Tabiatın hor kullanılması ve tahrip edilmesiyle ilgili birçok yazı kaleme aldım. Meseleye emanet bahsi üzerinden bakmamız gerektiğini söyleyip durdum. Ülkemize ait güzelliklerin siyaset üstü olduğuna inanıyorum.
Milletin iyiliği için yapılan yol, tünel, köprü gibi hizmetler sırasında tabiata dokunmamak imkânsızdır. Bayındır hale gelmenin maliyetini felaket olarak adlandıramayız. Madencilik, bir ülkeyi ayakta tutan sektörler arasındadır. İktisadî bağımsızlığa giden yollardan biridir. Hem istihdam sağlar, hem sanayide dışa bağımlılığı azaltır. Bir bölgeden maden çıkarabilmeniz için genellikle üst örtüyü kaldırmanız gerekir.
Kazanma hırsı demişken hemen ilave edelim: Yabancı şirketlere verilen maden arama ruhsatlarına mesafeli duruyoruz. Sizin memleket olarak gördüğünüz ve kalben bağlandığınız yerler, onlar için sadece yüksek kâr anlamına gelebiliyor. Sıkı denetim şarttır.
Son on beş yılda İstanbul’da biçimsiz bir dönüşümün yaşandığı bilinen bir gerçektir. Bu olumsuzluk tamamen bir partinin hanesine yazılıyor. Bazen bizim de bu hataya düştüğümüz oluyor. Oysa İstanbul’da gökdelenlerin ve çirkin yapıların yükseldiği semtler, çoğunlukla muhalefet partisinin kaleleridir. Yani kabahat tek taraflı görünmüyor. Ortak hassasiyet şarttır.
Ülkemizin Ege ve Akdeniz sahilleri hızla betonlaşıyor. Buralar genellikle Halk Partili belediyelerin yönetiminde bulunuyor. Fakat biz betonla kuşatılan Uzungöl gibi birkaç yerin fotoğrafına bakıp duruyoruz. Çünkü önümüze gelen veya getirilen hep böyle şeyler.
Bazı şöhretli sanatçılarımız, bir şekilde halkta karşılık bulmuş isimlerimiz, kıvılcımı ateş gibi sunmakta mahir görünüyorlar. Hemen sosyal medya hesapları üzerinden devreye giriyor ve algı operasyonunun kuvvetli bir parçası haline geliyorlar. O lüks konutlarındaki mermerler ağaçlardan toplanıyor sanki. Evi oluşturan kum, çimento gibi malzemeler tarlalardan biçiliyor. Ahşap eşyalar gökten iniyor. Aynı isimler, başka partilerde olan belediyelerin yaptığı çevre kıyımlarına ise nedense duyarsız kalıyorlar. Böylece öncelikli dertlerinin tabiat olmadığını anlamış bulunuyoruz. Ayrıntılı bilgi için Haşmet Babaoğlu’nun 5 Ağustos tarihli köşe yazısı okunabilir.
Kayıtsız kaldıkları bir mesele daha var: Geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak derecede ağaçlandırma çalışması yapılıyor. Ülkemizin birçok çorak bölgesi şenlendirildi. Asırlar boyunca ormansız kalmış nice beldenin kaderi değiştirildi. Kim yaptı bunları? Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü… Peki, bu hizmetlerden dolayı, çevreye karşı aşırı hassas olan o isimlerden bir tebrik, teşekkür gelmiş midir?
Bunları yazdığımız vakit herhangi bir partiyi değil, hakkaniyeti savunmuş oluyoruz. İşte bu hassasiyeti iki cümleyle sosyal medyada dile getirdim. Benzer bir refleksle karşılaştığımı söyleyebilirim.
Bütün bu tek taraflı olaylar sosyal medya üzerinden cereyan ediyor. AK Parti sosyal medya meselesine etkili bir çözüm bulamazsa eğer, algı ile olgu arasındaki mücadelenin kaybedeni olacaktır. AK Partili arkadaşlarımızın sosyal medyada başarılı olduğu konular elbette var. Mesela birbirlerine operasyon çekme hususunda hayli marifetli görünüyorlar. Böyle durumlarda sosyal medyayı gayet verimli kullanıyorlar.
Elbette iktidar partisinin tam masumiyetinden bahsedemeyiz. İnşa etmek ile inşaat yapmak arasındaki farkı kavrayamayanlar hâlâ ciddi bir yekûn tutmaktadır. Lakin bu, şu anlama gelmemelidir: Ülkemizdeki bütün olumsuzlukları hep aynı ismin ve adresin altına yazmak, bizi daha adil yapmaz.
Kaz Dağları civarında yaşananlar herkes gibi bizi de üzmüştür. Dürüstlüğünden asla şüphe etmediğimiz Çanakkale milletvekili Bülent Turan Bey, konuyla ilgili açıklama yaptı. Mesela sözü edilen yabancı şirkete ilk maden arama ruhsatının 12 Mart 2001 tarihinde verildiğini söyledi. Yine, Halk Parti üyesi birçok iş insanının aynı bölgede madencilik yaptığını, mermer ocağı işlettiğini belirtti. İşte bu ayrıntılar, bizi tekrar üstteki paragrafa götürüyor. Ne var ki oluşturan algı ve hengâme nedeniyle, verilen bilgiler yeterli karşılık bulamadı.
Son bir şey daha: Maden arama ruhsatı verilirken yahut büyük yollar yapılırken, tabiat harikası olan yerlere gereken özeni göstermek, güzellikleri muhafaza etmek adına atılacak en önemli adımdır. Çünkü bu güzellikler, vatanımızın ziynetleridir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.