Seçimlere giderken kültürel iktidar meselesi

04:005/05/2018, Saturday
G: 5/05/2018, Saturday
İbrahim Tenekeci

Kültürel iktidar bahsini, cumhurbaşkanımız dâhil, birçok isim dile getirdi. Bu konuyu yazanların bir kısmı yakın arkadaşımız.Kültürde bireysel çabalar ve özel yetenekler bir yere kadardır. Nihayetinde sadece eserden bahsetmiyoruz. O eserin konulduğu yerden konuşulduğu ortama kadar geniş bir dünya söz konusu.Kültür, devletten ziyade, muhitler ve aileler üzerinden ilerleyen bir toplamdır. Ülkemizde Eczacıbaşı, Koç ve Sabancı aileleri buna iyi birer örnektir. Dünya çapında kıymetli koleksiyonlar, müzeler,

Kültürel iktidar bahsini, cumhurbaşkanımız dâhil, birçok isim dile getirdi. Bu konuyu yazanların bir kısmı yakın arkadaşımız.


Kültürde bireysel çabalar ve özel yetenekler bir yere kadardır. Nihayetinde sadece eserden bahsetmiyoruz. O eserin konulduğu yerden konuşulduğu ortama kadar geniş bir dünya söz konusu.

Kültür, devletten ziyade, muhitler ve aileler üzerinden ilerleyen bir toplamdır. Ülkemizde Eczacıbaşı, Koç ve Sabancı aileleri buna iyi birer örnektir. Dünya çapında kıymetli koleksiyonlar, müzeler, yayıncılık, müzik ve sinema, sergiler. Hayli geniş bir yelpazenin içindeler. Eczacıbaşı ailesinin fotoğraf sanatına katkısını unutabilir miyiz? Yapı Kredi Yayınları’nın gücü ve ciddiyeti bugün kaç yayınevimizde var? Borusan Holding’in bünyesindeki Borusan Sanat’ın faaliyetlerini düşünelim. Katılırız veya katılmayız, o ayrı.

AK Parti iktidarıyla beraber ülkemizdeki sermayenin ciddi bir kısmı el değiştirdi. Bazı muhafazakâr aileler variyet sahibi oldu. Sonuç? Boş çerçeve.

Bu ailelerin kültür sanat diye bir gündemleri var mıdır? Millî değerlerimizden oluşan koleksiyonlar oluşturmak, kütüphane kurmak, özellikli isimleri himaye etmek vs. Son aylarda birkaç olumlu hamleye şahit olsak da genel görünüm nedir?

Camiamızın önemli yayınevlerinden biri İstiklâl Caddesi’nde yer tuttu. Geçen gün önünden geçtim. Bu güzide yayınevimizin vitrinini neredeyse boydan boya sol görüşlü popüler bir yazar süslüyordu. Kendi kendime şunu dedim: Kültür, evvela özgüven meselesidir.

BELEDİYELER

Belediyelerimiz sürekli kültürel etkinlik düzenliyor. Bu etkinliklerin millet hayatına ve düşünce dünyamıza katkısını tam mânasıyla ölçme imkânımız elbette yok. Fakat bir sektörün oluştuğunu söyleyebiliriz. Belediyelerin kültür bölümleri birçok insan için kazanç kapısına dönüşmüş durumdadır. Nice etkinlikte konuşmacılar dinleyicilerden fazladır.

Sözgelimi belediyelerin bünyesinde yazarlık atelyeleri kuruluyor. Dar bir çevrede kalan değil, ortak kabul gören isimler ve eserler çıkıyor mu buralardan? Yazarlık atelye işi olsaydı eğer, batı dünyası çoktan fabrika kurup seri üretime geçmişti.

Kimse alınmasın lütfen. Devlet yahut belediye. Büyük masraflardan çoğu zaman küçük sonuçlar bile alınamıyor. Mesela Millî Kültür Şûrası yapıldı. Aradan aylar geçmesine rağmen bu şûranın ufak bir yansımasını dahi göremedik. Zaten hemen ardından kültür bakanı değişti.

Hal ve gidişatımıza uygun bir örnek verelim: Doksanlı yıllarda üç kişi bir araya gelince dergi çıkarıyordu. Şimdi ajans kuruyor.

KİŞİLER

Fedakârlık, kıymetli ve kalıcı işlerin ana kaynağıdır. Ne yazık ki fedakârlık yoluyla iyi bir iş çıkacağına inananların sayısı her geçen gün azalıyor. Başarılı bir işle ilgili en sık sorulan: “Bu işin arkasında kim var?”

Kendi içimizde anlaşılmaz bir tutum sergileniyor: Solculara saygı gösteriyor, sağcılara hürmet ediyor, mütedeyyin camianın muhit oluşturma çabasını ise “çetecilikle” suçluyor. Biz yaparsak ‘ahbap çavuş ilişkisi’, onlar yaparsa ‘dayanışma’ oluyor. Gerçekten garip.

Dememiz odur ki önce bakış açısının değişmesi, niyetlerin düzelmesi gerekiyor.

GAZETE VE TELEVİZYONLAR

Bizde kültür, öncelikle kitap ve dergi üzerinden ilerler. Tiyatro, sinema, müzik, resim bunlardan sonra gelir. Fakat kültür sanat sayfalarımızda genellikle bunun böyle olmadığını görüyoruz. Dergiler ilk ona giremiyor sanki. Kitap tanıtımları ise başka bir sıkıntı. Sadece bu kadarını söylemekle yetinelim.

Bir de vak’a: Kültür sanat sayfalarımız, reklâm geldiği zaman ilk feda edilen yer oluyor.

Gazete yazarlarımız edebiyat ve sanat ağırlıklı yazılarını iyice azalttı. Çoğu önemli konuların peşinde. Bize kalırsa, bir genci cesaretlendirmek, bir yeteneği ortaya çıkarmak, bir başarıyı takdir etmek, bir kıymeti duyurmak da hayli önemlidir.

Televizyonlardaki kültür sanat programları ise arkadaşlık üzerinden gidiyor genellikle. İşleri ve eserleri göstermek değil de tanıdıkları tanıtmak gibi. Devamı da var ama kalsın.

ÖZETLE

Kültürel iktidar için ortam şarttır. Belki devlet, ortamın hazırlanmasına yardımcı olabilir. Kolaylık sağlar. Gerisi insanların gayretine, yeteneğine ve fedakârlığına kalmıştır.

Restore edilen, ayağa kaldırılan sayısız bina derneklere, vakıflara tahsis ediliyor. BİKSAD gibi birkaç istisna hariç, o yerler hep kilitli duruyor. Madem hiçbir şey yapmayacaktınız, niye talip oldunuz?

Her şeyi devletten bekleme alışkanlığımız değişmeden devam ediyor. Devlet desteği olmadan adım atamıyoruz, atmıyoruz. Son yılların başarılı yönetmeni Nuri Bilge Ceylan filmlerini çekmek için devletten ne kadar destek almıştır sizce?

Devlet eliyle kültürel iktidar zor görünüyor. Bilhassa böyle bir çağda.

Artık imkânlar arttı. Sosyal medya sayesinde ulaşım hızlandı.

Kültürel iktidar için derdimizin, sözümüzün ve halis niyetimizin olması gerekmektedir.

Karşı düşüncenin gözüne girmeye çalışan, her fırsatta onlara selam gönderen, özgüveni yetersiz insanlarla bu iş olmaz. Bize özenti değil, özen lazımdır.

Evvela iş tutuş şeklimizin değişmesi gerekiyor. Bir karar vermeliyiz: Anlayanlarla mı çalışacağız, yoksa adamlarımızla mı? İşini düzgün yapan meziyet ve şahsiyet sahibi birçok insanın evinde oturduğunu, sıkıntı çektiğini üzülerek görüyoruz.

Varlıklı ailelere gelince. Kişisel çabalarla kurulan ve ekmek teknesine dönüşen yayınevlerini dışarda tutarak söyleyelim; kültür sanat bahsine ticarî yaklaşamayız. Her şeyden kâr elde etmek zorunda değiliz. Kârın olmadığı yerde yarar vardır.

Evet. Yayın sayısı hızla artıyor. Hat, ebru, minyatür gibi sanatlara hatırı sayılır bir ilgi var. Belediyeler ve resmî kurumların himayesinde, her gün onlarca etkinlik düzenleniyor. Adresimize koliler dolusu ‘lüks albüm’ geliyor. Bütün bunlara rağmen kültürel iklim pek değişmiyor. Neden?

Çünkü muhitlerimiz yok. Dayanışma duygumuz zayıf. Bir adım öne çıkanı türlü bahanelerle yoruyor, bezdiriyoruz.

Yetenek, bir eseri ortaya çıkarır. Muhit, o eserin önemini gösterir, duyurur. Variyet ise destekler, ortam oluşturur. Biz birinci aşamada kalıyoruz hep.

#Seçim
#İktidar
#Kültürel İktidar