Konuşmadan önce…

04:008/06/2019, Cumartesi
G: 8/06/2019, Cumartesi
İbrahim Tenekeci

Hayat tarzı ve siyasî düşüncesi üzerinden inanan kesimi rencide etmeye çalışmak, son yılların modası haline geldi. Yeni tartışmamız malumunuzdur: Doğru dürüst yüzme bilmeyen, bisiklete dahi binemeyen büyük bir kitleden bahsediliyor. Hemen burada, iyi bir şiir kitabını tavsiye etmek isterim: Ahmet Murat,Bir Şair Bisikletle, Profil Yayınları, Mayıs 2010.Bu tartışmanın sonu şuraya geldi: “Mütedeyyin camianın birkaç yetişmiş isim dışında şair, öykücü ve romancısı yoktur.” Vaktiyle Saadet Partisi’nde

Hayat tarzı ve siyasî düşüncesi üzerinden inanan kesimi rencide etmeye çalışmak, son yılların modası haline geldi. Yeni tartışmamız malumunuzdur: Doğru dürüst yüzme bilmeyen, bisiklete dahi binemeyen büyük bir kitleden bahsediliyor. Hemen burada, iyi bir şiir kitabını tavsiye etmek isterim: Ahmet Murat,
Bir Şair Bisikletle
, Profil Yayınları, Mayıs 2010.


Bu tartışmanın sonu şuraya geldi: “Mütedeyyin camianın birkaç yetişmiş isim dışında şair, öykücü ve romancısı yoktur.” Vaktiyle Saadet Partisi’nde genel başkan yardımcılığı yapmış olan Halk Partili bir vekil de bu temelsiz iddiayı dillendiren isimler kervanına katıldı. Önce şunu söylemek gerekiyor: Sol kesimin
umut
diye tutunduğu edebiyatçıların önemli bir kısmı sağ çıkışlıdır, kökenlidir. Kendisi gibi.

Bize dönersek. Bir şairimiz, öykücümüz, romancımız yok mu sahiden? Son çeyrek asırda hiç yeni isim çıkaramadık mı?

Doksan kuşağından yazı da yazabilen kuvvetli şairler, iki bin kuşağından şairlerin yanı sıra hayli yetenekli öykücü ve romancılar çıkmıştır. Alttan ise taze ve temiz gençler geliyor. Fakat dergileri ve yeni yayınları okumadıktan sonra bunların ne anlamı var? Önce Soğuk Savaş dönemini aşıp günümüze ulaşmak gerekiyor.

Ayrıca: Her nesil ve her devir kendi özellikleriyle birlikte gelir. Bugünün şartlarıyla geçmişi değerlendiremeyiz. Diyelim ki değerlendirdik. İşte sonuç: Yirmili ve otuzlu yılların tanınmış birçok şair ve yazarı günümüzde yaşamış olsaydı, eserlerini yayınlatmakta ciddi güçlük çekerdi. Oysa müfredat on yıllar boyunca hep bu isimlerin üzerine kuruldu. Devlet desteği başka nedir?

Tartışmanın ara başlıklarından biri de, İslamcıların iktidarın imkânlarından cömertçe istifade ediyor oluşu. Yakın şahitliğim şudur: Tanıdığım neredeyse bütün İslamcılar, emek sahibi derinlikli isimler, son yıllarda ciddi ekonomik sıkıntı çekiyor. Kendi adıma da konuşabilirim: On yıldır istikrarlı bir şekilde geriye gidiyorum. Yani İslamcıların atlarını kamuya bağladıkları iddiası ziyadesiyle yanlış ve maksatlıdır. Hatırlatmak gerekir: Hakkaniyet ile haysiyet daima beraberdir, ayrılamaz.

İddia ile iftira arasında gidip gelen bir diğer şey de şu: “İslamcılar 15 Temmuz direnişinin şiirini yazamadılar. Buna güçleri ve yetenekleri yetmedi.”

Hemen haziran ayında konuyla ilgili özel sayı yapan edebiyat dergileri oldu. Yüzlerce şair bir o kadar şiir yazdı. Bunların önemli bir kısmı duygudan ibaret sayılabilir. Sakıncası yok. İçlerinden bir tanesi dahi zamana karşı mukavemet gösterse, insanın unutkanlığına meydan okusa, yeterlidir. Yine de kaynaksız konuşmayalım, yazmayalım: Ayrıntılı bilgi için Cevat Akkanat’ın yayına hazırladığı
15 Temmuz Şiirleri Antolojisi
’ne bakılabilir. (Sultanbeyli Belediyesi, Eylül 2016.) Bu antolojide iki yüz şairin şiiri yer alıyor. Aradan geçen zaman içinde birkaç ciltlik şiirin biriktiğini de söyleyebiliriz.

Şiirle ilgili kısıtlı bilgiye sahip olanların bile rahatlıkla bileceği bir gidişat vardır. Kimseyi yormadan kısaca anlatalım:

Balkan Savaşları sırasında, o korkunç kayıplar karşısında sınırsız şiir yazılmıştır. Bu şiirlerden hangisi millî hafızada tutunup günümüze gelebilmiştir?

Dört yıllık Birinci Cihan Harbi’ni anlatan sayısız şiir vardır. Bugün için kaç tanesi biliniyor, hatırlanıyor? Mehmet Akif’in Çanakkale, Yahya Kemal’in 1918 şiiri. Listeyi daha ne kadar uzatabiliriz?

Millî Mücadele yıllarıyla ilgili elimizde, aklımızda kaç şiir kaldı? Hâlbuki kaleme alınan şiirler binlerle ifade edilir.

Daha yakın tarihe gelelim: Kıbrıs Barış Harekâtı hakkında dosyalar dolusu şiir söylenmiştir. Konusu sadece Kıbrıs olan müstakil şiir kitapları yayınlanmıştır. Bu eserlerden hangisi zihnimizde yer etmiştir?

Aslında şiirin doğası böyledir. Bin yazılır, yüz okunur, bir kalır. Ayrıca iyi eserleri sağ-sol diye ayırmayız. Bütün bunları bilmeden konuşanlar, kuraklıktan dem vurabilir. Yanlış olsa da normaldir bu.

Son bir şey: İslamcılık esasında muhteva üretir. Ötesi siyasetçilerin işidir. Hakan Arslanbenzer kültürel iktidar bahsini 2011 yılında kitaplaştırmıştı mesela. (Avangard Yayınları) Buna benzer nice örnek verebiliriz.

Tekrar başa dönüp bitirelim. İnanan kesimi, mütedeyyin camiayı, İslamcı düşünceyi küçük görme ve gösterme modası yaygın bir hale geldi. Savaş Barkçin, “moda olan şeyler tehlikelidir” diyor. (
İtibar
, sayı 93) Kendini kaybedip de modaya uyanlardan olmamak lazımdır. Geldiği yeri unutanlar nereye gittiklerini de bilmezler.
#Ahmet Murat
#Bir Şair Bisikletle
#15 Temmuz Şiirleri Antolojisi
#Cevat Akkanat