Yakın zamanda iki vefat yaşadık. Bir baba ve bir anne.
Kardeşimin babası. Üç gün önce kendisiyle beraberdik. Herhangi bir sağlık sorunu yoktu. Gayet dinçti. Hayalleri vardı, anlattı, dinledim. Bir kısmını birlikte yapacaktık.
Sabahın erken saatlerinde telefon çaldı. Arayan arkadaş, hızlı bir şekilde vefat haberini paylaştı. Belli ki başka yerleri de arayacaktı. “Böyle şaka mı olur” diyecektim, demedim. Olayın ciddiyetini anlamam biraz uzun sürdü. Akşamın ve gecenin bilgisi ulaştı, boşluk tamamlandı: Kalbine yeniliyor.
Mevlânâ:
İkindi vakti. Cenaze namazı için camideyiz. Üzüntü büyük.
Dergimizin nisan sayısında Mehmet Dinç'in güzel bir yazısını yayınlamıştık:
Hep sonradan ortaya çıktı. Mehmet Koçyiğit amca yardım konusunda tek başına bir cemaat veya kurum gibi çalışmış. Kimseye duyurmadan, sessizce. Allah ondan razı olsun.
***
Kardeşimin annesi. Uzun zamandır amansız hastalığa karşı direniyordu. Artık gücü kalmadı. Yoruldu. Vücudu iyice zayıfladı. Hastanedeyiz. “Eve götürebilirsiniz” diyorlar. Demek ki yapacak pek bir şey kalmamış. Dua.
Ara sıra kendine geliyor. “Masraf olmasın” diyor. Yakın zaman önce şunu yazmıştım. Ambulansın sedyesi kirlenmesin diye çamurlu çizmelerini çıkarmak isteyen yaralı madenciden ilhamla:
Yine sabah. Telefonumda yeni bir mesaj. Açıyorum. “Annemizi kaybettik.” Daha dün gözümün önündeydi. Karşısındaydım.
Birkaç ay önce taşındığı fakat tam mânasıyla oturamadığı kiralık evinin kapısındayız. Tabut, karşılıklı konulan iki sandalyenin üstünde. Helallik alınıyor. Cenaze köye gidecek.
İç ses:
Köye giden cenaze, ne kadar dokunaklıdır.
****
Henüz hayattayız. Hikâyenin sonunda hepimiz ölüyoruz. Yüz sene sonra, en gencimiz bile burada olmayacak. Hakikat budur. Kimler geldi de geçmedi?
Ölümü kendimize konduramıyoruz. Hastayken bile böyle bir son aklımıza gelmiyor.
Kaç gündür yaşanan tartışmalara, polemik dahi diyemeyeceğiz kavgalara, türlü operasyonlara işte buradan bakıyorum.
Hırsının kölesine dönüşmüş insanların arasındayız. İhtiras rüzgârlarının savurduğu hayatlara şahitlik ediyoruz. Önde olmak arzusunun körelttiği kalemleri görüyoruz.
Kul hakkını hesaba katmadan yaşamak kimlerin işidir?
***
Mehmet Amca için şunu söylemiştim:
Ne güzel bir ölçüdür bu. Keşke hepimiz böyle olabilsek.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.