Buteflika
#Etiyopya
#Uçak
#Kaza